Silivri'den Yükselen Tarihi Çağrı: İmamoğlu İktidara Meydan Okudu, "Ne Bizi Ne Milleti Yıldıramazsınız!"
Tutuklu İBB ve TBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Silivri Cezaevi'nden Tekirdağ'daki CHP mitingine gönderdiği mektupla iktidara karşı sert mesajlar verdi. İmamoğlu, sözde yargı eliyle tüm Türkiye'nin rehin alınmaya çalışıldığını vurgulayarak "Korkularına da oyun
Türkiye, kritik bir dönemeçten geçerken, adaletin ve demokrasinin geleceği yeniden tartışma konusu oldu. Bu tartışmaların odağında ise, haksız yere tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu yer alıyor. İmamoğlu, Silivri'den Tekirdağ'da düzenlenen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) mitingine gönderdiği mektupla, iktidara karşı net ve keskin bir meydan okuma mesajı iletti. Bu tarihi mektup, on binlerce vatandaşın toplandığı meydanda yankılanırken, Türkiye'nin dört bir yanında büyük yankı uyandırdı.
CHP Tekirdağ İl Başkanı Levent Gündoğdu tarafından miting alanında, coşkulu kalabalığa okunan İmamoğlu'nun mesajı, umut ve direnç dolu ifadelerle doluydu. İmamoğlu, hitabına "Merhaba Tekirdağ" diyerek başlarken, kadınlara, gençlere, işçiye, emekliye, çiftçiye, esnafa, Tekirdağ'ın bereketli topraklarına, alın teriyle büyüyen sanayisine ve bu güzel memleketin geleceğine inanan herkese selamlarını gönderdi. Mektubunda Türkiye'nin bir dönüm noktasında olduğunu belirten İmamoğlu, ülkenin ya demokrasiye, hukuka, fırsat eşitliğine yönelip yarınlara umutla bakacağını ya da her geçen gün zulmünü büyüten mevcut anlayışın oluşturduğu güvensizlik içinde savrulmaya devam edeceğini vurguladı.
İmamoğlu, Türkiye'de en çok örselenen duygunun "adalet duygusu" olduğunu çarpıcı bir şekilde ifade etti. Onun sözleriyle, "Hak aramak suç, hakkını savunmak tehdit gibi gösteriliyor". Mahkemelerin önündeki yazılı kurallara göre değil, kişiye göre muamele yaptığını gözlemlediğini belirten İmamoğlu, bu "şahsileştirilmiş sözde hukuk düzeninde" iktidara doğrudan eklemlenmemiş kimsenin kendini güvende hissedemediğinin altını çizdi. Ancak İmamoğlu, bir ülkenin ancak hukukla, güvenle ve vicdanla ayakta kalacağını, adaletin sadece mahkemelerde değil, hayatın her alanında – fabrikada, limanda, okulda, Organize Sanayi Bölgelerinde (OSB), köyde, mahallede – gerekli olduğunu vurguladı.
Ekrem İmamoğlu, yürüyüşlerine milletin hak ettiği onurlu bir yaşamı, refahı ve adaleti kazanması için çıktıklarını belirtti. Bu yürüyüşü engellemek amacıyla, "19 Mart darbesinden beri türlü kumpaslar kurulduğunu" iddia etti. İmamoğlu'nun en güçlü mesajlarından biri, "sözde yargı eliyle" sadece kendisinin ve değerli görev arkadaşlarının değil, "tüm Türkiye'nin rehin alınmaya çalışıldığını" vurgulaması oldu. Ancak bu baskılara rağmen, İmamoğlu'nun duruşu sarsılmazdı: "Bilin ki ne bizi ne de milletimizi yıldırabilirler. Korkularına da oyunlarına da boyun eğmeyiz".
Mektubunda Tekirdağ'ın önemine de değinen İmamoğlu, bu şehrin yalnızca bir kent olmadığını, sanayisiyle, tarımıyla, limanları ve demiryollarıyla Avrupa'ya açılan bir kapı, üretimin, emeğin ve çalışkanlığın şehri olduğunu dile getirdi. Ancak bu büyük potansiyele rağmen, zenginliğin Tekirdağlıya refah olarak dönmediğine dikkat çekti. Çorlu ve Çerkezköy'de binlerce insanın üç vardiya çalışmasına rağmen geçim derdinde olduğunu, Süleymanpaşa'da emeklilerin ay sonunu getiremediğini, Hayrabolu ve Malkara'da köylerin yaşlandığını ve gençlerin göç ettiğini, yüksek eğitimli kadınların işsiz olduğunu ve üniversiteye giden genç sayısının Türkiye ortalamasının altında kaldığını dile getirdi.
İmamoğlu, bu tablonun bir kader olmadığını, aksine "Türkiye'nin değil, kendilerinin bekasını düşünen bir avuç muhterisin yıllardır izlediği yanlış politikaların, adaletsiz yönetimlerinin sonucu" olduğunu belirtti. Bu gidişatı tersine çevirmeye kararlı olduklarını ifade eden İmamoğlu, Tekirdağ'a ve Trakya'nın tüm ilçelerine "bütüncül bir kalkınma vizyonuyla" baktıklarını söyledi. OSB'lerden kırsal mahallelere, üniversiteden limanlara kadar her noktayı kapsayan bir dönüşüm hedeflediklerini, gençlerin iş bulabildiği, kadınların hayatın her alanında eşitçe var olduğu, köylünün de kentlinin de kendini dışlanmış hissetmediği bir Tekirdağ kuracaklarını vaat etti.
Mektubunun sonunda, bu hedeflere ulaşmak için yeni bir yönetim anlayışına, milletle el ele yürüyen bir siyasete ve güçlü bir dayanışma ruhuna ihtiyaç olduğunu vurgulayan İmamoğlu, 19 Mart'taki "darbeden" beri bu kumpasa karşı hep beraber direndikleri gibi, yarın bu cendere-den çıkıp demokrasiyi yeniden inşa ettiklerinde de her kararı beraber alacaklarını, her taşı beraber kaldıracaklarını belirtti. Bu beraberliğin kendilerini umutlu yarınlara hızla götüreceğini, bu koşuda geride kalana, tökezleyene el uzatacaklarını ve kimseyi arkada bırakmayacaklarını söyledi. En çarpıcı ve mücadeleci mesajı ise mektubunun son cümlesinde gizliydi: "İnadımızı, cesaretimizi, umudumuzu elimizden almalarına izin vermeyeceğiz. Her şey çok güzel olana kadar; o güne dek, mücadeleye devam. Ekrem İmamoğlu". İmamoğlu'nun bu sözleri, Silivri'den yükselen bir direniş çığlığı olarak, Türkiye'nin umutlu yarınları için mücadelenin kararlılıkla süreceğinin en güçlü mesajı oldu.