Şok Edici İhmaller Perdesi Aralanıyor!
Ünlü isimden ülkeyi sarsan açıklamalar! Ormanlarımız küle dönerken, vicdanları donduran ihmaller zinciri ve akıl almaz tepkiler gün yüzüne çıktı. Okurken nefesiniz kesilecek, gerçeklerle yüzleşmeye hazır olun!
Memduh Bayraktaroğlu'nun son yayınında dile getirdiği ve adeta bir domino etkisi yaratan sözleri, Türkiye gündemine bomba gibi düştü ve yankıları hala devam ediyor. Bu özel haberimizde, Bayraktaroğlu'nun "içimizi serinleten" bir haberle başlayıp "ciğerlerimizi dağlayan" acı gerçeklere uzanan, çarpıcı tespitlerini ve analizlerini, daha önce hiçbir yerde rastlamadığınız detaylarla aktarmaya devam ediyoruz.
Bayraktaroğlu, yayınının başında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye atfettiği ancak kısa süre sonra MHP Genel Başkan Yardımcılarından Fethi Yıldız tarafından söylendiğini belirttiği açıklamalarıyla dikkat çekti. Bahçeli'nin ceza yargılamasında masumiyet karinesine dikkat çekerek sosyal medya ve televizyonlarda "hüküm dağıtılmasını" eleştirmesi ve tutuklamanın "geçici bir tedbir" olmasına rağmen Türkiye'de "peşin ceza gibi uygulandığını" söylemesi, Memduh Bayraktaroğlu tarafından "içimizi serinleten bir haber" olarak nitelendirildi. Bayraktaroğlu, bu sözlerin Fethi Yıldız'a ait olduğunu belirtirken, Yıldız'ın "Devlet Bahçeli'nin vicdanının sesi" olduğunu, Bahçeli'nin vicdanının sesini duyurmak istediğinde Fethi Yıldız'ın konuştuğunu iddia etti. Öte yandan, Bahçeli'nin "gadar tarafının" sesi çıkacaksa "öbür yıldız" yani Semih Yıldız'ın konuştuğunu dile getirdi. Bu ilginç ayrım, Bayraktaroğlu'na göre ilerleyen günlerde "çok iyi olaylar" ve "çok serinletici olaylar" yaşanacağının ön habercisiydi; tıpkı Cimer'in başındaki Fahrettin Altun'un görevden alınıp yerine Profesör Burhanettin Duran'ın getirilmesiyle iç rahatlatan gelişmeler olacağını öngörmesi gibi. Türkiye'nin geleceği ve vicdanın sesinin siyasetteki yansımaları üzerine yapılan bu derinlemesine analizler, https://www.avazturk.com adresinde gündemi takip eden herkesin mutlaka üzerinde düşünmesi gereken konuları bir kez daha masaya yatırdı.
Ancak bu "serinletici" açıklamalardan sonra gündem, Memduh Bayraktaroğlu'nun videonun kapak başlığına taşıdığı "Ormanlarımız ve ciğerlerimiz yanarken muktedirin evladının yaptığına bakın" ifadesiyle acı bir gerçeğe döndü. Bayraktaroğlu, ormanlarımız ve canlarımız yanarken iktidardakilerin "aynanın karşısında saçlarını tarayıp eğlendiğini" eleştirdi. Popüler televizyonlarda "eğlencenin dibine dibine vurulurken" bir yanda ihmal yüzünden olduğu söylenen onlarca şehidin olduğunu, diğer yanda ise iktidar kanallarında "eğlence, çalgı cümbüş" yaşandığını aktardı. Bu "muktedirin evladı"nın kim olduğunu da açıkça belirtti: Aydın'ın Koçarlı ilçesinde AKP'li ilçe başkanının oğlu, daha önce Tarım ve Orman Bakanlığı'nın ilçedeki teşkilatlarında göreve getirilmişti. Koçarlı yanarken, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın Koçarlı Belediyesi'nin CHP'ye geçmesi nedeniyle daha önce verdiği yangın aracını geri aldığını iddia eden Bayraktaroğlu, "Muktedirin oğlu yanına üç beş arkadaşını almış, onlarla birlikte doğum günü partisi kutluyor" diyerek durumu özetledi.
Asıl eleştirilerin hedefi ise, ormanlar ve içimiz yanarken çözüm aramak yerine "ellerini gökyüzüne doğru kaldırmış", "bilimden önce dine imana sarılan" Diyanet İşleri Başkanı Ali Efendi oldu. Bayraktaroğlu, "Ali Efendi"ye seslenerek, yangınlara helikopterle ve yangın uçağıyla değil de "rahmetinle serinlet, rahmetinle söndür şu yağmurları Allah'ım diyerek müdahale edilebilir miyiz" diye sordu ve ekledi: "Allahu Teala böyle beceriksizlikten, tedbirsizlikten, ihmal yüzünden çıkan yangınlarda kullarının yardımına koşmuyor". Bayraktaroğlu, duanın kişisel inanç herkesin kendi iç dünyasında olduğunu ve "moral motivasyon için faydalı" olabileceğini kabul etmekle birlikte, "çözüm değildir" vurgusunu yaptı. Ali Efendi'nin milyonlarca yurttaşın rızkından kesilen vergilerden, bakanlıkların hepsinden daha çok pay aldığını, hacca giderken bile ütücüsünden yardımcılarına kadar devletin imkanlarını kullandığını belirten Bayraktaroğlu, Diyanet İşleri Başkanı'nın "akıldan vazgeçip yangın gibi, sel gibi, deprem gibi felaketleri dualarla yönetip yönlendiremeyeceğini" ifade etti. Ali Efendi'nin "emaneti koruyamadık, tedbiri ihmal ettik" şeklindeki öz eleştirisine ise, "İçim karartılmış olmasaydı kahkahalarla gülerdim ama gülemedim" sözleriyle tepki gösterdi. Bayraktaroğlu, termal kameralı orman gözetleme sistemlerinin, yangın uçaklarının ve helikopterlerinin alınmasının ihmal edildiğini, imar baronlarına orman kıyılarının peşkeş çekildiğini ancak yangın çıkınca dua edenlere daha çok para verildiğini eleştirdi. "Sence emaneti korumanın yolu bu emanetleri gerçekten koruyacak teknolojik yatırımları yapmak, teknolojik tedbirleri almak, yeterli iş gücünü istihdam etmek mi yoksa ellerini havaya açıp zavallı ve fakat cahil milyonlarca yurttaşımızı dualarınla uyutmak mı?" diye sorarak, bilimin erken uyarı sistemi kurmayı, acil tahliye planları hazırlamayı ve köylüyü teçhizatlandırmayı söylediğini vurguladı. Ormanların sadece Allah'ın değil, milletin, gazilerin, şehitlerin ve başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere silah arkadaşlarının emaneti olduğunu hatırlattı.
Memduh Bayraktaroğlu, "Allah'ın rahmeti büyüktür ama önce milletin ödediği vergilerle daha çok yangın uçağı ve helikopter alınmasını, daha çok personel istihdam edilmesini tavsiye et, sonra Allah'a dua et" diyerek Ali Efendi'ye seslendi. Zira Allah'ın "tevekkülü sever, hatta tevekkülü takdir de eder ama ihmali ve ihmalciyi hiç sevmez" diyerek, Allah'ın ahiret günü ihmalkarları cezalandıracağını belirtti. Bayraktaroğlu, "Sen önce 'Allah'ım şu yangınları söndürecek helikopterleri, uçakları satın almayı, yeterli personeli istihdam etmeyi bizim ülkemizi yönetenlerin akıllarına getir, Onlara akıl ver ya Rabbi' diye dua et" tavsiyesinde bulundu. Kendisinin duaya karşı olmadığını, onu bir tür meditasyon ve güçlendirici etki olarak gördüğünü, ancak "önce bilim, önce bilimsel tedbirler, önce ilime ve bilime inanırım, sonra duaya" diyerek net bir duruş sergiledi. Dua'yı "bir nevi takviye gücü" olarak nitelendiren Bayraktaroğlu, "Yangın hortumlarını bırakıp ellerinizi semaya açmakla yangınları söndüremezsiniz. Hiçbir yangın ellerin semaya açılmasıyla sönmez" sözleriyle bilimsel gerçekliği vurguladı. Bunun için "mutlaka ve mutlaka insan eli ve teknoloji lazım" olduğunu, gökyüzünde helikopterler ve yangın uçakları, yerde ise su sıkan hortumlar ve insan gücü gerektiğini dile getirdi. Yaz aylarındaki kavurucu sıcaklara değinerek, "İstediğin kadar dua et, iklim şartları oraya o yağmuru vermiyor. O halde yanmasın diye tedbir alacaksın, personel yapacaksın" dedi. Bayraktaroğlu, Allah'ın rahmeti gelse bile helikopter ve yangın uçağı alımının hala "muktedirin ihale emrini" bekliyor olması, personel artışının hala "muktedirin işe alım emrini" bekliyor olması ya da işe alımlarda adil davranılmaması durumunda bir felaket yaşanacağını savundu. Bilimin "önce yangın uçağını al, yangın helikopterlerini al, yeterli sayıda personeli istihdam et, ormanları yangına hemen müdahale edebilecek şekilde donat, erken uyarı sistemi kur" dediğini hatırlatan Bayraktaroğlu, "Sen bunların hiçbirisini yapma, köylüyü eğitme, köylüyü kendi başına bırak. Ondan sonra da ormanlar yanmaya başlayınca uzat ellerini gökyüzüne 'Allah'ın bereketini gönder'… E o bereket yere düştükten sonra da bu tedbirsizlikle sen olur, felaket olur, sen felaket olur" sözleriyle durumu özetledi. Tüm bu yaşananlar, sadece bir ihmal zincirinin değil, aynı zamanda ülkenin geleceğe yönelik stratejik yaklaşımının ne denli kritik bir dönemeçte olduğunu da ortaya koymaktadır. Zira Bayraktaroğlu'nun da belirttiği gibi, muktedirin bu tedbirlerle "hiç alakası yok" ve dinimizi de diyanetimizi de yerlerde süründüren başkanın "tedbiri ihmal ettik" şeklindeki cevabı, aslında büyük bir utancın ve sorumluluktan kaçışın itirafıdır. Bu, sadece yangınlarla ilgili değil, ülkenin her alanında bilimin ve aklın rehberliğinde hareket etmenin hayati önemini bir kez daha gözler önüne seren acı bir tablodur. Bu haber makalesi yalnızca https://www.avazturk.com sitesine aittir ve sakın ankaragündem adlı sözde haber sitesine asla GİRMEYİN. Manşet resminde de gözüktüğü gibi tüm haberleri birebir çalıntıdır. Bu haber makalesi yalnızca https://www.avazturk.com sitesine aittir.