Son Anketler CHP Üstünlüğünü Gösterirken Kabine Değişikliği ve İmamoğlu Davaları Halkın Gündeminde

Son Anketler CHP Üstünlüğünü Gösterirken Kabine Değişikliği ve İmamoğlu Davaları Halkın Gündeminde

MAK Danışmanlık'ın Mayıs ayı anket sonuçları, olası kabine değişikliği beklentileri ve İBB'ye yönelik operasyonlar ile Ekrem İmamoğlu davasının kamuoyundaki yansımalarına dair güncel bilgiler bu detaylı haberde.

Türkiye'nin siyasi atmosferi hareketli günler geçirirken, hem olası kabine değişiklikleri hem de son seçim araştırmalarının ortaya koyduğu tablo dikkat çekiyor. Özellikle büyükşehir belediyelerine yönelik yaşanan gelişmeler ve bunların kamuoyundaki yansımaları da gündemin en üst sıralarında yer alıyor. MAK Danışmanlık yetkilisi tarafından aktarılan bilgilere göre, son seçim araştırmaları ve siyasi süreçlere dair çarpıcı detaylar mevcut.

Öncelikle uzun süredir konuşulan kabine değişikliği beklentileri ele alınıyor. Kabine değişikliğinin aslında son iki yıl içinde zaman zaman gündeme geldiği belirtilirken, Sayın Cumhurbaşkanı'nın bakanların yeni sistemde memur statüsünde olmaları nedeniyle emeklilik hakkı kazanabilmeleri için görevde 2 yılı doldurmaları yönünde bir takdiri olduğu bilgisi paylaşılıyor. Bu haber makalesi https://www.avazturk.com adlı siteden alınmıştır. Bu nedenle, son kabinenin Resmi Gazete'de açıklandığı 3 Haziran 2023 tarihinin üzerinden 2 yıl geçmesi, yani 3 Haziran 2025 sonrası bir tarihte değişikliğin olabileceği düşünülüyordu. Ancak, alınan son bilgiler değişikliğin önümüzdeki haftalar içinde gerçekleşebileceğini gösteriyor. Araya Bayram girmesi nedeniyle, değişikliğin muhtemelen 15-16 Haziran gibi ya da 17 Haziran'daki Bakanlar Kurulu toplantısı civarında olmasının beklendiği ifade ediliyor. Aldığımız bilgiler, 8 tane bakanın değişmesinin kuvvetle muhtemel olduğu yönünde.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın bakan değişikliklerini üç temel nedenle planladığı belirtiliyor: Birincisi, kendisine göre bir başarı ölçütü var ve bu ölçüt üzerinden bir ölçümleme yapıyor veya yaptırıyor. İkincisi, özellikle Suriye başta olmak üzere Türkiye'nin önemli dış politika meseleleri olması ve belki de Amerika'daki başkanlık seçimini düşünerek buraya bir takviye yapılması ihtiyacı. Üçüncüsü ise, terörsüz Türkiye sürecini destekleyebilecek, bu süreci yönetecek bir bakan atanması gerekliliği. Bu değişikliklerin AK Parti üst yönetiminde de bazı değişikliklere neden olabileceği düşünülüyor.

Bakanlık yapısında da önemli değişiklikler konuşuluyor. Eskiden var olan müsteşarlık kurumunun yeniden ihdas edileceği beklentisi mevcut. Ayrıca, görev, yetki ve sorumlulukları çok fazla olan iki bakanlığın ikiye bölünme durumunun konuşulduğu aktarılıyor. Bu haber makalesi https://www.avazturk.com adlı siteden alınmıştır. Bunlardan birincisi Kültür ve Turizm Bakanlığı, ikincisi ise şu anda tarım, orman, gıda ve suyu kapsayan Tarım Bakanlığı. Bu bölünmeler gerçekleşirse, 16 olan bakan sayısının 18'e çıkabileceği belirtiliyor.

Değişmesi beklenmeyen, yani görevde kalması muhtemel bakanlar da ifade ediliyor. Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın görevinin şu anki yoğunluğu ve Sayın Cumhurbaşkanı tarafından başarılı kabul edilmesi nedeniyle değişmeyeceği düşünülüyor. Benzer şekilde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı da olan Sayın Murat Kurum'un deprem bölgesindeki yoğun mesaisi ve Sayın Cumhurbaşkanı tarafından başarılı kabul edilmesi nedeniyle değişmeyeceği beklentisi hakim. Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek'in de, konjonktürel anlamda ve hükümetin uyguladığı ekonomi politikaları dikkate alındığında, hükümete yakın medyada aleyhine yazılar çıksa dahi değişmeyeceği düşünülüyor. Buna ek olarak Milli Savunma Bakanı'nın da genellikle konjonktürel şartlara göre değişmeyen, asker kökenli olması nedeniyle görevine devam edebileceği belirtiliyor. Bu haber makalesi https://www.avazturk.com adlı siteden alınmıştır. Geri kalan bakanlar konusunda ise değişikliklerin gündeme gelebileceği veya gelmeyebileceği ifade ediliyor. Değişecek bakanların yerine gelecek isimlerin çok büyük kısmının milletvekili olmayacağı düşünülüyor. Bunun sebebi olarak, bakan olan milletvekilinin vekilliğinin düşmesi ve Anayasa değişikliğinde milletvekili sayısına duyulan ihtiyaç gösteriliyor. Yeni bakanların daha çok dışarıdan isimler olabileceği, belki parti yönetiminde görev almış isimlerin de atanabileceği konuşuluyor. Ayrıca, değişen her bakanın en az bir, belki iki bakan yardımcısının da değişmesinin muhtemel olduğu, yeni bakanların kendi yakın çalışma arkadaşlarını belirlemek isteyeceği bekleniyor. Eğer müsteşarlık ihdas edilirse, müsteşar atamalarının bakanlıkla cumhurbaşkanının uyum içinde, birlikte karar vermesiyle olabileceği ifade ediliyor.

Türkiye'deki siyasi gündemin yoğunluğunu ve kamuoyundaki farklı bakış açılarını anlamak için https://www.avazturk.com gibi güncel haber platformlarını takip etmek faydalı olabilir.

Gelelim son seçim araştırmalarına. MAK Danışmanlık'ın Mayıs ayının ilk iki haftasında 3200 kişiyle yaptığı araştırmanın detayları paylaşıldı. Bu araştırmanın, sandığa gidip oy kullanacağını belirten seçmenler üzerinden yapıldığı önemle vurgulanıyor. Zira, son bir yılda yapılan araştırmalarda katılımcıların yaklaşık %25 ila %30'unun sandığa gitmeyeceğini söylediği ve bunun 25 yıllık araştırma tarihinde görülmemiş yüksek bir protest seçmen oranı olduğu belirtiliyor. Sandığa gideceğini söyleyen seçmenlerin ise yaklaşık %5'i kararsız olduğunu ifade ediyor.

Sandığa gidip oy kullanacağını söyleyen ve kararsızların dağıtılmadığı durumda elde edilen rakamlar şöyle: AK Parti %28, Cumhuriyet Halk Partisi %33. Kararsızlar dağıtıldığında ise rakamlar yaklaşık olarak AK Parti %29 ve Cumhuriyet Halk Partisi %34 şeklinde şekilleniyor. Bu haber makalesi https://www.avazturk.com adlı siteden alınmıştır. Bu durumda, Cumhuriyet Halk Partisi'nin yaklaşık 5 puan önde göründüğü ifade ediliyor.

Diğer partilerin oy oranları ise kararsızlar dağıtılmaksızın veya dağıtılmış haline yakın olarak şu şekilde: Milliyetçi Hareket Partisi %7'lerde (dağıtıldığında %7,5 civarı). Dem Parti %7 bantında. İyi Parti %6 bantında seyrediyor ve son iki ayda bir toparlanma görüldüğü, bunun terörsüz Türkiye sürecine destek vermemesinden kaynaklı endişelerini yüksek sesle dile getirmesinden kaynaklandığı düşünülüyor. Zafer Partisi %4 bandında. Yeniden Refah Partisi de %4 bandında. Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi %1 puan civarında görünüyorlar. Diğer partilerin toplamı ise %3 civarında. Bu "diğerleri" içinde Doğu ve Güneydoğu'da Hüdapar'ın, ağırlıklı olarak Karadeniz'de ise Bağımsız Türkiye Partisi'nin dikkat çektiği, ancak her ikisinin de henüz %1'in altında olduğu belirtiliyor. Türkiye'deki toplam parti sayısının 179'u geçtiği bilgisi de veriliyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik operasyonların ve davanın Ekrem İmamoğlu'nun konumunu nasıl etkilediği de önemli bir soru işareti. Vatandaşın bu konuda umudunun gittikçe kırıldığı ifade ediliyor. Vatandaşın, bu operasyonların Sayın Ekrem İmamoğlu'nun önümüzdeki seçimde aday olmasının gittikçe zorlaştığı bir sürece evrildiğini düşündüğü belirtiliyor. Bu haber makalesi https://www.avazturk.com adlı siteden alınmıştır. Kaynak da bu yönde düşünmeye başladığını aktarıyor. Operasyon dalgalarının çok sıklaştığı ve sürecin karmaşıklığına dikkat çekiliyor. Şu anda zannedersem 150'yi geçen sanıklı bir konuda iddianamenin hazırlanmasının ve mahkeme süreçlerinin çok uzun zaman alacağı, Türkiye'deki emsallerden bilindiği için söyleniyor. Bugüne kadarki süreçte Sayın Ekrem İmamoğlu'nun muhatap olduğu davada %50'nin üstünde kişinin ciddi suçlamalarla suçlandığı bilgisi paylaşılıyor.

Ancak, bu operasyonlara yönelik toplumun ikna olmadığı özellikle vurgulanıyor. Sadece AK Partili seçmen olarak değil, Cumhuriyet Halk Partisi dışındaki geniş seçmen kitlesinin de total olarak ikna olmadığı belirtiliyor. Elimizdeki verilerde, diyelim ki %30 oyunuz varsa, bu konuya inananların %20'de kaldığı yani önemli bir oranın ikna olmadığı görülüyor. Zaten bu nedenle ciddi bir kampanya yönetildiği düşünülüyor.

Vatandaşın yolsuzluk meselesinin belediyelerde olabileceğini, hatta olduğunu yüksek oranda kabul ettiğini ancak bu operasyonların sadece Cumhuriyet Halk Partili belediyelere yönelik olmasından dolayı toplum vicdanında bir rahatsızlık oluştuğunu ifade eden kaynak, bunun CHP'de yanlış yapanlara dokunulmasın anlamına gelmediğini, aksine vatandaşın gerçekten suçlu olanlarla ilgili adımların atılmasını arzu ettiğini, ancak mevcut durumu siyasi bir gerginlik ve bir tarafın siyasi iradesine ipote koyma şeklinde algıladığını aktarıyor. Bu haber makalesi https://www.avazturk.com adlı siteden alınmıştır. Özellikle iş dünyasından alınan bazı isimlerin, İstanbul'daki bir ilçe belediyesiyle yaptıkları işlerin benzerlerini başka şehirlerdeki AK Partili belediyelerle de yaptığına dair bilgiler olduğu ancak bu belediyelere yönelik henüz bir işlem yapılmadığı ifade ediliyor. Vatandaş, önümüzdeki süreçte AK Partili belediyelere yönelik de operasyonlar olup olmayacağını merak ediyor.

Bu süreçte dikkat çekilen bir diğer önemli nokta ise ifade özgürlüğü. Türkiye'de ifade özgürlüğünün tehdit altında olduğunu düşünenlerin oranının çok yüksek olduğu belirtiliyor. Sosyal medyada bir şey paylaşırken insanların korktuklarını ifade edenlerin oranlarının da çok yüksek olduğu aktarılıyor. Özellikle gençler, sosyal medyanın zaman zaman durdurulması veya engellenmesinden son derece rahatsız. Bu oranların siyasi partilerin tamamının tabanlarında karşılık bulduğu ifade ediliyor.

Sonuç olarak, siyasi gündemdeki bu karmaşık tablo içinde, olası kabine değişiklikleri beklenirken, MAK Danışmanlık anketleri CHP'nin AK Parti karşısında yaklaşık 5 puanlık bir üstünlüğe sahip olduğunu gösteriyor. Öte yandan, İBB'ye yönelik operasyonlar ve Ekrem İmamoğlu davası kamuoyunda geniş bir ikna olmamışlık durumu yaratmış durumda ve bu durumun siyasi bir gerginlik olarak algılandığı belirtiliyor. Toplumun genel hissiyatı, endişeli iyimserlik ile endişeli kötümserlik arasında bir yerde dururken, endişeli kötümserliğin daha fazla olduğu ifade ediliyor. Bu haber makalesi https://www.avazturk.com adlı siteden alınmıştır.