Sosyalist Enternasyonal'de İmamoğlu'nun Silivri'den Gönderdiği Mesaj Yankılandı

Sosyalist Enternasyonal'de İmamoğlu'nun Silivri'den Gönderdiği Mesaj Yankılandı

Silivri'de siyasi tutuklu bulunan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı'nda okunan mektubu tüm dünyaya seslendi. İmamoğlu, 'Otokrasiler yenilmez değildir, geçmişte yenildiler, yine yenilecekler' mesajıyla

Sosyalist Enternasyonal’in altı ayda bir düzenlenen Konsey Toplantısı, bu kez Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) ev sahipliğinde İstanbul'da önemli mesajlara sahne oldu. Toplantının ikinci gününde en dikkat çekici anlardan biri, Silivri'de tutuklu bulunan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun gönderdiği mektubun okunmasıydı.

Mektubu okuyan CHP Genel Sekreteri ve Kadın Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, mesajın sadece bir selamlama ve dayanışma ifadesi olmadığını vurguladı. Böke, bu mektubun "Hayatın her alanını kuşatmaya çalışan bir karanlığa son vermekte kararlı olan on milyonların ortak iradesi ve ortak sesini" taşıdığını belirtti. Bu sesin sahibinin, Türkiye'de aydınlığı, yani demokrasiyi, adaleti ve özgürlüğü inşa etmekte kararlı olan halkın ta kendisi olduğunu söyledi.

Ekrem İmamoğlu'nun Böke tarafından okunan mektubundaki ifadeler, tüm salonda yankılandı. İmamoğlu, katılımcıları İstanbul'da ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirirken, onları bizzat karşılayamamasının üzüntüsünü belirtti ve kalbinin, iradesinin ve inancının salondaki dostluk ve dayanışmanın yanında olduğunu ifade etti. İstanbul'un, tarih boyunca kültürlerin buluştuğu bir kavşak, sürekli tarih yazan, baskıya ve dayatmaya boyun eğmeyen, bağımsızlığın, özgürlüğün ve büyük değişimlerin kalbinin attığı bir şehir olduğunu hatırlattı. Taksim'deki 1 Mayıs buluşmalarından Gezi Parkı direnişine, bugünkü Saraçhane ve diğer semtlerdeki mitinglere kadar büyük değişimlerin İstanbul'da hep var olduğunu, yurttaşların her dönemde meydanlarda sesini yükseltip hakkını aradığını söyledi. Bu sesin şimdi gençlerin cesaretinde, kadınların direncinde ve halkın susmayan vicdanında görüldüğünü ve duyulduğunu belirtti.

Mektubunda Türkiye'deki güncel duruma ilişkin sert eleştirilerde bulunan İmamoğlu, ülkedeki demokratik gerilemenin geldiği son noktayı net ifadelerle ortaya koydu. "Türkiye’de yıllardır süren demokratik gerilemenin son noktası millet iradesinin hiçe sayılması, hukuken dayanaksız gerekçelerle, ben dahil belediye başkanlarımızın ve pek çok yol arkadaşımızın tutuklanmasıdır" dedi. Daha mektubun yazıldığı sabah bile yeni bir operasyonla çok sayıda yakın çalışma arkadaşının gözaltına alındığını duyurdu.

Bu tutuklamaların ve baskıların amacının, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin hizmetlerine darbe vurarak halkın kendilerine olan inancını sarsmak olduğunu iddia eden İmamoğlu, bunu asla başaramayacaklarını vurguladı. Kendisinin, "İstanbul halkının oylarıyla üç kez seçilmiş bir belediye başkanı ve 23 Mart’ta Türkiye genelinde gerçekleştirilen partimizin ön seçimde 15,5 milyon yurttaşın oyuyla belirlenmiş cumhurbaşkanı adayı olarak, milyonlarla demokrasi ve adalet talebinde buluştuğu için siyasi tutuklu" olduğunu ifade etti. Milyonların kendilerine inandığı ve güvendiği için, yürüttükleri mücadele sonucunda iktidar değişiminin yakın olduğunun görüldüğü için tutuklu olduğunu belirtti.

Bu süreci "Demokrasiye açık bir saldırı, millet iradesine yönelik bir darbe girişimi" olarak nitelendiren İmamoğlu, sadece kendisinin değil, daha özgür ve adil bir gelecek hayal eden herkesin hedef alındığını söyledi. Yaşadığı baskıları sıraladı: Üniversite diplomasının hukuksuz biçimde iptal edilmesi, evine baskın düzenlenmesi ve belediyelerinin soruşturmalarla kuşatılması. Bu saldırının, demokrasiye, halkın iradesine ve bir sonraki seçimin adil gerçekleşmesini bugünden engelleme çabasıyla, yarının halk iradesine yönelik bir saldırı olduğunu vurguladı. Ancak ne özgür ve adil gelecek kararlılıklarının ne de halkın iradesinin zorbalıkla bastırılabileceğini belirtti.

Mektubunda bir yandan da umut ve direniş mesajları veren İmamoğlu, İstanbul'da katılımcı demokrasinin, birleştirici, kapsayıcı, adil, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir kenti birlikte kurmanın mümkün olduğunu gösterdiklerini söyledi. Halkın da İstanbul'da olanın, Türkiye genelinde yaşanmasını istediğini 2024 yerel seçimlerinde CHP'nin birinci parti olması ve 19 Mart'tan bu yana meydanları boş bırakmayan milyonlarla açıkça ortaya koyduğunu belirtti. Hükümetin korktuğu şeyin, "yenilikçi siyaset anlayışları ve yaklaşan iktidarları" olduğunu ifade etti.

İmamoğlu'nun dünya liderlerine hitaben söylediği ve salonda büyük yankı uyandıran en çarpıcı mesajlardan biri şuydu: "Oysa tarihin bize söylediği nettir: Otokrasiler yenilmez değildir. Geçmişte yenildiler, yine yenilecekler." Sosyalist Enternasyonal'in bunu çok iyi bildiğini belirterek, Şili’den Portekiz’e, Güney Afrika’dan Belarus’a kadar baskıya karşı direnenlerin hep birbirleriyle dayanışma içinde olduğunu hatırlattı. Günümüzde Suriye, Ukrayna ve Gazze'de halkın savaşın ve yokluğun pençesinde olduğuna değinen İmamoğlu, özellikle Gazze'de Filistin halkının sadece temel haklarından, topraklarından ve evlerinden edilmediğini, şimdi engellenen yardımlar yüzünden bir kez daha açlık ve ölümle karşı karşıya olduğunu belirtti. Otoriter popülist rejimlerin sadece kendi ülkelerini değil, küresel barışı da tehdit ettiğini ifade ederek, buna karşılık demokrasiden yana olanların da birlikte seslerini yükseltmesi ve dayanışma göstermesinin tam zamanı olduğunu vurguladı.

CHP ve demokrasiye sahip çıkan milyonlar adına, dayanışma gösteren tüm demokrasi ve adalet savunucularına teşekkür eden İmamoğlu, yayınlanan kuvvetli ortak bildirilerin, İstanbul'u heyetler halinde ziyaret etmenin, belediye binalarında yansıtılan pankartların, kendisine fahri hemşehrilik unvanı verilmesinin sadece sembolik dayanışma örnekleri değil, ortak değerlerin en güçlü ifadesi olduğunu söyledi. Partisi CHP'nin, neredeyse yarım asırdır parçası olduğu bu ailenin bir üyesi olmaktan onur duyduğunu belirtti. İstanbul'un bugün bir kez daha demokrasi ile otoriterlik arasındaki mücadelenin cephelerinden biri olduğunu söyleyen İmamoğlu, mücadelenin hukukun üstünlüğünü savunanlarla, hukuku muhaliflere karşı baskı aracı olarak kullananlar arasında; demokratik kurumları yaşatmak isteyenlerle, onları içten içe çökertenler arasında; halkın iradesiyle, oligarşik bir çıkar grubu arasında olduğunu ifade etti.

Mektubunda CHP'nin gelecek vizyonunu da anlatan İmamoğlu, partinin yalnızca baskıya karşı durmakla kalmadığını, aynı zamanda somut bir gelecek vizyonu da sunduğunu belirtti. Cumhuriyetin kurucu ve en köklü partisi, dünyanın en büyük sosyal demokrat partilerinden biri olarak, parlamenter sistemin yeniden inşası, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, hak temelli bir sosyal devletin kurulması, üreten bir toplum ve tüm bunlar sonucunda sürdürülebilir, adil ve kapsayıcı kalkınmanın inşası için çalıştıklarını söyledi. Bunların soyut vaatler olmadığını, yönettikleri şehirlerde hayata geçirdikleri, halkla buluşturdukları güçlü gerçeklikler ve politikalar olduğunu vurguladı.

Küresel olarak büyük dönüşümlerin gerçekleştiği bir çağda olunduğunu ve karşımızda tarihi bir dönüm noktası bulunduğunu belirten İmamoğlu, bu dönüm noktasında geleceğin haritasını çizenlerin belli olduğunu söyledi: Gençler, kadınlar, emekçiler, üretenler; yani halk, yani bizler. Türkiye'nin, özgür bir gelecek isteyen gençlerin, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkanlara karşı direnen kadınların, traktörleriyle demokrasi konvoyu oluşturan çiftçilerin, adaletsizliğe karşı hakkını arayan emekçilerin ortak sesiyle yankılandığını belirten İmamoğlu, o sesin Bertolt Brecht’in unutulmaz dizelerini tekrarladığını yazdı: "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz."

Mektubunun sonunda umut dolu mesajını yineleyen İmamoğlu, bu sesi çoğaltan, demokraside ısrar eden, adaleti savunan, kalkınma ve sosyal adaleti inşa etme kararlılığını gösteren, daha iyi bir gelecek için omuz omuza mücadele eden milyonlar var oldukça, "her şey çok güzel olacak" diyerek sözlerini tamamladı.

Mektubun okunmasının ardından salonda duygusal anlar yaşandı. Katılımcılar ellerinde 'Free İmamoğlu' yazan dövizleri yükseltti. Ayrıca, İmamoğlu'nun tutuklanmasına ilişkin kısa bir video gösterimi yapıldı. Toplantı salonunda liderlere dağıtılan klasörlerin içine, 'Diploma İptalinden Tutukluluğa: Türkiye'de Demokrasi, Halk İradesi ve Hukuk Devleti Saldırı Altında', 'Free İmamoğlu', 'İmamoğlu'na Özgürlük, Hemen Seçim' ve 'Ekrem İmamoğlu'nun Tutuklanması: Hukuki Bir İnceleme' yazılı görsellerin yerleştirilmesi de toplantının ana gündemlerinden birinin Ekrem İmamoğlu'nun durumu olduğunu net bir şekilde gösterdi. Bu güçlü dayanışma ve İmamoğlu'nun Silivri'den gönderdiği direniş ve umut mesajı, Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı'na damgasını vurdu.