Sosyalist Enternasyonal'de Tarihi An! Ekrem İmamoğlu'ndan Dünya'ya Sert Mesaj

Sosyalist Enternasyonal'de Tarihi An! Ekrem İmamoğlu'ndan Dünya'ya Sert Mesaj

İstanbul'daki Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı'nda Ekrem İmamoğlu'nun çarpıcı mektubu dünya liderlerine ulaştı. İmamoğlu, Türkiye'deki demokratik gerileme ve siyasi tutsaklığı anlatırken, otokrasilerin yenileceğini vurguladı. Uluslararası...

Uluslararası sosyal demokrat siyasetin önemli buluşmalarından biri olan Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ev sahipliğinde İstanbul'da devam ediyor. Toplantının ikinci gününde yaşanan dikkat çekici anlardan biri, Silivri'de bulunduğu belirtilen CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun mesajının okunması oldu. CHP Genel Sekreteri ve Kadın Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke tarafından okunan bu mektup, toplantıya katılan uluslararası delegeler üzerinde derin bir etki yarattı.

Mektubuna Sosyalist Enternasyonal'in değerli üyelerini ve yoldaşlarını İstanbul'da ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başlayan İmamoğlu, fiziken aralarında olamasa da kalbinin, iradesinin ve inancının salondaki dostluk ve dayanışmanın yanında olduğunu belirtti. İstanbul'u, tarih boyunca kültürlerin buluştuğu, baskıya boyun eğmeyen, bağımsızlığın, özgürlüğün ve büyük değişimlerin kalbinin attığı bir şehir olarak tanımlayan İmamoğlu, Taksim'deki 1 Mayıs buluşmalarından Gezi Parkı direnişine, bugünkü Saraçhane ve diğer semtlerdeki mitinglere kadar yurttaşların her dönemde meydanlarda sesini yükselttiğini, hakkını aradığını vurguladı. Bu sesin şimdi gençlerin cesaretinde, kadınların direncinde ve halkın susmayan vicdanında yeniden görüldüğünü ve duyulduğunu ifade etti.

Ekrem İmamoğlu, mesajında dünya genelinde demokrasi, eşitlik ve sosyal adaletin ağır saldırı altında olduğuna dikkat çekti. Hatta demokrasinin zayıflamasına ve otoriterleşmeye karşı bağışık sanılan ülkelerde dahi insan hakları ve özgürlüklerin tehdit altında olduğunu belirtti.

Türkiye'deki durumu ise "yıllardır süren demokratik gerilemenin son noktası" olarak nitelendiren İmamoğlu, bunun millet iradesinin hiçe sayılması, hukuken dayanaksız gerekçelerle kendisi dahil pek çok belediye başkanı ve yol arkadaşının tutuklanması olduğunu söyledi. İstanbul halkının oylarıyla üç kez seçilmiş bir belediye başkanı ve partinin 23 Mart ön seçiminde 15.5 milyon yurttaşın oyuyla belirlenmiş cumhurbaşkanı adayı olarak, milyonlarla demokrasi ve adalet talebinde buluştuğu için siyasi tutuklu olduğunu net bir şekilde ifade etti. İmamoğlu, milyonlar kendisine inandığı ve güvendiği için, yürüttüğü mücadele sonucunda iktidar değişiminin yakın olduğunun görüldüğü için tutuklu olduğunu savundu.

Bu süreci "demokrasiye açık bir saldırı, millet iradesine yönelik bir darbe girişimi" olarak tanımlayan İmamoğlu, yaşadığı diğer baskıları da dile getirdi: Üniversite diplomasının hukuksuz biçimde iptal edilmesi, evine baskın düzenlenmesi ve belediyelerinin soruşturmalarla kuşatılması. Bu baskıların sadece kendisini değil, daha özgür ve adil bir gelecek hayal eden herkesi hedef aldığını belirten İmamoğlu, bu saldırının aynı zamanda bir sonraki seçimin adil gerçekleşmesini bugünden engelleme çabasıyla, yarının halk iradesine yönelik olduğunu söyledi. İmamoğlu, "Ne özgür ve adil gelecek kararlılığımızı elimizden alabilirler ne de halkın iradesini zorbalıkla bastırabilirler" diyerek kararlılık mesajı verdi.

İstanbul'da katılımcı demokrasinin, birleştirici, kapsayıcı, adil, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir kenti birlikte kurmanın mümkün olduğunu gösterdiklerini belirten İmamoğlu, halkın da İstanbul'da olanın Türkiye genelinde yaşanmasını istediğini 2024 yerel seçim sonuçlarıyla açıkça ortaya koyduğunu ifade etti. CHP'nin birinci parti olması ve 19 Mart'tan bu yana meydanları boş bırakmayan milyonların, hükümetin korktuğu "yenilikçi siyaset anlayışları ve yaklaşan iktidarları" olduğunu öne sürdü.

Mesajının en çarpıcı bölümlerinden birinde, "Oysa tarihin bize söylediği nettir: Otokrasiler yenilmez değildir. Geçmişte yenildiler, yine yenilecekler" ifadelerini kullanan İmamoğlu, Sosyalist Enternasyonal'in bunu çok iyi bildiğini söyledi. Şili'den Portekiz'e, Güney Afrika'dan Belarus'a kadar, baskıya karşı direnenlerin hep birbirleriyle dayanışma içinde olduğunu hatırlattı. Günümüzde ise Suriye, Ukrayna ve özellikle Gazze'de halkın savaşın ve yokluğun pençesinde olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, Filistin halkının sadece temel haklarından, topraklarından, evlerinden edilmediğini, şimdi de engellenen yardımlar yüzünden bir kez daha açlık ve ölümle karşı karşıya olduğunu belirtti. Otoriter popülist rejimlerin sadece kendi ülkelerini değil, küresel barışı da tehdit ettiğini vurgulayarak, buna karşılık demokrasiden yana olanların da birlikte sesini yükseltmesi ve dayanışma göstermesinin tam zamanı olduğunu söyledi.

CHP ve demokrasiye sahip çıkan milyonlar adına, kendisiyle dayanışma gösteren tüm demokrasi ve adalet savunucularına teşekkür eden İmamoğlu, yayınlanan kuvvetli ortak bildirilerin, İstanbul'u heyetler halinde ziyaret etmenin, belediye binalarında yansıtılan pankartların, fahri hemşehrilik unvanı verilmesinin "sadece sembolik dayanışma örnekleri değil, ortak değerlerin en güçlü ifadesi" olduğunu dile getirdi. Partisi CHP'nin, neredeyse yarım asırdır parçası olduğu bu ailenin bir üyesi olmaktan onur duyduğunu belirten İmamoğlu, İstanbul'un bugün bir kez daha demokrasi ile otoriterlik arasındaki mücadelenin cephelerinden birisi olduğunu söyledi. Mücadelenin hukukun üstünlüğünü savunanlarla, hukuku muhaliflere karşı baskı aracı olarak kullananlar arasında; demokratik kurumları yaşatmak isteyenlerle, onları içten içe çökertenler arasında; halkın iradesiyle, oligarşik bir çıkar grubu arasında yaşandığını ifade etti.

CHP olarak yalnızca baskıya karşı durmadıklarını, aynı zamanda somut bir gelecek vizyonu da sunduklarını belirten İmamoğlu, Cumhuriyet'in kurucu ve en köklü partisi, dünyanın en büyük sosyal demokrat partilerinden biri olarak, parlamenter sistemin yeniden inşası, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, hak temelli bir sosyal devletin kurulması, üreten bir toplum ve tüm bunlar sonucunda sürdürülebilir, adil ve kapsayıcı kalkınmanın inşası için çalıştıklarını aktardı. Bu söylediklerinin soyut vaatler veya söylemde kalan hedefler olmadığını, yönettikleri şehirlerde hayata geçirdikleri, halkla buluşturdukları güçlü gerçeklikler ve politikalar olduğunu vurguladı.

Mektubunu umut dolu mesajlarla sonlandıran İmamoğlu, küresel olarak büyük dönüşümlerin gerçekleştiği bir çağda, tarihi bir dönüm noktası olduğunu ve geleceğin haritasını çizenlerin belli olduğunu söyledi: Gençler, kadınlar, emekçiler, üretenler; yani halk, yani bizleriz. Türkiye'nin, özgür bir gelecek isteyen gençlerin, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkanlara karşı direnen kadınların, traktörleriyle demokrasi konvoyu oluşturan çiftçilerin, adaletsizliğe karşı hakkını arayan emekçilerin ortak sesiyle yankılandığını ifade etti. Bertolt Brecht'in unutulmaz dizelerini hatırlatan İmamoğlu, "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz…" dedi. Ve ekledi: "Biliyoruz ki; bu sesi çoğaltan, demokraside ısrar eden, adaleti savunan, kalkınma ve sosyal adaleti inşa etme kararlılığını gösteren, daha iyi bir gelecek için omuz omuza mücadele eden milyonlar var oldukça, her şey çok güzel olacak…".

Mektubun okunmasının ardından salondaki katılımcılar, İmamoğlu ile dayanışmalarını göstermek amacıyla üzerinde 'Free İmamoğlu' yazısı bulunan dövizleri kaldırdı. Toplantıda ayrıca, İmamoğlu'nun tutuklanmasına ilişkin kısa bir video gösterimi yapıldığı ve liderlere dağıtılan klasörlerin içerisine 'Diploma İptalinden Tutukluluğa: Türkiye'de Demokrasi, Halk İradesi ve Hukuk Devleti Saldırı Altında', 'Free İmamoğlu', 'İmamoğlu'na Özgürlük, Hemen Seçim' ve 'Ekrem İmamoğlu'nun Tutuklanması: Hukuki Bir İnceleme' gibi konularda yazılar ve görsellerin yerleştirildiği belirtildi. Bu detaylar, uluslararası platformda İmamoğlu'nun durumuna ve Türkiye'deki demokrasi tartışmalarına gösterilen ilginin ve dayanışmanın somut göstergeleri oldu.