Sürgündeki Sanatçının Sitemi ve İletişim Başkanlığı'ndaki Şok Değişikliğin Perde Arkası

Sürgündeki Sanatçının Sitemi ve İletişim Başkanlığı'ndaki Şok Değişikliğin Perde Arkası

Yıllar sonra bir kez daha gündeme gelen Ferhat Tunç'un sürgün hayatına dair yürek burkan açıklamaları ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un görevden alınmasının sarsıcı nedenleri, siyaset kulislerinde fırtınalar estiriyor. Bu detaylı...

Değerli okuyucularımız, bu haberimizde sizler için siyaset sahnesini ve sanat dünyasını aynı anda sarsan iki önemli gelişmeyi masaya yatırıyoruz. Bu gelişmelerin her biri, ilerleyen günlerde Türkiye'nin gündemini derinden etkileyecek detaylar barındırıyor ve makalemiz, bu karmaşık tablonun ardındaki sır perdelerini aralamaya devam edecektir. Sanatın ve siyasetin kesiştiği noktada yaşanan bu şaşırtıcı olaylar, kamuoyunda büyük bir merak ve tartışma konusu haline geldi. Özellikle son dönemde yaşanan gelişmelerle birlikte, www.avazturk.com olarak bu iki olayın derinlemesine analizini yaparken, geleceğe yönelik önemli ipuçlarını da sizlere sunuyoruz.

Uzun yıllardır eserleriyle geniş kitlelere ulaşan ve hayranlık uyandıran Ferhat Tunç'un hayatında yaşanan çarpıcı detaylar... "İsmail Saymaz, Tunç'u lise yıllarından beri severek dinlediğini vurguladı. Tunç'un 12 Eylül sonrası ve 90'lı yılların OHAL şartlarında bile türkülerini söylemeye devam ettiği, hatta hiç tutuklanmadığı ve Türkiye'yi terk etmek zorunda kalmadığı biliniyordu. Ancak, 2018 yılında bir dava nedeniyle yurt dışına çıkmak zorunda kalan Tunç'un, halen Fransa'da yaşadığı belirtildi. Halil Ferah, Tunç'u "AK Partili yılların Ahmet Kayası" benzetmesiyle tanımlayınca, sanatçıdan çarpıcı bir mesaj aldı. Ferhat Tunç, Halk TV'deki 'Rota' programında kendisinden söz edilmesinin ardından Halil Ferah'a gönderdiği mesajda, sürgünde yedi yılını geride bıraktığını dile getirdi. Tunç'un sözleri, bu yalnızlığın ne denli derin olduğunu gözler önüne serdi: “Sürgün derin bir yalnızlık halidir, bunu acı bir şekilde yaşayarak öğrendim. Ağır ve zor geçen günler, aylar ve yıllar bitmek bilmedi. Sürekli bir bekleme halindesin ve bu sağlığımızı da etkileyen bir durum.”. Sanatçı, son beş yıldır derin bir uyku çekmeyi özlediğini de ekleyerek, kendi durumunda yüzlerce arkadaşının bulunduğunu ve hepsinin yüzünün memlekete dönük olduğunu ifade etti. Tunç'un en büyük dileği, yeni başlayan sürecin ülkede normalleşme ve barışı sağlaması, kendi ülkelerine dönüşlerine kapı aralaması. Mesajında ayrıca, Selahattin Demirtaş başta olmak üzere cezaevlerinde yıllardır tutulan binlerce arkadaşının özgürlüğüne kavuşmasını umduğunu belirtti. "Ortak vatanda eşit ve özgür bir yaşamı mümkün kılacak adımların atılmasından kim neden korksun ki. Barışın kaybedeni olmaz." diyerek herkesi barışa davet etti. Tunç, sözlerini "En kısa zamanda görüşmek nasip olsun" temennisiyle bitirdi.

Peki, sanat ve siyaset dünyasındaki bu dikkat çekici tablonun diğer yüzünde ne var? Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un dün görevinden alınarak Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanlığı'na getirilmesi, siyaset kulislerinde deprem etkisi yarattı. Bu görev değişikliğinin, açıkça bir tenzili rütbe ve kenara çekilme anlamına geldiği ifade ediliyor. İddialara göre Altun, Viyana Büyükelçiliği ya da Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bölünmesi halinde Kültür Bakanlığı'nı istemiş, ancak bu talebi geri çevrilmişti. Bunun üzerine Altun'un, “O halde hiçbir görev almayayım” dediği kulislerde konuşuluyor. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, yıllardır kendisine sadakatle çalışan Altun'u sistemin tamamen dışına atmadığı gözleniyor. Bu ani görev değişikliğinin ardında birden çok senaryo dillendiriliyor. Özellikle www.avazturk.com kaynaklarına sızan bilgilere göre, "Aile" faktörünün bu durumdaki başat nedenlerden biri olduğu öne sürülüyor.

Söylentilere göre, Fahrettin Altun'un Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan istifa ettiği günlerde Berat Albayrak'a destek vermediği ve Turkuvaz Medya Grubu Başkanvekili Serhat Albayrak'la ters düştüğü için görevden el çektirildiği iddia ediliyor. Son olarak Levent Gültekin'in açıklamaları, İletişim Başkanlığı ile Sabah Grubu'nu karşı karşıya getirmişti. Gültekin, AK Parti içinde iki kanadın olduğunu, Altun'un muhalefetle diyaloğu temsil ettiğini, diğer kanadın ise "Yakalım yıkalım" mantığıyla hareket ettiğini iddia etmişti. Ayrıca, dizi sektörünü ele geçirmek için Ayşe Barım'ın tutuklanmasının Albayrakların bastırması üzerine gerçekleştiğini de savunmuştu. Sabah gazetesi ise Altun'u bu iddialara kayıtsız kalmakla suçlamıştı. Bu gelişmeler, Altun'un görevden alınmasının ardındaki "Aile" senaryosunu güçlendiriyor. Ancak bir diğer önemli senaryo ise "Ekrem İmamoğlu hikayesini doğru yönetememek" olarak açıklanıyor. Altun'un, soruşturma dosyasındaki iddiaların iletişimini doğru yapamamakla ve halkı ikna edememekle suçlandığı belirtiliyor. Tüm bu iddialar, Fahrettin Altun'un görevden alınışının sadece basit bir tayin olmadığını, aksine siyasi kulislerdeki güç dengeleri ve iletişim stratejileriyle doğrudan ilişkili olduğunu gösteriyor. www.avazturk.com olarak bu olayların detaylarını takip etmeye devam edeceğiz.