Tahran Semalarında Yankılanan Füze Atışları: Geopolitik Hesaplaşmada Türkiye'nin Kritik Konumu!
Ortadoğu'da yükselen gerilim, Tahran'dan ateşlenen hava savunma füzeleriyle yeni bir boyut kazanırken, bölgedeki güç dengeleri, Çin'in 'Kontrollü Kaos' stratejisi ve Türkiye'nin jeopolitik rolleri mercek altında.
Ortadoğu'daki gerilim, İran'ın başkenti Tahran semalarından yükselen yoğun hava savunma sistemi ve uçaksavar füzesi atışlarıyla yeni bir boyuta ulaştı. Halktv'de yayınlanan görüntüler ve analizler, bölgedeki mevcut krizin derinliğini ve gelecekteki olası senaryoları gözler önüne seriyor.
Uzmanlar, İran'ın mevcut hava kuvvetlerinin, İHA ve füze kapasitesine rağmen uçakları önlemede yetersiz kaldığını belirtiyor. Bir ülkenin güvenliğinin sağlanması için kara, deniz, hava, istihbarat, siber ve uzay gibi tüm alanları kapsayan 360 derecelik bir güvenlik ağının hayati öneme sahip olduğu vurgulanıyor. Mevcut boşlukların, beklenmedik ve ciddi sonuçlara yol açabileceği ifade ediliyor.
Küresel Güçlerin Bölgesel Rolü: Çin'in "Kontrollü Kaos" Teorisi
Analizlere göre, Türkiye, İran'ın bu olayda geri adım atacağına inanıyor. Çin'in İran'a çip göndermesi gibi destekleri, Pekin'in bölgedeki karmaşık durumun devamından yana olduğunu gösteriyor; zira Çin, kaosun kendi sınırlarına sıçramasını istemiyor. Batı'nın uygulamaya çalıştığı "kontrollü kaos teorisini" Çin'in devraldığı ve şimdi bunu kendi çıkarları doğrultusunda uygulamaya koyduğu belirtiliyor. Ne Çin'in ne de Rusya'nın İran'ın yanında fiilen savaşa girme niyetinde olmadığı, böyle bir adımın her iki ülke için de kayıpla sonuçlanacağı ifade ediliyor. Bu küresel güçlerin doğrudan müdahalesi olmadan bölgedeki denklemin değişmesinin ise imkansız olduğu vurgulanıyor.
Irak'ın Geleceği ve Türkiye'nin Stratejik Hamleleri
Uzmanlar, mevcut durumdan en çok etkilenecek ülkenin Irak olacağını öngörüyor. ABD'nin Irak'ta İran kaynaklı çok bedel ödediği ancak istediği sonuçları alamadığı belirtilirken, önümüzdeki süreçte ABD üzerinde İran etkisinin azalacağı tahmin ediliyor. Bu durumun Irak'taki Kürdistan bölgesinde Talabaniler ve Barzaniler arasındaki çatışmayı sona erdirebileceği, zira İran'ın bu grupları desteklediği biliniyor. Irak'ta yaşanabilecek yeni bir yapılanmanın, Türkiye'nin yakından takip edeceği bir süreç olduğu ifade ediliyor. Eğer Türkiye'yi rahatsız etmeyen bir yapı oluşursa, bunun hem ticari anlamda (özellikle bölgedeki yol projesi bağlamında) hem de genel jeopolitik açıdan Türkiye için olumlu sonuçlar doğurabileceği belirtiliyor. Körfez'den petrol akışının zorlaşması durumunda ise, şu anda çalışmayan bir boru hattının devreye girmesi, Türkiye'nin enerji güvenliği açısından lehine olabilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Türkiye'nin "Büyük Ortadoğu Projesi" İddialarına Karşı Gücü
Konuşulanlar arasında "Büyük Ortadoğu Projesi" gibi iddiaların Türkiye'yi parçalamayı hedeflediği yönündeki görüşler de yer alıyor. Ancak uzmanlar, bu iddiaları reddederek, Türkiye'nin diğer bölge ülkelerinden çok farklı olduğunu vurguluyor. Proje kapsamında parçalandığı iddia edilen ülkelerin hiçbirinin NATO üyesi olmadığı, sosyo-politik ve kültürel yapılarının Türkiye'den farklı olduğu, güç ve kapasitelerinin Türkiye ile kıyaslanamayacağı belirtiliyor. Bu nedenle, diğer ülkelerin başına gelenlerin Türkiye'nin başına gelmeyeceği, Türkiye'nin kendine özgü bir dirence ve güce sahip olduğu düşüncesi dile getiriliyor.