Trump'ın Ateşkes İlanı Gerçek Mi, Yoksa Yeni Bir Fırtına Öncesi Sessizlik Mi?

Trump'ın Ateşkes İlanı Gerçek Mi, Yoksa Yeni Bir Fırtına Öncesi Sessizlik Mi?

ABD Başkanı Trump'ın İsrail ve İran arasında ateşkes ilan etmesi, bölgede büyük yankı uyandırdı. Ancak sahadan gelen çelişkili haberler ve İran'ın açıklamaları, bu ateşkesin akıbeti hakkında büyük soru işaretleri doğuruyor. Ortadoğu'nun geleceği...

ABD Başkanı Donald Trump, sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı paylaşımla, İsrail ve İran arasında "tam ve eksiksiz bir ateşkes" sağlandığını ve 12 gün süren bu "savaşın" sona ereceğini duyurdu. Bu şaşırtıcı açıklama, bölgede tırmanan gerilimin ardından, tam da İran'ın Katar'daki bir ABD askeri üssüne füze saldırıları düzenlediği ve Tahran'ın ABD'nin hafta sonu İran nükleer tesislerine yaptığı bombardımana karşılık verdiğini iddia ettiği saatlerde geldi. ABD'nin, İsrail ile İran arasındaki savaşa dahil olarak İran'ın üç nükleer tesisine, özellikle de bir dağın derinliklerinde bulunan Fordo nükleer tesisine "bunker buster" bombaları atmasıyla gerilim zirveye ulaşmıştı. Trump, Katar'daki saldırıları "çok zayıf bir yanıt" olarak nitelendirse de, can kaybı yaşanmaması için erken uyarıda bulunduğu için İran'a teşekkür ettiğini belirtti.

DW News sunucusunun, Washington'dan gelişmeleri aktaran Benjamin Alvarez Gruber'e yönelttiği "Trump şimdi İsrail ve İran'ın ateşkes konusunda anlaştığını söylüyor, bizi son gelişmeler hakkında bilgilendirin" sorusuna, Alvarez Gruber, "Evet, ABD Başkanı Trump, İsrail ile İran arasında tam ve eksiksiz bir ateşkesin yürürlüğe gireceğini söyledi ve bu, her iki tarafın da hala yeni saldırılarla tehdit ettiği bu 12 günlük savaşı sona erdirmeyi amaçlıyor" yanıtını verdi. Ancak Alvarez Gruber, aynı zamanda Tahran ve diğer şehirlerde İsrail'in yoğun hava saldırılarının devam ettiğine dair raporlar aldıklarını da ekledi. Sunucunun, "Benjamin, net olmak gerekirse, İsrail ve İran'ın bu ateşkisi doğrulayıp doğrulamadığını biliyor muyuz?" sorusu üzerine Alvarez Gruber, İran Dışişleri Bakanı'nın eski adıyla Twitter olan X'te oldukça "kriptik" bir gönderi paylaştığını ve bu gönderide "İran defalarca açıkça belirtti ki, İsrail İran'a savaş açtı, tersi değil" dediğini aktardı. Ayrıca Bakan, "Şu an itibarıyla herhangi bir ateşkes veya askeri operasyonların durdurulması konusunda bir anlaşma yok, ancak bu İsrail rejimi İran halkına karşı yasa dışı saldırganlığını Tahran saatiyle sabah 4'ten geç olmamak kaydıyla durdurursa, bundan sonra yanıtımızı sürdürme niyetimiz yok" ifadesini kullanmış, ancak askeri operasyonların durdurulması kararının daha sonra verileceğini de açık bırakmıştı. Alvarez Gruber, medya raporları ve Başkan Trump'ın bir anlaşma olarak sunmaya çalıştığı şeyler konusunda "çok dikkatli olunması gerektiğini" vurguladı. Stimson Center'dan kıdemli uzman Christopher Prebble, DW News'e bağlanarak, "Başkanın bu tür şeyleri açıklama eğilimi var ve sonra insanların nasıl tepki verdiğini görüyoruz... ateşkesin yürürlüğe girmesi gereken zamana kadar İsrail saldırıları devam ediyor gibi görünüyor" diyerek şüphelerini dile getirdi.

Katar makamları, ABD askeri üssüne yönelik füze saldırısında can kaybı yaşanmadığını ve tüm füzelerin başarıyla engellendiğini bildirmişti. İran ise misilleme olarak Katar'a fırlatılan roketleri gösteren video görüntüleri yayınladı. Ancak ABD'nin İran nükleer tesislerine yönelik "bunker bombing" saldırılarının hasarını ve başarısını değerlendirmenin günler, belki de sonsuza kadar sürebileceği belirtiliyor. Christopher Prebble, bu hasarın incelenmesi gerektiğini ancak Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) müfettişlerinin bu bölgelere eskisinden daha az erişimi olduğunu kaydetti. DW News muhabiri Misha Kamarovski, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in İran'ın artık nükleer kabiliyetinin kalmadığına dair iddiasına değinerek, "Başkan Trump saldırıların İran'ın nükleer tesislerini tamamen ve mutlak bir şekilde yok ettiğini söyledi; Pentagon yetkilileri özellikle Fordo'da son derece ağır hasar bildirmişti, ancak yeni istihbarat, İran'ın zenginleştirilmiş uranyumu önceden taşımış olabileceğini gösteriyor, bu nedenle tam etkisi belirsizliğini koruyor" açıklamasını yaptı. Kamarovski, hasarın gerçek boyutunu tam olarak anlamanın zaman alabileceğini de ekledi. Atlantic Council'dan Jonathan Panikov da, B2'lerin Fordo'daki hedeflerini başarıyla vurduğundan şüphe duymadığını, ancak İranlıların yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyumun çoğunu önceden Fordo'dan çıkarıp çıkaramadığı konusunda "gerçek bir soru işareti" olduğunu ifade etti. Bu tür karmaşık ve kritik gelişmelerin detaylı analizi, ilerleyen günlerde www.avazturk.com gibi güvenilir haber platformlarında daha geniş yer bulabilir.

Peki, bu askeri operasyonların stratejik ve politik arka planında neler yatıyor? Christopher Prebble, ABD'nin bu eylemlerle açıkça bir mesaj gönderdiğini ve bir miktar hasar verdiğini, ancak bunun ne kadar olduğunu asla bilemeyeceğimizi söyledi. Prebble, Başkan Trump'ın "hızlıca zafer ilan etmek ve diğer şeylere geçmek" istediğini belirtti. Misha Kamarovski, Başkan Trump'ın dış savaşları sona erdirme vaatleriyle başkanlık koltuğuna oturduğunu hatırlatarak, İran'a yapılan saldırıların kendi destek tabanı olan MAGA hareketi içinde bile karışık tepkilere yol açtığını, bazı önde gelen Trump müttefiklerinin saldırıları bir hata olarak nitelendirdiğini aktardı. Jonathan Panikov, İran'ın bölgedeki "kötü niyetli etkisi", "güç projeksiyonları", nükleer programı, balistik füze programı ve vekillerinin "ciddi şekilde zayıflatıldığını" ifade etti. Panikov, İran'ın bir "çıkış yolu aradığını" ve ABD'nin daha fazla dahil olma eğiliminde olmadığını, Trump'ın bunun "tek seferlik" bir operasyon olmasını istediğini belirtti. Politik olarak bu durum, MAGA tabanını bölse de, Trump'a bölgesel ortaklar ve küresel çapta "bir miktar güvenilirlik" kazandırmış olabileceği düşünülüyor; Rusya ve Çin'in bile artık ABD'nin askeri güç kullanma isteğini "durup düşünmeleri" gerektiği yorumu yapıldı. İsrail'in iki ana hedefi vardı: İran'ın nükleer programını ve balistik füze kabiliyetlerini yok etmek. Her iki konuda da gerileme sağlanmış olsa da, Panikov, İran'ın yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyumu başka yerlere taşımış veya gizli tesisleri varsa hala "gerçek bir endişe" olduğunu vurguladı. İran'ın nükleer programına yaklaşık 500 milyar dolar yatırım yaptığı göz önüne alındığında, bu programın geleceği hakkında İran içinde sert bir tartışma yaşanması bekleniyor. Panikov, bölgedeki güç dengesinin İran aleyhine "muazzam bir şekilde değiştiğini" de ekledi.

Peki, bu çatışma gerçekten sona erdi mi, yoksa sadece bir perdenin kapanışı mı? Jonathan Panikov, Başkanın kendinden emin açıklamaları ve İran tarafında bazı doğrulamalar gibi görünen işaretler göz önüne alındığında, çatışmanın sona ermesinin "kesinlikle mümkün" olduğunu belirtti. Ancak yine de İran'ın nükleer programının durumu hakkında "çok belirsiz" bir noktada olduğumuzu vurguladı. Donald Trump'ın ateşkes ilanına rağmen, sahadan gelen raporlar İsrail hava saldırılarının devam ettiğini ve İran Dışişleri Bakanı'nın açıklamaları ise tam bir anlaşmanın henüz olmadığını gösteriyor. Bu durum, Ortadoğu'da barışın henüz kesinleşmediği, aksine bölgenin derin bir belirsizlik içinde çalkalandığına işaret ediyor. Trump'ın "zafer" ilan etme arzusu ile sahadaki karmaşık gerçeklik arasındaki uçurum, bu ateşkesin sadece geçici bir soluklanma mı, yoksa yeni bir fırtınanın habercisi mi olduğu sorusunu akıllara getiriyor. Bölgenin geleceği, bu iddialı duyurunun ardındaki gerçeklerle yüzleştiğinde netleşecek ve dünya, Ortadoğu'nun nefes kesen bekleyişini soluksuz takip etmeye devam edecek!