Türkiye Yeni Bir Döneme mi Giriyor?

Türkiye Yeni Bir Döneme mi Giriyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İmralı'dan destek aldık açıklaması gündeme bomba gibi düştü! Devletin bu şaşırtıcı dönüşümünün ardında ne var? Gizli komisyon, Öcalan'ın talimatları ve Demirtaş'ın kaderi... Tüm bilinmeyenler için okumaya devam edin!

23 Temmuz günü, ülkenin genel sıcak hava dalgasıyla boğuştuğu, İstanbul’da “ölümcül sıcaklar” yaşandığı uyarılırken, Türkiye siyasetinin gündemine bomba gibi düşen bir açıklama, tüm dikkatleri üzerine çekti. Can ATAKLI YouTube kanalında yayınlanan videoda, konuşmacı Can Ataklı'nın dikkat çektiği üzere, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "İmralı her türlü desteği veriyor ve vermeye devam edecek" sözleri, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir tartışmayı başlattı. Bu açıklama, devletin en tepesinden gelen ve bir zamanlar "gelmiş geçmiş en büyük terörist" olarak nitelendirilen Abdullah Öcalan'dan medet umulduğu izlenimini yaratarak büyük bir şaşkınlık ve tepkiyle karşılandı. Bu haber makalesi, söz konusu açıklamaların ardındaki derinlemesine analizleri, olası siyasi sonuçları ve kamuoyunda yarattığı çalkantıları detaylandıracak. Makalenin devamında, gizemli komisyon iddialarından Hakan Fidan’ın Suriye çıkışına kadar birçok başlıkta merak uyandıran detaylar sizleri bekliyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bugüne kadar bu kadar aciz bir duruma düşmediğini ifade eden Can Ataklı, cumhurbaşkanının ağzından bizzat "İmralı'nın sürece destek verdiğinin" açıklanmasının, milletin "Şükürler olsun ya Rabbim Abdullah Beyefendi sürece destek veriyor" diyecek duruma gelip gelmediği sorusunu gündeme getirdi. Ataklı, eğer Öcalan bu kadar önemliyse, neden hala İmralı'da tutulduğunu sorgularken, İmralı'da "kral hayatı yaşadığı" ve hatta çıkmak bile istemediği gibi spekülasyonlara yer verdi. Ataklı'nın ifadelerine göre, Öcalan'ın serbest bırakılmasının ancak Trump'ın kararıyla mümkün olabileceği yönündeki "iddiası", uluslararası ilişkilerin bu denli iç içe geçtiği bir döneme işaret ediyor. Son dönemde MİT başkanının partileri ziyaret etmesi ve özellikle Den Parti'nin MİT başkanıyla yapılan görüşmenin "gizli ama olumlu" olduğunu açıklaması, Ataklı tarafından "milletle kafa bulma" ve "hepimizi salak yerine koyma" olarak yorumlandı. Ataklı, MİT'in temaslarının gizli olmasının doğal olduğunu kabul etmekle birlikte, Den Parti'nin bu durumu bir anda "devlet haline gelmiş gibi" yorumlamasını eleştirdi.

Bu şaşırtıcı gelişmelerin ışığında, kulislerde dönen ve iktidara yakın yazarlar aracılığıyla yayıldığı iddia edilen bilgiler, yeni bir komisyonun kurulma hazırlığında olduğunu gösteriyor. Can Ataklı'nın aktardığına göre, bu komisyonun PKK'nın silah bırakması ve tasfiye sürecinde gerekli "siyasi desteği" sağlayacağı, ayrıca yasal düzenlemeler yapacağı belirtiliyor. Ancak Ataklı, "siyasi destek" kavramının muğlaklığına dikkat çekerek, geçmişteki "Bese Hozat olayını" örnek gösterdi; PKK militanlarının devlet görevlilerini bile hizaya soktuğu ve gazetecilerin "muazzam bir tanıklık" yaptığı o süreci hatırlattı. Bu komisyonun çalışmalarının devamında, Terörle Mücadele Yasası'nda değişiklikler yapılması beklentisi var. Can Ataklı, bu değişikliklerin terör suçlarının kapsamını daraltıp daraltmayacağını ya da sadece PKK'ya özgü bir muafiyet getirip getirmeyeceğini sorguladı. Ayrıca, bu süreçle ilgili gelişmeleri ve daha fazlasını merak edenler, https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirler. Öte yandan, yapılan düzenlemelerde "FETÖ terör örgütünün bundan yararlanmamasına dikkat edileceği" yönündeki ifade, Ataklı tarafından "terör terördür" mantığıyla çelişen bir durum olarak değerlendirildi; diğer terör örgütlerinin (DHKP-C, IŞİD, Colani, MRS-PB) bu düzenlemeden neden ayrık tutulmayacağının izahı talep edildi.

Komisyonun gündemindeki bir diğer önemli başlık ise, infaz yasasında yapılacak değişiklikler. Can Ataklı'nın belirttiğine göre, bu değişikliklerin cezaevlerinde bulunan 5.000'i aşkın PKK'lıyı ve dağlarda silah bırakıp cezalarını çekecek veya topluma kazandırılacak olanları kapsayacak şekilde hukuki zemin hazırlaması bekleniyor. Ataklı, bu yasanın sadece "ülkeyi bölmek için 40 yıldır savaşan, Türk askerini şehit eden, masum halkı katleden" PKK'lılar için tarif edileceğini sorgulayarak, bu durumun devlete verilen talimatlarla Abdullah Öcalan'ın arzularının yerine getirildiğini düşündürdüğünü ifade etti. En çarpıcı iddialardan biri ise, Selahattin Demirtaş başta olmak üzere siyasilerle ilgili bir düzenleme yapılacak olması. Ataklı, Demirtaş'ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin üç kararına rağmen hala cezaevinde tutulmasını eleştirerek, hukukun uygulanması halinde zaten serbest kalabileceğini, bunun için yasal düzenlemeye gerek olmadığını vurguladı. Ayrıca, PKK'yla irtibatı nedeniyle mahkum olan ve görevlerinden alınan belediye başkanlarının da yapılacak düzenlemeden yararlanmasının beklendiği belirtiliyor.

Tüm bu gelişmelerin ülkenin iç ve dış siyasetindeki yansımaları da tartışılıyor. Can Ataklı'nın ifadelerine göre, Hakan Fidan'ın son dönemdeki çıkışları, Ankara'daki "ciddi bir kavganın" yansıması olarak değerlendiriliyor. Ataklı, Fidan'ın daha önce "İsrail Türkiye'ye saldırırsa" söylemini "milleti korkutmak" olarak yorumlarken, son olarak "Suriye'ye müdahale ederiz" demesini "o zaman et ne duruyorsun" diyerek eleştirdi. Ataklı, bu tür açıklamaların, kamuoyunun dikkatini Suriye'deki asıl durumdan, yani Salih Müslim veya Mazlum Kobani'nin gelecekte Suriye Cumhurbaşkanı olarak Ankara'ya gelme ihtimali gibi "bambaşka bir şekilde devam eden" süreçten uzaklaştırmak için yapıldığını öne sürdü. Ataklı'ya göre, MİT başkanının siyasetçi gibi partileri gezmesi "çocuk oyuncağı" olup, devlet ciddiyetiyle bağdaşmıyor. Tüm bu yaşananlar, Can Ataklı tarafından halkın "kandırıldığı" ve "uyutulduğu" bir süreç olarak nitelendirildi.

Konuşmacı Can Ataklı, tüm bu sürecin kamuoyuna nasıl yansıtıldığını da değerlendiriyor. Mehmet Ali Çerbi gibi daha önce "Ergenekon davasında milletin sembolü olmuş" isimlerin, Tayyip Erdoğan'ı Atatürk'le kıyaslayarak "mavi gözlü adamın mücadelesini bugün uzun adam devam ettiriyor" demesini "pes" olarak yorumladı. Ataklı, Çerbi'nin Erdoğan için "PKK'yı fes ettirmiş, FETÖ'nün inine girmiş, askeri vesayeti, başörtüsü zulmünü bitirmiş, Ayasofya'yı ibadete açmış" gibi ifadeler kullanmasının "inanılır gibi değil" olduğunu vurguladı. Ataklı, tüm bu süreçte halkın "kanmamaları", "sakin ve soğukkanlı olmaları" gerektiğini belirtirken, siyasi partilere "siyasi desteği ihmal etmemeleri" çağrısında bulundu. Ataklı'nın aktardığına göre, eğer CHP bu yeni kurulacak komisyona girerse, "Türkiye'nin rengi bambaşka bir hale gelecektir". Bu gelişmeler ışığında, Türkiye siyasetinin geleceği hakkında daha fazla bilgiye ve güncel haberlere ulaşmak için https://www.avazturk.com adresini ziyaret etmeyi unutmayın. Bu kritik komisyonun olası sonuçları ve Selahattin Demirtaş'ın kaderi gibi pek çok bilinmez, önümüzdeki günlerde Türkiye gündemini meşgul etmeye devam edecek gibi görünüyor.