Yargı Paketindeki Muğlaklıklar Barış Sürecini Nasıl Tıkadı?
Son 10. Yargı Paketi, kamuoyunda umutsuzluk yaratırken, AKP iktidarının "oyalama taktiği" izlediği iddia ediliyor. Covid affı, örgüt tanımlarındaki muğlaklıklar ve Fethullahçı Cemaat üyeleri korkusu, çözüm sürecini zora sokarken, Öcalan'ın talepleri ve...
Türkiye'nin gündemini uzun süredir meşgul eden ve özellikle "çözüm süreci"ne dair beklentileri şekillendiren yargı paketleri serisinin son halkası, yani 10. Yargı Paketi, beklentileri karşılamaktan çok uzak kaldı. Kamuoyunda ve siyasi çevrelerde büyük bir hayal kırıklığına yol açan bu paket, muhalefet tarafından "fare bile doğurmadı" sözleriyle eleştirildi ve iktidarın bir "oyalama taktiği" içinde olduğu yorumlarına neden oldu.
10. Yargı Paketi ve Çift Standartlı Hukuk Tartışmaları
Gelen eleştirilerin temelinde, AKP iktidarının hukuk ve demokrasi sınırlarını öylesine zorladığı ve içinden çıkılmaz bir hale getirdiği iddiaları yatıyor. Özellikle Covid döneminde yaşanan af krizi, meselenin düğüm noktalarından biri olarak öne çıkıyor. Covid salgını sırasında serbest bırakılan tutukluların, salgın bittikten sonra tekrar cezaevlerine gönderilmesi, büyük bir güvensizlik yarattı. Bu durum, siyasi iktidarın "çifte standartlı" bir hukuk uyguladığına dair şüpheleri artırdı.
Kaynaklara göre, AKP'nin buradaki temel endişesi, Covid affı kapsamında terör örgütü üyeliğinden ceza alanlarla, Fethullah Gülen Cemaati üyelerinin aynı yasa maddesinden yararlanacak olmasıydı. Eğer çözüm süreci kapsamında "örgüt" üyelerine af çıkarılırsa, bu durumun Fethullah Gülen Cemaati üyelerini de kapsayacağı endişesi, iktidarı adım atmaktan alıkoyan başlıca faktörlerden biri oldu. Bu durum, hukukun çifte standartlı ve dolambaçlı hale getirildiği eleştirilerine yol açtı.
Öcalan'ın Talepleri ve Muğlak Tanımlar Çıkmazı
Yeni yargı paketinde, hasta ve yaşlı mahkumların durumuna ilişkin bir düzenleme olacağı yönünde beklentiler vardı ve hatta bayramdan önce tahliyelerin başlayacağı konuşuluyordu. Ancak, bu konuda bile çok muğlak bir durum söz konusu olduğu belirtiliyor. Edinilen bilgilere göre, hasta ve yaşlıların öncelikli olarak ele alınması talebinin Abdullah Öcalan'dan geldiği, Öcalan'ın bu konuda çok ısrarcı olduğu ve sürecin buradan başlamasını istediği ifade ediliyor. Dolayısıyla, sürecin aslında Öcalan'ın talebi doğrultusunda başlamış gibi göründüğü ancak devamının gelmediği vurgulanıyor.
Yargı paketindeki en büyük sorunlardan biri de "muğlak maddeler." Özellikle "terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına eylem yapmak" gibi tanımlamalar, büyük bir karmaşa yaratıyor. Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bu tür durumlarda cezaevinden çıkılması gerektiğini belirtse de, AKP iktidarının bu muğlaklık üzerinden insanları cezaevinde tutmaya devam ettiği iddia ediliyor. Bir gazetecinin kendi örneği üzerinden verilen açıklamada, örgüt üyeliği kanıtlanamasa bile "örgüte yardım etmek, yataklık etmek" gibi suçlamalarla insanların kolayca mahkum edildiği belirtiliyor. Bu tür muğlak tanımlamaların, çözüm süreçlerini ve demokrasiyi yürütmeyi imkansız hale getirdiği vurgulanıyor.
Süreç Neden Tıkandı: Hükümetin Taban Endişesi ve MHP'nin Rolü
Hükümet yetkililerinin, diğer infaz düzenlemeleri için etki analizi yapılmadığını ve riskler barındırdığı için değişikliklerin sonbahara bırakıldığını belirttiği aktarılıyor. Bu durumun, aslında AKP'nin kendi tabanını bu konuda ikna edememesinden kaynaklandığı yorumu yapılıyor. MHP'nin lideri Devlet Bahçeli'nin duruşunun tabanında bir sorun yaratmazken, AKP tabanının "barış süreci" gibi konularda henüz tam olarak ikna olmadığı ve kamuoyu araştırmalarının da bunu gösterdiği ifade ediliyor.
İktidarın, örgütün silah bırakması karşılığında kısmi af teklif ettiği, ancak örgütün buna yanaşmaması üzerine sürecin tıkandığı belirtiliyor. "Kim önce adım atacak?" sorusunun, komisyon kurulması ya da silahların bırakılması gibi konular üzerinde yaşanan anlaşmazlıklarla birlikte sürecin sonbahara ertelenmesine neden olduğu ifade ediliyor.
MHP'nin sürece dair açıklamaları da dikkat çekici. Bazı durumlarda AKP'nin istenilen yasayı geçirmediği noktada, MHP'nin "yaz sonunda bunu böyle yapabiliriz" gibi açıklamalarla sürece dahil olması, siyasi kulislerde "enteresan gerçekler" olarak yorumlanıyor. Bu durum, AKP iktidarının bu "dikenli gül bahçeleri"nde çok fazla oyun oynadığını gösteriyor.
Sonuç olarak, 10. Yargı Paketi, ne bayram öncesi tahliyeler ne de gerçek bir çözüm getiremediği için hayal kırıklığı yarattı. Paketle birlikte ortaya çıkan muğlak hukuki tanımlar ve siyasi partilerin iç dinamikleri, Türkiye'deki adalet sisteminin ve çözüm arayışlarının karmaşık yapısını bir kez daha gözler önüne serdi.