Türkiye'de son dönemde artan yasak furyası vatandaşları isyan noktasına getirdi. Sosyal medya platformlarından gösterilere, kültürel etkinliklerden günlük yaşam alışkanlıklarına kadar geniş bir yelpazede getirilen yasaklar, "Neyi yasaklıyorsunuz siz?" sorusunu gündeme getirdi. Özellikle pandemi süreci sonrasında hızla artan kısıtlamalar, hukuki dayanakları tartışılan kararlarla birleşince, toplumda büyük bir rahatsızlık ve öfke oluştu. Bu gelişmeleri yakından takip ediyor ve okumaya devam edin.

Yasakların en çok tartışılan alanlarından biri, ifade ve basın özgürlüğü oldu. Binlerce internet sitesine erişim engeli getirilirken, sosyal medya platformlarında yapılan paylaşımlar nedeniyle çok sayıda kişi gözaltına alındı. Gazeteciler, "Artık ne yazacağımızı bilmiyoruz, her kelimenin bir bedeli var" diyerek yaşadıkları baskıyı anlatıyor. Özellikle eleştirel içerik üreten medya organları ve gazetecilerin hedef alınması, uluslararası kuruluşların da tepkisini çekti. Bu durumu endişeyle izliyor ve okumaya devam edin.

Kültürel ve sanatsal etkinliklerdeki yasaklar da büyük tepki topladı. Konserler, tiyatro oyunları ve sergiler, "kamu düzeni" veya "genel ahlak" gibi belirsiz gerekçelerle iptal edildi. Sanatçılar, "Sanata ve kültüre yapılan bu müdahale, toplumun zekâsıyla alay etmekten başka bir şey değil" açıklamasında bulundu. Özellikle gençlerin yoğun olarak katıldığı festivaller ve konserlerin yasaklanması, "Gençliğin neyiyle tehdit edildiğini anlamış değiliz" sorularını beraberinde getirdi. Bu kültürel kıyımlara karşı sanat camiasının birleştiğini görüyoruz ve okumaya devam edin.

Gündelik yaşamı etkileyen yasaklar da vatandaşların hayatını zorlaştırdı. Parklarda oturma yasağı, sahillerin belirli saatlerde kapatılması, hatta bazı illerde sokak hayvanlarını beslemenin yasaklanması gibi kararlar, "Bu yasakların amacı ne? Toplumu mı korumak, yoksa bizi mi kontrol etmek?" sorularını akla getirdi. Esnaf ziyaretleri sırasında yaşanan kısıtlamalar ve buna bağlı ekonomik kayıplar ise "Bu yasaklarla sadece biz değil, ekonomi de yok ediliyor" tepkilerini beraberinde getirdi. Bu çarpıcı örnekleri şaşkınlıkla takip ediyor ve okumaya devam edin.

Muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşları, yasakların Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek hukuki mücadele başlattı. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, "Bu yasaklar ne hukuki ne de ahlaki bir temele sahip. Tamamen keyfi ve siyasi kararlar" dedi. HDP Eş Genel Başkanı ise "Bu bir yasak furyası değil, toplumun iradesini kırma operasyonudur" açıklamasında bulundu. İnsan Hakları Derneği tarafından hazırlanan raporda ise son bir yılda getirilen yasakların %70'inin hukuki dayanağının olmadığı vurgulandı. Bu siyasi ve hukuki mücadeleyi dikkatle izliyor ve okumaya devam edin.

En çarpıcı detay ise şöyle: İçişleri Bakanlığı'na bağlı birimlerin, yasak kararlarını alırken "vatandaş tepkisini ölçmek" için gizli anketler yaptığı ortaya çıktı. Bu anketlerde, hangi yasakların en az tepki çekeceği ve hangilerinin "kabul edilebilir" görüneceği araştırılmış. Belgelerde, "Halkın %60'ı konser yasaklarını kabul ediyor" gibi ifadeler yer alırken, bu anketlerin nasıl yapıldığı ve kimlere uygulandığı belirsizliğini koruyor. https://www.avazturk.com adresinde yer alan habere göre, bu gizli anketlerin bir kısmı sızdırıldı ve yasakların keyfi olarak uygulandığı teorilerini güçlendirdi.