Yerli ve Milli Sloganının Gizli Kodları ve İçi Boş Vaatleri Ortaya Çıkıyor!
Herkesin dilindeki 'yerli ve milli' sloganı, aslında neyi gizliyor? Arkasındaki felsefi boşluk ve çelişkilerle ilgili şoke edici gerçekler, herkesin bildiğini unutturacak.
Türkiye siyasetinin son dönemdeki en popüler ve en çok kullanılan sloganlarından biri olan "yerli ve milli" kavramı, sadece bir siyasi söylemden öteye geçerek, adeta bir kimlik ifadesi haline geldi. Ancak bu kavramın sıkça kullanılması, ne yazık ki ardındaki felsefi ve pratik temelsizliği gözler önüne seriyor. Yıllarca farklı siyasi hareketler tarafından farklı anlamlar yüklenen bu slogan, bugün bambaşka bir amaca hizmet ediyor gibi görünüyor. Peki, her fırsatta dile getirilen bu "yerli ve milli" vurgusu gerçekten ne kadar gerçek?
Kavramın tarihi kökenlerine indiğimizde, farklı düşünce akımlarının bu iki kelimeye farklı anlamlar yüklediğini görüyoruz. Bazıları için yerlilik, kültürel ve coğrafi aidiyeti vurgularken; millilik, ümmet bilincini veya ulusal birliği temsil ediyordu. Ancak günümüzde bu kavramlar, dışa bağımlılığı azaltmak ve milli bir teknoloji hamlesi başlatmak gibi hedeflerle ilişkilendiriliyor. Ne var ki, bu hedeflerle slogan arasındaki büyük çelişkiler, uzmanlar tarafından sıkça dile getiriliyor. Girdi ve finansmanda artan dışa bağımlılık, ithal hammaddelerle yapılan üretimler, bu söylemin ne kadarının gerçek, ne kadarının sadece siyasi bir manipülasyon olduğunu sorgulamamıza neden oluyor.
Özellikle sanayi ve teknoloji alanında kullanılan "yerli ve milli" söylemi, çoğu zaman gerçek bir üretim devrimini değil, yalnızca dışarıdan alınan teknolojinin montajını veya küçük modifikasyonlarını ifade ediyor. Bu durum, Türkiye'nin teknolojik bağımlılığını azaltmak yerine, daha da derinleştirebileceği eleştirilerini beraberinde getiriyor. Düşük ve orta teknoloji sektörlere yapılan yatırımların ağırlığı, yüksek teknolojili ürünlerin yerli üretimindeki yetersizlik, bu sloganın sadece vitrin için kullanıldığını düşündürüyor.
Pek çok siyasi analiste göre, "yerli ve milli" kavramı, kendisinden farklı düşünenleri "öteki"leştirmek, kutuplaşmayı derinleştirmek ve seçmen kitlesini duygusal olarak harekete geçirmek için kullanılan bir araç haline geldi. Seçmenin gurur ve vicdan duygularına hitap eden bu söylem, siyasi rekabetin ve tartışmaların önüne geçerek, her türlü eleştiriyi bertaraf etmeyi amaçlıyor. Bu sloganı sorgulayan veya eleştiren herkes, doğrudan "gayri milli" ya da "yabancı işbirlikçisi" gibi yaftalarla karşı karşıya kalabiliyor.
Sonuç olarak, kamuoyunun yakından takip ettiği "yerli ve milli" sloganının aslında ne kadarının gerçek bir felsefi temele dayandığı, ne kadarının sadece bir siyasi taktik olduğu sorusu, bu kavramın arkasındaki sır perdesini aralıyor. Tüm bu tartışmaların odağında ise asıl gerçek yer alıyor: Bu kavram, geçmişteki farklı düşüncelerin bir karışımı olup, bugünlerde sadece duygusal bir bağ kurmak ve eleştiriyi engellemek için kullanılan, içi boş bir araçtan ibaret olabilir.