CEMAL DEMİRTAŞ

CEMAL DEMİRTAŞ

BÜLENT ARINÇ'TAN BÜLENT ARINÇ'A

Eski Meclis Başkanı Bülent Arınç.

Kendini gündem yapmaktaki maharetini hayretle izlemek ve takdir bile etmek gerek.

"Kafamı bozmasınlar, yoksa Cumhurbaşkanlığına aday olurum" deyiverdi. Hemen gündem.

Ondan önce de "cübbemi giyerim haaa…" demişti.

Ara ara bunu hep yaptı, yapmaya da devam edecek herhalde.

Son marifeti ise akıllara ziyan oldu bence.

Adaletin tecellisinde mahkemeler mühim yer tutar. Hakimler ve Savcılar kadar avukatların da bu tecellide rolleri büyüktür.

Bülent Arınç bir avukat. Çocukluktan yeni yeni gençliğe adım attığımız yıllardan beri tanırız. Refah Partisi zamanında bizim Muğla ondan sorulurdu. Elinde deri bir çantası ile gelirdi Muğla ya. Bizim tanıdığımız Bülent Arınç hakikaten başka idi.

Ne olduysa gezi olayları ile başlayan, ardından onun hizmet hareketi dediği, bizim kırmızı kalem ile taaa 1998’lerde çizildiğimiz, hatta aleyhimize ve işletmelerimiz aleyhine 2012’lerde bizzat onun ağzı ile hizmete uşaklık etmediğimiz için milyonlarca mesaj atıldığı ihanet hareketi.

"Zorla Gireceksin" baskılarını Bülent Arınç bilmez tabii ki.

Biz de bilmezdik.

Ama yakinen görmüş olduk.

Taa 2010’larda deştimal almadı diye,

O paçavra gazeteye abone olmadı diye,

O paçavra gazeteye reklam vermedi diye.....

Zannedersem her perşembe akşamı idi, bölgenin tek özel okulu ki FETÖ’ye ait olduğunu söylemeye gerek yok, maklubeli toplantılara katılmadı diye..

Ki o toplantılara bölgenin en yüksek mülki idare amiri de müdavimi ! olduğu üstüne basa basa söylenirdi. Buna rağmen gitmedi diye..

Kurbanda işyerlerine gelen "ÖZEL" kurban ekiplerinin ellerindeki 7 parçaya bölünmüş resimli danaya girmedi diye..

TUSKON’un alt birimi MAGİAD’a tüm ısrar ısrar ısrarlara rağmen üye olmadı diye...

Ne ocaklar söndürdüler bir bilseniz...

Bir sezonda.

"Sen misin ulan bize baş kaldıran, sen misin başını bize teslim etmeyen…" diyerek!

İnsanların bütün işlerini allak bullak ettiler. Kendi özel iletişim kanallarından milyonlarca mesaj yolladılar. 15 gün içerisinde 13 milyon TL, eski para ile 13 TRİLYON TL’lik rezervasyonları emirle ! iptal ettirdiler. Tesiste bu mesajları alan konaklayanların hepsini receptiona yığıldılar.

"Biz ayrılıyoruz paramızı ver" diye. Ortalığı resmen savaş alanına çevirdiler. Yeni gelen misafirlere, daha arabadan inerken yanlarına giderek caydırmaya, başka tesise yönlendirmeye çalıştılar.

Havuz başında çocuğunun altını değiştiren o masum !!! yüzlü hizmet ehli ! abla, bebek bezini 2 metre ilerideki çöp bidonu yerine, palmiye ağacının dibine koydu. Elindeki son model telefonu ile resmini çekti. Onu aldı internete koydu. Ne pis otel ne pis otel diye..

Allah var gam yok. Tesis kameraları tam da o kısmı gösteriyormuş. Tek tek resimlendi, cevap verildi. Utandı mı ?

Asla.

Bu olaya yetişildi ama, yetişilemeyen onlarca olay maalesef. Çünkü sonuca odaklı çalışma sistemi ile hareket ediyorlardı. Coca Cola yok diye etmedikleri kalmadı. Siz evinizde içiyor musunuz dendiğinde, "sana ne, ben içmek zorunda değilim, ama sen vermek zorundasın" bile dediler. Çok basit geliyor belki bunlar. Düşünün 10 ağızın aynı anda yuvarlak halini desem…

İlçenin abisi sıfatındaki hain vergi dairesinde çalışanı. Sıfat küçük ama rütbe büyük yani! Haftada beş posta tesisi denetlemeye geldiler.

İşler alabildiğince sarpa sardırdılar dört koldan.

Çarşıda pazarda gördüklerinde, alış veriş yaptığınız, selam verdiğiniz o muteber ! berber abi rolündeki esnaf, daire amiri, memur... resmen arkalarından kikir kikir güldüler.

"Biz adamın anasını bile…"

der gibi...

Ne dedikodular yaydılar.

Günü gelmemiş çekleri tahsile geldiler.

Peşinatı verilen ürünleri yollamadılar.

Say say bitmez.

Sonra.

Yine geldiler.

Her şeyi biliyoruz.

Bize güven !

Bizimle ol.

Seni zirveye tekrar çıkaralım dediler.

Asla boyun eğmeyen de vardı Sayın Arınç.

Yıl mı?

Yok yok.

Daha dipten tepeye herkesin el etek öpmek için, Pennsylvania’ya "Muhterem Hocaefendi Ziyaret Edecekler Listesi"ne girmek için dualar ! ettiği vakitler. 2010-2013’lerden bahsediyorum.

Bülent Arınç Berber Abisinin vefatına mı üzülmüş yoksa başka şeye mi bilemedim açıkçası..

Bizlere o yıllarda baskı yapanların içinde Bülent Arınç’ın berber abisi yoktu. Çünkü o Manisa da.

Ama o berber abilerin aynısından, mobilyacı abi, kasap abi, manav abi, beyaz eşyacı abi... var oğlu vardı.

Bülent Arınç’ın bugün ağıtlar yaktığı Berber abileri, onların emrimize girmedi diye hayatları iç edilenlerin sesini ( ki binlerce mutlaka vardır) hiç duymadı bile. Vururken kemik sesini duymak için kulak bile kabarttılar. Çünkü Berber abisi gibiler, bulundukları beldede "sözü geçen, ehven, muteber, hizmetten.." idiler. Bir kere birinin kalemi kırıldı ise, o kalemi paramparça etmek o berber abilerin işi idi. O dedi mi iş bitti demekti.

Bülent Arınç..

Hayatımda 1 kör kuruş dahi o berber abilerin cennetin anahtarı saydıkları bankasına para yaptırmayanlar vardı r.

Milli Gazete

Yeni Şafak

Star

Milat

Atv

TRT1

Akit

Hilal TV’ye sayısız reklam verenler… O meşhur piramidin en alt kısmına yerleştirilen "HİZMETE ASLA BİAT ETMEYENLER"

Bunlara reklam veriyorsun da bize niye vermiyorsun diyerek, sizin berber abileriniz tarafından fiilen operasyon yiyenlerin olduğunu biliyor musunuz?

Sizi 1985’lerden beri tanıyoruz.

Fiilen tesisimize de geldiniz Eşiniz Hanımefendi ile.

Hiçbir şikayette de bulunmadık ne Size ne de bir başkalarına.. Ne önce ne sonra.

Allah verdi, diledi Allah geri aldı dedik.

Hiç de isyan etmedik.

Sizler, bilumum bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar, valiler, kaymakamlar... Hepsi Türkçe Olimpiyatlarına katılmak için sıra beklerken, biz yine Milli Görüş diyor ve maalesef Sizi de Milli Görüşçü diyorduk. Tıpkı şimdinin SP sine o zaman dediğimiz gibi.

Bizim sizin berber abinize zerrece bir şey dediğimiz yok zaten.

Bizim lafını ettiğimiz o masumiyeti ile, özellikle sizin de mensubu olduğunuz yönetim zamanında, devletin bizzat Kırmızı Kitaba Paralel Yapı, Paralel Çete Örgüt, FETÖ adı ile yazdıktan sonraki duruş ve durumlarına.

Sayın Arınç a şu hikaye en güzel misal olur herhalde.

Kurt yeni doğan yavrusunu hayata alıştırıyormuş. Yüksekçe bir yerden ovaya bakarken ;

Bak yavrum, şu aşağıdaki beyaz sürü koyun sürüsü. Eti çok lezzetlidir. Yakalaması da çok kolaydır.

Demiş.

Yeni yetme yavru, çobanı göstererek ;

"Peki bu kim" demiş.

Baba kurt ;

"O sürünün çobanı. Ondan uzak dur. Sopası çok can acıtır" demiş.

Yavru kurdun gözü sürünün köpeğine ilişmiş.

"Peki baba bu bize benzeyen kim?" demiş.

Baba Kurt bir ah çekerek;

"Ah oğlum ah. Sorma. Biz ne çektiysek zaten bize benzeyenlerden çektik." demiş.

Burada kurt kim, sürü kim, koyun kim, köpek kim, çoban kim diye meseleyi sulandırmaya hacet yok.

Biz ne çektiysek bize benzeyenlerden çektik her zaman.

Bazen Kisra'ya köpeklik ettiler çektik.

Bazen Şah İsmail e köpeklik ettiler çektik.

Bazen Timur'a, bazen Moskof'a.

Bazen Buckingham a, bazen Beyaz Saray'a.

Bizi ısıran elin iti olsaydı hiç bu kadar acıtmazdı ki canımızı.

Kapımızda beslediğimiz itler bir kemiğe sattılar ya hep tarih boyu.

Bizi acıtan hep bu oldu.

Ondan sebep Sayın Bülent Arınç ; dememiz o ki ; zalime inanıp mazluma, mazlum gibi görünüp zulmeden zalimler Mekke’de de olsa, Kudüs’te de olsa, Ankara’da da olsa zalimdir zalim.

Bunu bile bile yaptılar. Bile bile destek verdiler. Bile bile arka çıktılar.

Cümle alem biliyor da bir tek siz ve Berber Abiniz ki bilmiyordu?

Öküzgözü bir üzüm çeşididir.

Kahir ekseri şarap için yetiştirilir.

Beş vakit namaz kılan hacı amca, bu üzümü yetiştirse, kapısına gelen şarap fabrikası için üzüm alan kişiye verse, o kişi bunu şaraphaneye götürse, şarapçı şarap yapsa, o şarap hacı emminin köyündeki bakkala gelse, hacı emmi içki haram diye içmese...

Ha içtin, ha sattın, ha üzümü bile bile şarapçıya verdin. Ben bilmiyordum mu diyecek ?

Az daha ilerisi ; o hacı emminin içkici oğlu, babasının ürettiği üzümlerden elde edilen şaraptan dolayı ölse.

Hacı emmi şarapçıya lanet okuyacak. Peki o kendine gelmeyecek mi?

Yapmayın artık Sayın Arınç.

Sizin mazlum ilan ettiklerinizin beyanınızda bahsettiğiniz ve bu milleti bir zamanlar nasıl yardım, himmet adı altında haraca bağladıklarını sizin bizden çok daha iyi biliyor olmanız lazımdı.

Bu milletin kanını emenlere ettikleri itaatin milyonda birini devlete etmiş olsalardı, şimdi siz ikili sohbetlerde ağlayarak anlattıkları hasta, yatalak, masum, gariban hikayeleri anlatarak timsah gözyaşı dökerek masum olduklarını ispat etmeye çalışanlar kadar, 251 şehide, binlerce gaziye, bu alçakların ayak oyunları ile hayatları, ticaretleri alt üst olmuş on binlerce insanın yaralarına tekrar tuz basmış olmadınız.

Aynı mücadeleyi keşke en başta ben olmak üzere, size en baştan beri inanarak yola çıkan, inancı ve davası uğruna bu alçakların oyunları ile iflas eden kardeşlerinize verseydiniz.

Berber abiniz size hakkını helal eder mi ben bilmem. Ama biliniz ki bu güne kadar hiçbir kişi, kurum, bakan, vekilden zerre bir şey istemeyen ben, size hakkımı asla helal etmeyeceğim.

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar