Cengiz Arslanoğlu'nun Pasifik'teki Film Gibi Kurtuluşunun Kan Donduran Detayları
Denizcilikle ilgisi olmayan Cengiz Aslanoğlu'nun Saadun Boro'dan ilhamla başladığı dünya turunda, Pasifik'te yakalandığı fırtına ve helikopterle ölümden dönüşünün inanılmaz öyküsü. İşte o anlar ve yaşananlar...
Denizcilikle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir vatandaşımız, ünlü denizci Saadun Boro'nun dünya turunu okuyarak büyük bir hayalin peşine düştü. Bu hayal, onu Sakarya'nın Karasu ilçesinden 8 metre 90 santimetrelik, telsiz, GPS veya herhangi bir elektronik aleti olmayan, sadece bir pusulaya sahip "sandal irisi" teknesiyle okyanuslara taşıdı. Adı Cengiz Aslanoğlu. İşte Aslanoğlu'nun, Pasifik Okyanusu'nda yaşadığı, kelimenin tam anlamıyla "film gibi" bir ölüm kalım savaşının kan donduran detayları...
Karasu'dan Okyanuslara Uzanan Hayal ve Zorluklar
Cengiz Aslanoğlu'nun amacı, Saadun Boro'nun rotasını izlemekti. Bu iddialı yolculuk, ilk büyük macerasını Atlas Okyanusu'nda yaşadı. Karayip Denizi'ne yaklaşırken bir fırtınaya yakalanan Aslanoğlu'nun teknesinin direği kırıldı. Okyanusun ortasında tek başına kalan Aslanoğlu, pes etmedi. Teknesinde bulunan bir sörf tahtasından bir yelken yaparak, avuç içi kadar kalan bu "yelken" sayesinde 30 günde Barbados adasına ulaşmayı başardı.
Ardından Panama Kanalı'nı geçti ve Pasifik Okyanusu'na çıktı. Buradaki takım adalardan birinde teknesini karaya çekerek bakım ve onarım yaptı. Bu onarım, önceki Pasifik geçişinde bir gemiyle çarpışma sonucu teknesinin aldığı büyük hasarın ardından geliyordu. (https://www.avazturk.com/) Fırtına mevsiminin geçmesini bekleyen Aslanoğlu, yorgun ama inatçı teknesiyle yoluna devam etmeye kararlıydı. Hayali büyüktü: Bu tekneyi Karasu'ya getirip müze yapmak. Teknesinin çok yorgun olmasına rağmen, "yama yama, ekleye ekleye, telleri" onararak yola çıktı.
Pasifik'te Kabus Başlıyor: Bora Bora'dan Cook Adaları'na Doğru
Aslanoğlu, 18 veya 19 Mayıs günü Pasifik Okyanusu'ndaki Bora Bora adasından yelken bastı ve denize açıldı. Hedef, yaklaşık 200 mil uzaklıktaki Cook Adaları'na doğru ilerlemekti. Ancak sadece 3-4 gün sonra, Pasifik'in acımasız yüzüyle karşılaştı. Hava "çok bozuk, berbat"tı. Özellikle geceleri rüzgarın hızı 30-40 knot'a kadar çıkıyor, deniz 2-3 metre dalgalanıyordu. Bu "inanılmaz bir fırtınaydı".
Tekne Su Alıyor, Direk Kırılıyor, Motor Çalışmıyor: Çaresizlik Anları
Fırtınanın ortasında, Aslanoğlu'nun teknesi önce su almaya başladı. Gece olduğu için su pompasının bozulduğunu fark etti ve tamiri sabaha ertelemeyi düşündü. Ancak tam o sırada bir tel koptu. Ön yelkeni kapatmaya çalıştı ama rüzgar, zaten ufak olan tekneyi savuruyordu ve yelkeni kapatamadı. Derken, asıl felaket yaşandı: Tel kopunca, tekne direği dibinden oynamaya başladı ve sonunda dipten koptu. Direk gidecekti. Bu kritik anda motoru da çalıştıramıyordu.
Okyanusun ortasında, direksiz, yelkeni yırtık, su alan ve motoru çalışmayan teknesinde çaresiz kalan Cengiz Aslanoğlu'nun tek bir çaresi kalmıştı: SOS vermek.
Gökten İnen Kurtarıcı: Helikopterle Nefes Kesici Kurtuluş
SOS sinyali, 3 saat ötedeki Tahiti adasına ulaştı. Yaklaşık 2-3 saat sonra, sahil güvenlik helikopteri Aslanoğlu'nun imdadına yetişti. Helikopterin gelişi, Aslanoğlu'nun tabiriyle "filmlerdeki gibi bir an"dı. "Gökten bir Superman iniyor gibi"ydi. Helikopterdekiler ona tekneden atlamasını söylediler.
Dalgalı suya atlamadan önce son bir gayretle tekneye bir ip bağladı ve suya atladı. Ancak rüzgarla sürüklenen tekne, onu bir yandan çekiyordu. Helikopterden birisi iple sarktı. Cengiz Aslanoğlu, onu alacak olan kıza bağlı olan çelik halata sarıldı. Tam bu sırada, dalgalı suda burnuna ve ağzına su doldu. Boğulmak üzereydi. Sadece bir dakika daha geç kalsalar boğulacağını ifade etti. Tam sarıldığı ve halat vücuduna geçirildiği sırada, hızla yukarı çekildiler.
Kurtarıcısı, uzun boylu, belki 1.80-1.90 boyunda bir kadındı. O an, "gökten birisi iniyor gibi"ydi. Aslanoğlu, o anların videolarını çektiğini ancak telefonunun ve pasaportunun suya atladığında ıslandığını ve başka hiçbir şey alamadığını belirtti.
Tahiti'ye Yolculuk ve Son Durum
Helikopterle 3 ila 3.5 saat süren yolculukla Tahiti'ye dönerken, Moorea adası yakınlarında benzer bir durumdaki bir katamaranın da sağ taraftan hasar alıp su almaya başladığını gördüler. Helikopter, o katamarandan da iki kişiyi kurtardı.
Tahiti'ye vardıklarında, Aslanoğlu'nu hastaneye götürmediler; ambulans, hastane süreçlerinin ardından polise bıraktılar. Üzerinde sadece bir şort ve bir tişört vardı, ayakları çıplaktı, parası pulu yoktu. Telefonları ıslanmıştı ve çalışmıyordu. Pasaportu yanındaydı ama o da ıslak durumdaydı. Tahiti sokaklarında çaresizce yürürken bir polise denk geldi. Neyse ki, daha önce teknesini tamir ederken burada bir sene kadar kalmış ve kendisine yardım eden bir arkadaşı vardı. O arkadaşı Aslanoğlu'nu evine aldı. İki günden beri arkadaşının evinde kalan Aslanoğlu, şimdi bir otele yerleşiyor. Sıradaki hedefi ise Türkiye'ye dönebilmek için vize ve bilet beklemek.
Teknenin Akıbeti ve Yıkılan Hayal
Okyanusun ortasında başıboş kalan teknesi, Aslanoğlu'nun en büyük hayaliydi. Onu Karasu'ya getirip müze yapmak istiyordu. Şu an için tekne batma pozisyonunda olmasa da, çok yağmur yağarsa üstü açık olduğu için su alıp batabileceğini belirtti. Kardeşleri ve ailesi teknenin durumuyla yakından ilgileniyor. Aslanoğlu, teknesini "Deniz Ana'ya bıraktığını" ve onu bulan kişinin bir "ganimet" bulacağını dile getirdi. İçinde çok şeyin kaldığını belirten Aslanoğlu, tek arzusunun kırılmış direğini ve gövdesini bulup Türkiye'ye getirerek müze yapma fikrini yeniden hayata geçirmek olduğunu söyledi.
Yaşadığı bu ölümcül macerayı, dağa tırmanmak veya uçaktan atlamak gibi "maceraperest ruhların" yaşadığı bir olay olarak tanımlayan Aslanoğlu, sağ salim Türkiye'ye döndüğünde yaşananları daha detaylı anlatacağını belirtti. Ancak şurası kesin ki, Cengiz Aslanoğlu Pasifik Okyanusu'nda ölümün kıyısından dönerek, unutulmaz bir kurtuluş öyküsüne imza attı.