Türkiye'nin yakın zamanda yaşadığı en büyük felaketlerden biri olan Kahramanmaraş merkezli deprem, ardında sadece yıkım değil, aynı zamanda şaşırtıcı ve bir o kadar da tartışmalı olayları gün yüzüne çıkardı. Depremde 35 kişiye mezar olan Ezgi Apartmanı'nın altında bulunan ve o dönemde büyük bir ilgi odağı haline gelen Kervan Pastanesi'nin sahipleri Sami Kervancıoğlu ve Mustafa Pekel, kamuoyunda infiale neden olan bu trajedinin ardından firari duruma düşmüştü. Aylar süren firarın ardından Ankara'da yakalanarak tutuklanan bu iki isim, pek çok insanın adalet arayışında önemli bir dönüm noktası olarak görülüyordu.

Ancak bu durumun adaleti tam anlamıyla sağlamadığına dair yeni bir gelişme yaşandı. Cezaevine girmelerine rağmen, Kervancıoğlu ve Pekel'in ticari faaliyetlerinin hiç durmadığı ortaya çıktı. Kendilerine ait olan Alpedo Dondurma şirketleri, bu süreçte de ticari hayatına devam etti. Kamuoyunda bu durumun nasıl mümkün olduğu sorusu akılları meşgul ederken, ortaya çıkan detaylar durumu daha da karmaşık bir hale getirdi. Bu iki tutuklu iş insanının şirketi, sadece piyasaya değil, aynı zamanda devlet kurumlarına da ürün satmayı sürdürüyordu. Bu durum, adeta devletin bir kolu tarafından tutuklanan kişilerin, diğer bir koluyla ticaret yapmaya devam ettiği izlenimini yarattı.

Ayrıca Okuyun: https://www.avazturk.com/erdoganin-ibb-baskanligi-sirasindaki-sasirtici-maas-gercegi-ortaya-sacildi-92331h.htm

Kamu kurumlarının Alpedo'dan yaptığı alımlar, bu akıl almaz durumun en somut kanıtları olarak öne çıkıyor. Konya Ereğli ve Sivas'taki cezaevleri, bu şirketten toplamda 160 bin TL değerinde dondurma satın alarak listeye girdi. Benzer şekilde, AKP'li Darıca Belediyesi 667 bin TL, Fatsa Belediyesi ise 35 bin TL'lik ödemelerle dondurma alımı gerçekleştirdi. Skandalın boyutunu daha da artıran bir başka detay ise, Kervancıoğlu ve Pekel'in hala firari olduğu dönemde, Sakarya'daki 7'nci Komando Tugay Komutanlığı'nın da 200 bin TL'lik dondurma alımı yapmış olması.

Bu ticari ilişkiler ağı, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, asıl soru işareti de beraberinde geldi: Depremde asli kusurlu bulunan ve tutuklu yargılanan bu iş insanlarının şirketleriyle devlet kurumları neden ticari ilişki kurmaya devam ediyor? Bu durum, adalet sistemindeki boşlukları ve ticari ilişkilerin karmaşık yapısını gözler önüne sererken, ortaya çıkan tablo, pek çok insanı şaşkına çeviriyor. Zira normal şartlarda, bir kamu kurumuyla iş yapan şirketin sahiplerinin bu tür bir soruşturmaya dahil olması, o ticari ilişkinin hemen sonlandırılmasına neden olur. Ancak bu olayda durum tam tersi şekilde işliyor.

Ayrıca Okuyun: https://www.avazturk.com/ataturk-fotografi-kim-tarafindan-ve-neden-sansurlendi-92342h.htm

Tüm bu gelişmelerin ışığında, kamuoyunda tartışılan asıl konu, bu olayın bir sistem sorunu mu, yoksa bireysel bir ihmal mi olduğu. Depremde onlarca insanın ölümüne neden olan ve bu sebeple tutuklu yargılanan kişilerin, cezaevinden bile ticari faaliyetlerine devam edebilmesi, akıllara adalet ve hesap verebilirlik kavramlarını yeniden getiriyor. Bu durum, sadece bir dondurma satışı meselesi olmaktan çıkıp, Türkiye'nin en acı olaylarından birinin ardından yaşanan, akıllara durgunluk veren bir skandala dönüşüyor.