Ekonomi Alev Alev Yanarken, Saray'ın Hikayeleri Gerçekten Bitti mi?
TÜİK'in "ılımlı büyüme" verileri açıklanırken, halk ne hissediyor? Mehmet Şimşek'in yorumu, Mehmet Uçum'un 'sol' listesi, Aydın Ünal'dan İmamoğlu yorumu ve Bese Hozat'ın bölge analizi: Tüm bunlar Türkiye'nin hangi gerçeğini anlatıyor? Kaynaktan detaylı...
Türkiye'nin siyasi ve ekonomik gündemi, son günlerde açıklanan veriler ve dikkat çekici yorumlarla hareketlendi. Halkın günlük yaşamdaki hisleriyle resmi veriler arasındaki çelişki, ana tartışma konularından biri olmaya devam ediyor. Halk TV internet sitesinin sorduğu "Ekonomi Büyüdü Hissettiniz mi?" sorusu, bu çelişkinin bir yansıması niteliğinde. Yazar, kişisel olarak hissettiği şişkinliği önce aldığı ilaçlara bağlarken, TÜİK'in açıkladığı ve Mehmet Şimşek'in yorumladığı büyüme verileriyle aydınlandığını ironik bir dille ifade ediyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TÜİK verilerini yorumlarken, "İlk çeyrekte büyüme yüzde 2 olmuş. Bu da ILIMLI BÜYÜME anlamına geliyormuş" ifadelerini kullandı. Yazar ise bu "ılımlı büyüme" tanımını Sorguluyor. Bebek sütünün sıcaklığını kontrol etme benzetmesiyle bu oranı değerlendiren yazar, tarihteki daha yüksek büyüme oranlarını hatırlatıyor: (https://www.avazturk.com/)Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923-1932 yılları arasında yüzde 7.2 büyüdüğünü, sonraki dönemlerde de oranın yüzde 5’in üstünde seyrettiğini belirtiyor. Yazarın "ılımlı büyüme" ifadesi karşısındaki şüphesi belirgin: "Fazlası el yakar mı?" veya "BİRAZCIK HAMİLE der gibi geliyor da…" diyerek, bu tabiri demokrasinin ölçütlerinden biriyle ilişkilendiriyor. Saray'ın danışmanlarının bu verileri saatlerce izah etmeye kalkışabileceğini ancak kendisinin tek bir açıklamaya razı olduğunu ekliyor.
Siyasetin ideolojik cephesinde ise farklı bir tartışma yürütülüyor. Saray'ın önemli danışmanlarından Mehmet Uçum, aldığı ücretin hakkını vermek için "istismar edilen sol akımlar" listesi hazırlamış. Bu liste bir "test" niteliğinde sunuluyor ve şu maddeleri içeriyor: Sermaye solculuğu, Liberal solculuk, Neo liberal solculuk, Batıcı solculuk, Foncu solculuk, Küreselci solculuk, Gayri milli solculuk, Irkçı solculuk, Devlet düşmanı solculuk, İnsan karşıtı solculuk, Cinsiyetsizcilik solculuğu, Arkaik dogmatik solculuk. Yazar, bu listeyi kendi üzerinde "test" ettiğini ve bazı noktalarda takıldığını belirtiyor. Özellikle "Küreselcilik" maddesinde durup "Enternasyonal marşı"nı hatırladığını, "Gayrı milli" seçeneğinde ise "Erdoğangilleri" hatırladığını ifade ediyor. Yazar, "Medeniyetimiz" denirken Arapçaya kutsallık atfedilmesini, hatta Arap olmaya çalışma çabalarını ve ülkenin varlıklarının satılmasını eleştirerek, hangi milli özellikten bahsedildiğini anlayamadığını vurguluyor. Mehmet Uçum'un bilerek "tahrif" ettiğini düşünen yazar, solculukta ana meselenin devlet düşmanlığı değil, "KİMİN DEVLETİ" sorusu olduğunu, güncel yorumlarda ise devletin küçültülüp yerelin ve insanların büyütülmesinin esas alındığını belirtiyor. Yazar için, eğer bir ülke sadece sermaye grupları ve saraylarıyla büyüyorsa, bunun adı düpedüz **"SOYGUN"**dur. (https://www.avazturk.com/) Ayrıca, "Cinsiyetsizcilikten" söz ederken LGBT savunmasından bahsediliyorsa, bunun "düpedüz nefret ile soslanmış iki yüzlülük" olduğunu dile getiriyor. Mehmet Uçum'un listesindeki her maddenin yazarın gözünde onun "fantezi dünyasını" yansıttığını, "İnsan karşıtı solculuk" ile Nirvana'ya çıktığını iddia ediyor. Ancak listede bir madde üzerinde özellikle duruyor: "riya" akan "fonlanmak" kavramı. Yazar, üç beş adet satan gazetelere, bağımsızlar kadar izlenmeyen haber kanallarına, sadece Erdoğan’ın yanında diye kamu bankalarından hortumla para akıtılmasının "fonlanmak" değil de ne olduğunu soruyor. Ya da mültecileri sınır içinde tutma karşılığında, her geçen gün Türkiye'den uzaklaşan AB'nin fonlarından milyar Euro'lar almanın ne anlama geldiğini sorguluyor. Tüm bu siyasi ve ekonomik değerlendirmelerin ışığında, iktidarın politikalarının sorgulanması gerektiğini belirtiyor. Bu ve benzeri derinlemesine analizleri https://www.avazturk.com adresinde bulabilirsiniz.
Siyasetin bir diğer cephesinde ise yerel yönetimler ve muhalefet liderleri var. Erdoğan’ın eski metin yazarlarından, şimdi Yeni Şafak yazarı olan Aydın Ünal’ın "İMAMOĞLU HİKAYESİ BİTTİ" dediği aktarılıyor. Ünal'ın bu iddiasını "Sirkatin söyler.." misali, "itirafçı tanıkların arttığını" hatırlatarak temellendirdiği belirtiliyor. ( En güncel siyasi yorumlar ve haber analizleri için https://www.avazturk.com adresini takip edebilirsiniz.) Yazar, Erdoğan iktidarı anketlerde ve meydanlarda geriledikçe Saray kalemlerinin çıtayı yükseltmeye çalıştığını, ancak bazen "itirafçıların sayısı artıyor" tespitinin ne anlama geldiğini ıskaladıklarını ve bu tespitin kendilerine döndüğünü ima ediyor. (https://www.avazturk.com/) Gazetesinin daha üç gün önce "Faiz arttı, döviz yükseldi, enflasyon azdı. Üretim düştü. Sanayi duruyor" başlığı attığını hatırlatarak, sanayide işlerin "KÖTÜDEN DAHA KÖTÜYE GİTTİĞİNİ" belirten yazar, Erdoğan'ın tüm hikayelerinin zaten sona geldiğini görmezden gelip İmamoğlu'na sataşıldığını öne sürüyor. Bu durum, yazarın gözünde iktidarın kendi sorunlarını örtme çabasının bir göstergesi.
Ekonomi gerçekten de yazarın deyişiyle "ılımlısı değil, alev alev yanıyor". Bu tabloya ek olarak, son dönemde sıkça konuşulan "BARIŞ SÜRECİ" denilen gündemde de belirsizlikler ve soru işaretleri birikiyor. PKK yönetim kadrosundan Bese Hozat’ın bu konudaki sözleri dikkatle okunması gereken cinsten. Bese Hozat, bölge ve Ortadoğu'da "3’üncü Dünya Savaşı yoğunlaştı" diyerek, bölgenin dizaynının çok gündemde olduğunu ve sürecin bu gelişmelerden kopuk ele alınamayacağını vurguluyor. Hozat'a göre, 21. yüzyılın dengeleri ve siyasi sistemi yeniden dizayn ediliyor ve bu bölge dizaynı, "İsrail’in güvenliği ve çıkarları temeline ele alınıyor ve o temelde yeniden düzenleniyor". Giderek İsrail'in bölgede hegemonik güç olduğunu, ABD, İngiltere ve Batı'nın desteğinin etkisinin arttığını belirten Hozat, bu gelişmelerin doğrudan Kürtleri de ilgilendirdiğini, çünkü Kürtlerin de bu dizaynın, gelişmelerin ve savaşın tam merkezinde olduğunu söylüyor. Hozat, İsrail ve ABD başta olmak üzere bütün bu güçlerin Kürtler üzerinden ciddi hesapları ve planları olduğunu iddia ediyor. Yazar, Rojava'nın PKK'nın feshi sürecinin dışında tutulmasını başlı başına bir işaret olarak yorumlarken, Hozat'ın sözlerinin bölge dizayn edilirken pazarlıkların dışında kalamayacaklarının da bir sinyali olduğunu düşünüyor. Bu analizler ışığında, önümüzdeki yazın çok sıcak geçeceği ancak yazarın umudunu koruyarak sonrasının "bahar" olacağını belirttiği görülüyor. Yazar, bu süreçte azıcık daha sabır, gençlere güven, İmamoğlu’na destek ve Kılıçdaroğlu’na akıl fikir gerektiğini ifade ederek yazısını sonlandırıyor. Türkiye'nin ve bölgenin nabzını tutan güncel haberler ve yorumlar için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.