Uzun süredir konut sahibi olmak isteyen milyonlarca vatandaş, artan fiyatlar ve zorlaşan kredi koşulları nedeniyle hayallerini ertelemek zorunda kalıyordu. Ancak gelen son haberler, bu durumun 2026 yılından itibaren kökten değişeceğinin sinyallerini veriyor. Hükümetin attığı adımlar, konut kredilerine erişimi kolaylaştırarak adeta bir umut ışığı yakıyor. Ancak bu durum, madalyonun sadece görünen yüzü. İşin arka planında, ev sahiplerini ve alıcıları derinden etkileyecek, ekonominin dengelerini alt üst edebilecek büyük bir sürpriz yatıyor. Bu sürprizin ne olduğunu öğrenmek için okumaya devam edin.

Bu köklü değişikliğin temelinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ile belediyelerin ortaklaşa yürüttüğü bir çalışma bulunuyor. Bu çalışmanın amacı, yıllardır tartışma konusu olan ve milyarlarca dolarlık vergi kaybına yol açan rayiç bedel sorunu. Mevcut sistemde, bir gayrimenkulün gerçek piyasa değeri ile tapuda beyan edilen değeri arasında uçurumlar oluşuyor. Yapılacak düzenleme ile bu uçurum kapanacak ve rayiç bedeller, gerçek piyasa değerlerine yaklaştırılacak. Profesör Emre Alkin'in de dikkat çektiği gibi, bu durum yıllık 6 milyar dolarlık vergi kaybının önüne geçmek için kritik bir adım. Uzmanlara göre bu düzenleme, rayiç bedellerde 10 ila 15 kat arasında bir artışa neden olacak.

Bu artışın olumlu yansımaları da olacak elbette. Ev sahibi olmak isteyenler için en büyük engellerden biri olan kredi sorunu çözülecek. Bankalar, teminat olarak gösterilen konutun değerinin artmasıyla birlikte daha yüksek limitli krediler verebilecek. Böylece finansmana erişim kolaylaşacak ve konut alımı hızlanacak. Belediyeler de artan emlak vergisi gelirleriyle altyapı ve sosyal hizmetler için daha fazla kaynak elde edecek. Ancak bu durum, bir haberci titizliğiyle yaklaşıldığında, asıl sorunun da tam olarak burada başladığını gösteriyor.

Sektör temsilcileri ve uzmanlar, vergi ve harçlardaki bu astronomik artışın konut piyasası üzerinde beklenmedik bir etki yaratabileceği konusunda endişeli. Elbette krediye erişimin kolaylaşması bir avantaj, ancak daha değerli hale gelen konutların satışları eskisi gibi olmayabilir. Çünkü tapu harçları ve diğer masraflar, konutun gerçek değeri üzerinden ödenecek. Bu durum, alıcılar için maliyeti artıracak. Yani, bir yandan konut kredisi almak kolaylaşırken, diğer yandan toplam maliyetin yükselmesiyle alıcıların cesareti kırılabilecek.

İşte tüm bu gelişmelerin ışığında, konut almak isteyenleri asıl şoke edecek gelişme gün yüzüne çıkıyor: 2026'da hayata geçecek bu yeni sistem, bir yandan hayalleri gerçeğe dönüştürmek için kapıları aralarken, diğer yandan da konut maliyetlerini o kadar artırabilir ki, kolaylaşan krediler bile bu yükün altında ezilebilir. Başka bir deyişle, kolaylaşan kredi erişimi bir illüzyon olabilir ve asıl tehlike, bu düzenlemenin konut almayı tamamen imkansız hale getirecek olmasıdır. Dolayısıyla ev hayali kuranlar, bu tarihi değişim öncesinde tüm adımlarını dikkatli atmalı ve bu büyük sürprize karşı hazırlıklı olmalıdır. Aksi halde, kolaylaşan kredilerle birlikte hayalleri suya düşebilir.