İnsan Onurunu Yok Eden Görünmez Bir Felaketin Şok Edici Gerçekleri!
Gazze'de yaşanan derin enerji krizi, sadece elektrik kesintilerinden ibaret değil; hayatın ve insani yardımın tüm damarlarını kesen, her yönüyle bir felakete dönüşmüş durumda. Yeni bir rapor, hastanelerden su sistemlerine, gıda güvenliğinden barınmaya...
Gazze Şeridi'nde yaşanan ve uluslararası kamuoyunun dikkatini her geçen gün daha da fazla çeken enerji krizi, tahminlerin çok ötesinde bir boyuta ulaşmış durumda. Sadece bir elektrik kesintisinden ibaret sanılan bu durum, aslında aile yaşamının ve temel hizmetlerin görünmez bağlarını kopararak, Gazze'deki insani felaketi katbekat artıran, kelimenin tam anlamıyla bir yaşam savaşına dönüşmüştür. Bu haber makalesi, olayın derinliklerine inerek, sadece mevcut durumu değil, gelecekteki potansiyel tehlikeleri de aydınlatacak ve sizleri şaşırtmaya devam edecektir.
NORCAP ve Shelter Cluster tarafından yapılan bir değerlendirmeye dayanan "Onuru Yeniden İnşa Etmek: Gazze'de Enerji Erişimine Acil İhtiyaç" başlıklı rapor, enerjinin mutfakları, hastaneleri, su pompalarını, gıda hazırlığını ve insani yardım lojistiğini besleyen "görünmez ipliklerden" biri olduğunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. NORCAP İcra Direktörü Benedicte Giæver, bu durumu "Gazze'de enerji bir kolaylık meselesi değil, bir hayatta kalma meselesidir" sözleriyle özetliyor. Giæver, aileler yemek yapamadığında, hastaneler karardığında ve su pompaları durduğunda sonuçların anında ve yıkıcı olduğunu vurgulayarak, uluslararası toplumu tüm insani yardım çabalarında enerjiyi önceliklendirmeye çağırıyor. Bu değerlendirme, Shelter Cluster üyeleri tarafından Gazze genelinde son derece zorlu koşullar altında gerçekleştirilen saha anketlerinden toplanan verilere dayanmaktadır.
Enerji erişiminin kısıtlı olması, insani müdahalenin ve günlük yaşamın temel yönlerini doğrudan etkiliyor. Sağlık hizmetleri, bu krizden en çok etkilenen alanlardan biri. Güç olmadığında solunum cihazları, kuvözler ve diyaliz makineleri çalışamazken, aşılar için soğuk zincirler bozuluyor ve acil ameliyatlar erteleniyor veya iptal ediliyor. Su ve sanitasyon da felaketin eşiğinde: Hanelerin yüzde 70'i güvenilir temiz suya erişemiyor. Deniz suyu arıtma ve kanalizasyon arıtma tesisleri çalışmak için elektriğe bağımlı olduğundan, bu durum büyük bir salgın riskini de beraberinde getiriyor. Gıda güvenliği de tehdit altında; aileler yemek pişirmek için plastik ve moloz yakmak zorunda kalıyor, bu da onları zehirli dumanlara maruz bırakıyor. Yakıt yetersizliği nedeniyle gıda yardımları da konserve ürünlerle sınırlı kalıyor. Aşırı kalabalık barınaklarda aydınlatma olmaması, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet riskini artırırken, karanlık sonrası hareketliliği de kısıtlıyor. Son olarak, insani yardım operasyonlarının kendisi de yakıt sıkıntısı ve elektrik kesintileri nedeniyle sekteye uğruyor; yardım dağıtımı, iletişim ve tüm sektörler arası koordinasyon ciddi şekilde aksıyor. Bu felaketin her bir yönü, insan onurunu ve yaşam kalitesini derinden etkilemekte olup, daha fazla bilgi ve analiz için https://www.avazturk.com gibi güvenilir kaynaklar incelenebilir.
Raporun notlarında belirtildiğine göre, OCHA'ya göre Gazze'de halihazırda 2,1 milyon insan elektriğe erişemiyor. Rapor ayrıca hanelerin yüzde 90'ından fazlasının en düşük enerji erişim seviyelerinde olduğunu, yani minimum veya hiç elektriğe sahip olmadığını belirtiyor. Bu, bir cep telefonunu şarj etmek için bile zar zor yeterli bir miktar ki, cep telefonları aynı zamanda en yaygın aydınlatma kaynağı haline gelmiş durumda. WHO'ya göre, sağlık tesislerinin yüzde 94'ü hasar görmüş veya yıkılmış durumda ve birçoğu kritik ekipmanlar için elektriksiz çalışıyor. OCHA ayrıca WASH (Su, Sanitasyon ve Hijyen) altyapısının yüzde 89'unun hasar gördüğünü ve işlevsel bir atık su arıtma tesisinin bulunmadığını rapor ediyor. Sıvılaştırılmış Petrol Gazı (LPG) fiyatları fırlamış durumda, bu da aileleri yemek pişirmek için plastik ve moloz yakmaya zorluyor; oysa LPG mevcut çatışmadan önce ana pişirme enerjisi kaynağıydı. Giæver, "Enerjiyi ele almadan onuru yeniden tesis etmekten veya hayatları yeniden inşa etmekten bahsedemeyiz" diyerek durumun ciddiyetini bir kez daha vurguluyor. Giæver, ailelerin ışıksız, ısısız ve yemek pişirme yeteneği olmadan derme çatma barınaklarda yaşadığını belirterek, enerjinin insanların güvenli ve onurlu bir şekilde yaşamasını sağlayan temel bir ihtiyaç olduğunu, isteğe bağlı olmadığını ekliyor.
NORCAP, krizden ve iklim değişikliğinden etkilenen insanları daha iyi korumak ve güçlendirmek için çalışıyor. Bunu insani yardım, kalkınma ve barış inşası ortaklarına uzmanlık ve çözümler sunarak yapıyor ve Norveç Mülteci Konseyi'nin bir parçasıdır. Shelter Cluster ise, krizler sırasında insani barınma müdahalesini koordine ederek, yerinden edilmiş ve çatışmalardan etkilenen insanların güvenli, onurlu ve uygun barınmaya erişimini sağlıyor. Filistin'de bu kümelenme, Norveç Mülteci Konseyi (NRC) tarafından koordine ediliyor ve BM ajanslarını, STK'ları ve yerel ortakları barınma ihtiyaçlarını izlemek ve bunlara yanıt vermek için bir araya getiriyor. Shelter Cluster aynı zamanda Ajanslararası Daimi Komite (IASC) koordinasyon sisteminin bir parçasıdır.
Peki, Gazze'deki bu "enerji krizi" tanımının, aslında çok daha derin ve karanlık bir gerçeği gizlediğini hiç düşündünüz mü? Asıl şok edici gerçek tam da burada ortaya çıkıyor: Gazze'de yaşanan durum, sadece bir enerji kısıtlılığı değil, insan onurunun, temel yaşam haklarının ve hatta varoluşun kendisinin sistematik bir şekilde aşındırıldığı topyekûn bir insani yıkımdır! Bu kriz, en basit yaşam faaliyetlerinden, kritik sağlık hizmetlerine, temiz suya erişimden çocukların güvenliğine kadar her şeyi felç ederek, "dignity" yani "onur" kelimesinin Gazze'de adeta boş bir hayale dönüştüğünü gözler önüne seriyor. Enerjinin yokluğu, sadece konforu değil, tam anlamıyla hayatta kalmayı imkansız hale getirerek, Gazze halkının her geçen gün daha da derin bir çaresizlik sarmalına itildiğini, bu durumun da uluslararası toplumun sadece 'yardım' olarak değil, bir 'varoluş mücadelesi' olarak ele alması gereken, zamana karşı yarışan bir insanlık krizi olduğunu çarpıcı bir şekilde kanıtlıyor!