Milli Eğitim Bakanı'ndan LGS İddialarına Flaş Açıklama
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, LGS'deki güvenlik tartışmalarına sert yanıt verdi. Sınavın ÖSYM standartlarında yapıldığını vurgularken, sosyal medyadaki "sızdırıldı" iddialarının siyasi manipülasyon olduğunu açıkladı. Gündemi sarsan iddiaların...
Türkiye'nin eğitim gündemini sarsan, milyonlarca öğrenci ve velinin nefesini tutarak beklediği Liselere Geçiş Sınavı (LGS) hakkında ortaya atılan akıl almaz iddialar, kamuoyunda büyük bir tedirginlik ve soru işaretleri yaratmıştı. Ancak, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'den gelen son dakika açıklamaları, bu iddiaların perde arkasını aralarken, olayın basit bir sınav güvenliği tartışmasının çok ötesinde, derinlemesine bir "algı operasyonu" olduğunu gözler önüne serdi. Bu makale, sadece bir haber bülteni değil, aynı zamanda iddiaların nasıl manipülatif bir şekilde yayıldığını ve Bakan Tekin'in bu sarsıcı tabloya karşı nasıl bir duruş sergilediğini adım adım anlatan, soluk soluğa okuyacağınız bir gerilim hikayesi niteliğinde. Okumaya devam ettikçe, gerçeğin çok daha karmaşık ve çarpıcı olduğunu fark edecek, asıl şaşırtıcı detayların makalenin sonunda sizi beklediğini göreceksiniz.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 2025 LGS'sine ilişkin kamuoyunda bilinçli olarak oluşturulmaya çalışılan iddia ve eleştirilere karşı sert bir tepki gösterdi. Türkiye Basın Federasyonu'nun (TÜBAF) düzenlediği Anadolu Sohbetleri etkinliğinde gazetecilerle bir araya gelen Bakan Tekin, sınav sürecinin ÖSYM standartlarında yürütüldüğünü ve sosyal medyada dolaşıma sokulan belgelerin sınavdan sonra sızdırıldığını, bunların siyasi amaçlarla kullanıldığını vurguladı. Bakan Tekin, sınavın başından sonuna kadar tüm adımların üst düzey güvenlik önlemleriyle yürütüldüğünü ifade ederek, sınavın güvenliğini sorgulayan açıklamaları "siyasi manipülasyon" olarak değerlendirdi. Sınavın teknik altyapısından dağıtım sürecine kadar her aşamanın titizlikle planlandığını ve ÖSYM'nin tüm güvenlik protokollerine göre hazırlandığını belirten Tekin, "Her türlü iletişim izole ediliyor. Sınav güvenliğini zedelemeye yönelik ithamlar büyük bir algı operasyonudur" ifadelerini kullandı. Bu gelişmeler ve benzeri eğitim haberleri hakkında daha fazla bilgi için genel bir haber kaynağı olarak https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Bakan Tekin, sınavın soru hazırlama sürecinin tamamen izole bir ortamda yürütüldüğünün altını çizdi. Soruların hazırlandığı birimde ne internet ne de telefon bulunduğunu, orada çalışanların dış dünyayla bağlantısının tamamen kesildiğini vurgulayan Tekin, muhalefet liderlerinden Sayın Özgür Özel'in "çanta bavulla soru taşıyorlar" gibi sözlerinin, bu kapalı sistemin yanlış anlaşılmasından ibaret olduğunu ifade etti. Hazırlanan her bir sorunun, yayımlanmadan önce tam üç ayrı uzmanlık alanında denetimden geçtiğini açıklayan Tekin, bu sürecin mevzuata uygunluk, Türkçe anlatım ve dil, son olarak da ölçme ve değerlendirme ilkelerine göre titizlikle kontrol edildiğini belirtti. Özellikle ölçme değerlendirme uzmanlarının, soruların önceki yıllardaki sınavlarla kıyaslanabilir düzeyde olmasına ve zorluk-kolaylık dengesinin sağlanmasına büyük özen gösterdiğini ekledi.
Sosyal medyada dolaşıma giren, sınav sorularına ait olduğu iddia edilen PDF dosyası hakkında da kritik açıklamalarda bulunan Bakan Tekin, bu belgenin sınav esnasında bir sınıfta çekilmiş bir fotoğraftan üretildiğini açıkça tespit ettiklerini belirtti. "Yani sınav öncesi sızdırılmış bir belge değil" diyen Tekin, buna rağmen kamuoyunda sınav meşruiyetine gölge düşürülmeye çalışılmasının "büyük bir haksızlık" olduğunu dile getirdi. Tekin, tüm güvenlik önlemlerine rağmen sınav günü yaşanabilecek en olası zafiyetin, münferit bir görevlinin cep telefonunu sınav binasına sokması olduğunu kabul ederek, bu konuda gerekli idari işlemlerin başlatıldığını duyurdu. Daha da vahimi, bazı sosyal medya hesapları ve siyasi çevrelerce gündeme getirilen "Diyarbakır’dan 300 birinci çıktı" iddiasına sert tepki gösteren Bakan Tekin, bu iddiayı tam anlamıyla "ahlaksızca ve ayrımcı" bulduğunu kaydetti. Diyarbakır'dan sadece 10 öğrencinin tam puan aldığını ve bunların tamamının farklı okullardan olduğunu belirten Tekin, bu tarz iddiaların bölge halkını töhmet altında bıraktığını ve çocukları hedef haline getirdiğini, terörsüz bir Türkiye için mücadele ederken başarıyı kirli siyasete alet etmenin kimseye yakışmadığını vurguladı.
Bakan Tekin, LGS'de başarılı olan öğrencilerin dağılımının sanılanın aksine Türkiye geneline yayıldığını net verilerle ortaya koydu. Bu yıl 66 farklı ilden, 211 ilçeden ve 582 ayrı sınav binasından öğrencilerin tam puan aldığını açıklayan Tekin, "Başarı yalnızca belli başlı okullara ya da şehirlere ait değil; Türkiye’nin tamamına yayılmış durumda" dedi. Ayrıca, bazı siyasi partilerin çocukların zihinsel ve duygusal gelişimlerini gözetmeden onlar üzerinden siyaset yapmasını da eleştiren Tekin, uluslararası belgelerin çocukların siyasetten korunmasını öngördüğünü hatırlatarak, çocukların isimlerinin açıklanmasını veya sıralama yapılmasını doğru bulmadıklarını ifade etti. Muhalefetle ilgili eleştirilerine de devam eden Tekin, CHP'li vekillerin bu süreçte bakanlıkla doğrudan hiçbir temas kurmadığını, soru önergesi verdiklerini söylemelerine rağmen kendilerine ulaşmadıklarını ve bu tür iddiaların kendi iç tartışmalarını gölgelemek için ortaya atıldığını belirtti. "Pis koku duymak istemiyorsanız CHP’nin dışına çıkın" sözünün arkasında durduğunu yineleyen Tekin, yolsuzluk iddialarının konuşulacağı yerde çocukların gündeme alınmasını "bir dikkat saptırma" olarak nitelendirdi. Sınav başarısında özel ders ya da dışarıdan destek yerine okul öğretmenlerinin belirleyici olduğunu vurgulayan Bakan Tekin, Cumhurbaşkanının sözlerine atıfta bulunarak çocukların okul dışında başka bir yapıya muhtaç edilmeyeceğini, müfredat dışından soru olmadığını ve okullardaki öğretmenlerin en nitelikli kaynak olduğunu ifade etti.
Bakan Tekin’in açıklamaları, LGS'ye dair kamuoyunda oluşturulmak istenen belirsizliklere karşı hem teknik hem de pedagojik açıdan kapsamlı bir yanıt niteliği taşırken, asıl çarpıcı gerçek, ortaya çıkan tablonun sadece bir sınav tartışması olmaktan çok, eğitim üzerinden yürütülen acımasız bir siyasi mücadeleye dönüştüğünü göstermesidir. Yetkililerin tüm şeffaf açıklamalarına, detaylı güvenlik önlemlerine ve somut verilere rağmen, Milli Eğitim Bakanı'nın iddiaları "ahlaksızca ve ayrımcı", "büyük bir algı operasyonu" olarak tanımlamak zorunda kalması, bu tartışmaların sadece gerçeği arama amacı gütmediğini, aksine siyasi çıkar uğruna toplumsal kutuplaşmayı ve çocukların geleceğini manipüle etmeye yönelik tehlikeli bir girişimi ortaya koyuyor. Özellikle Diyarbakır gibi hassas bölgelerdeki öğrencilerin başarılarının dahi siyasi arenada çarpıtılması, bu durumun ne kadar vahim bir boyuta ulaştığını gözler önüne seriyor ve Türkiye'nin en değerli varlığı olan genç nesillerin, ideolojik çatışmaların ortasında nasıl savunmasız kaldığını acı bir şekilde gösteriyor. Bu durum, sadece LGS'nin güvenliğini değil, aynı zamanda toplumdaki güven ve bir arada yaşama arzusunu derinden sarsan, daha büyük bir krizin habercisi olabilir. Daha fazla bilgi ve güncellemeler için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.