Sarayda 'Servet Vergisi' Alarmı Çalarken, Küresel Güven Siyasi Darbelerle Yerle Bir Oldu!

Sarayda 'Servet Vergisi' Alarmı Çalarken, Küresel Güven Siyasi Darbelerle Yerle Bir Oldu!

Turhan Bozkurt'un analizleriyle derinleşen Türkiye ekonomisi krizinde, Mehmet Şimşek'in çabaları yetersiz kalıyor. Servet vergisi ve rekor stopaj beklentisi, bütçe açığı, çöken carry trade, siyasi riskler ve sanayideki iflaslarla birlikte ülkenin ekonomik

Türkiye ekonomisi, 9 Haziran 2025 Pazartesi günü itibarıyla, "bütün kapıların kapandığı" ve "para gelmediği" bir döneme girerken, hükümetin "servet vergisi" veya "rekor stopaj" gibi yeni vergi hamlelerini gündemine aldığı belirtiliyor. Turhan Bozkurt'un detaylı analizleriyle aktarılan bu tablo, özellikle Kurban Bayramı'nda kesilen trafik cezaları üzerinden bütçeye kaynak arayışının ne denli vahim boyutlara ulaştığını gözler önüne serdi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın yoğun eleştiri aldığı bu uygulama kapsamında, 100 metrelik yolda hız sınırının bir anda 50'ye düşürülerek adeta tuzaklar kurulduğu ve mayıs sonu itibarıyla bir yıllık hedeflenen trafik cezası tahsilatının neredeyse tamamına yakınının şimdiden toplandığı iddia ediliyor. Bu durum, 50 milyar TL yerine 150 milyar TL'yi geçeceği tahmin edilen tahsilat hedefleriyle vatandaşta büyük bir öfkeye neden olurken, Kurban Bayramı tatilinde yaşanan 30 ölüm ve 4000'e yakın yaralanma, bu cezaların kazaları önlemede yetersiz kaldığını bir kez daha acı bir şekilde gösterdi. Videonun bağlantı URL'si aşağıda verilmiştir:

Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek'in 19 Mart'tan bu yana "carry trade" ile sıcak para çekme çabaları, faizin tabelada %46 görünse de, fiili faizin %49'a çıkarılmasına rağmen sınırlı bir etki yarattı. Bayramdan önceki 2-3 milyar dolarlık sınırlı girişin ise, büyük ölçüde "bıyıklı yabancılar" olarak nitelendirilen yerlilerin yurt dışındaki paralarını dövizi bozdurup %50'ye yakın kur garantisiyle "kerit" yapmak için getirdiği paralar olduğu vurgulandı. Bu paranın "yaraya merhem olmadığı" ve dövizi tutmakta yetersiz kaldığı belirtilirken, 39.35 seviyesinden yeniden müdahale geldiği kaydedildi. Para bulmak için sarayda "servet vergisi mi, stopaj zammı mı" tartışmalarının sürdüğü bilgisi, mevcut ekonomik sıkışıklığın boyutunu gözler önüne seriyor.

Olası bir servet vergisinin, Türkiye'deki toplam TL mevduat hesaplarının %77-80'ini elinde bulunduran ve 1 milyon TL ve üzeri mevduata sahip yaklaşık 2.1 milyon hesabı hedef alabileceği belirtiliyor. Ancak Turhan Bozkurt'un edindiği bilgilere göre, sarayda bazı danışmanlar bu vergiye itiraz ediyor. Bunun sebebi ise, söz konusu servetlerin ekseriyetinin AKP döneminde zenginleşenlere, özellikle de Müsiat üyesi, AKP yandaşı ve ihale rekortmeni kesimlere ait olması. Dolayısıyla, "bu servet vergisini getirirsek kendimize getiririz" düşüncesinin hâkim olduğu ifade ediliyor. https://www.avazturk.com olarak, bu iç tartışmanın, ülkenin ekonomik yönetiminde şeffaflık ve adalet ilkelerinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gösterdiğini ve vergi politikalarının geniş tabana yayılması gerektiğini vurguluyoruz. Alternatif olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2023 yılında seçimden önce aldığı yetkiyle, TL mevduattaki stopaj oranını %15'ten %40'a kadar çıkarma planı üzerinde durulduğu aktarılıyor. Bu durum, bankada yüksek meblağda parası olanlar için adeta bir "geri sayım" olarak yorumlanıyor.

Enflasyonun, ENAG verilerine göre mayıs sonu itibarıyla %71 seviyesinde olması, %50-52 bandındaki yıllık mevduat faizleri veya katılım hesabı kar paylarının dahi enflasyon karşısında eridiğini gösteriyor. Saray koridorlarında dolaşan vergi teklifleri için kritik tarihin 31 Temmuz olduğu ve bu tarihe kadar sürprizlere hazır olunması gerektiği belirtiliyor. Geçmişte olduğu gibi, bu tür kararların Resmi Gazete'de gece yarısı tebliğlerle duyurulması, Mehmet Şimşek'in rasyonel ve tahmin edilebilir ekonomi vaatlerinin semtine dahi uğramadığını düşündürüyor. Bu, mükelleflerin haberdar olana kadar kararların yayınlanmış olacağı anlamına geliyor.

Mehmet Şimşek'in Washington ve Katar'daki görüşmelerde Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla ilgili sorularla karşılaştığı ve bunları "yerel olaylar" diyerek geçiştirmeye çalıştığı ancak yatırımcı güveni üzerindeki etkilerinin ısrarla sorulduğu belirtiliyor. Hatta eski AK Parti bakanı Nihat Zeybekçi'nin bile "19 Mart ekonomimize etki yapmadı diyemem" sözleri, siyasi kararların ekonomik sonuçlarının inkâr edilemezliğini ortaya koydu. https://www.avazturk.com olarak, siyasi istikrarın ve hukukun üstünlüğünün ekonomik güven ortamının temelini oluşturduğunu ve bu tür olayların uluslararası yatırımcıların Türkiye'ye bakışını doğrudan etkilediğini yineliyoruz. Bu durum, dışarıdan para gelmediğini, "carry trade"in bile eskisi gibi çalışmadığını gösteriyor.

Reel sektörde ise durum vahim: Perla Mobilya ve savunma sanayi şirketi ASEL'in iflasları, piyasaya 2 milyar TL borç takılması. Her gün yeni konkordato ilan eden şirketlerle birlikte iflasların sayısının arttığı vurgulanıyor. TOGG'un zararlarının ortaklarının diğer şirketlerine sirayet ettiği dahi belirtiliyor. Bu şartlar altında Merkez Bankası'nın faiz indirimine gitmesinin kolay olmadığı, saraydan en az 350 baz puanlık bir indirim baskısı olsa da, Merkez Bankası'nın pas geçip 24 Temmuz'u beklemek istediği ancak "dolar atmış ya iflas" ikileminde olduğu ifade ediliyor. Doların önünün açılması gerektiği, aksi halde sanayinin ve üretimin tamamen çökeceği, yıl sonu 41 TL olan dolar tahminlerinin ise gerçekçi olmadığı, 45 TL'nin altında kalması durumunda "taş üstüne taş kalmayacağı" öngörülüyor.

Türkiye'nin turizmde ve ihracatta "en pahalı ülkelerden biri haline geldiği" ve bu nedenle dış pazarların kaybedilmekte olduğu belirtiliyor. Yıllar süren teşviklerle kazanılan pazarların kaybedilmesinin Mehmet Şimşek'in enflasyonla mücadelesindeki "başarısızlığı" (TÜİK'in şaibeli verilerine rağmen enflasyonun yerinde sayması) ile ilişkilendiriliyor. https://www.avazturk.com olarak, uluslararası rekabet gücünü kaybeden bir ekonominin uzun vadede sürdürülebilir olamayacağını ve bu durumun istihdam ve üretim üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekiyoruz. Turizm sektöründe de gurbetçilerin Türkiye'nin "ateş pahası" olması nedeniyle Hırvatistan, İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi başka ülkelere yöneldiği, bu yıl hem turist sayısında hem de gelirlerde Covid sonrası ilk kez belirgin bir düşüş beklendiği ifade edildi.

Ekonomik belirsizlik ortamında yatırımcıların güvenli liman arayışı devam ediyor. Amerikalıların uzun vadeli yatırım tercihlerine ilişkin bir Gallup anketine göre, 2025 yılında gayrimenkul %37 ile ilk sırada yer alırken, altın %23 ile ikinci sıraya yükselmiş durumda. Hisse senedi ve yatırım fonlarının oranı ise %16'ya gerilemiş. Bu durum, dünya genelinde siyasi belirsizliklerin arttığı bir dönemde, altın ve gümüşün yatırım sepetinde mutlaka yer alması gerektiği yönündeki tavsiyeleri destekliyor. Altın ve gümüşte geri çekilmelerin "alım fırsatı" olarak değerlendirilmesi, siyasi belirsizlikler ve savaşlar devam ettiği sürece emtianın gerilemesinin mümkün olmadığı belirtiliyor.

"Günün Sorusu" olarak konut mu araba mı sorusuna ise Turhan Bozkurt, "yatırım yapmak için konut daha cazip" yanıtını verdi. Türkiye'de konut satışları artmaya devam ediyor. Özellikle Nisan ayında 118 binin üzerinde ev satıldığı, bunun son iki yılın rekoru olduğu belirtildi. Konut sahipliği oranının 2013-2014'teki %61'den 2024'te %56'ya, 2025'te ise muhtemelen %54'e düşmesinin Türkiye'deki barınma krizinin derinleştiğini gösterdiği ifade ediliyor. https://www.avazturk.com olarak, artan nüfus ve evliliklerle birlikte konut arzının yetersizliğinin, kiraların yükselmesine ve konut fiyatlarının düşmemesine neden olan temel faktörlerden biri olduğunu gözlemliyoruz. Vatandaşın, enflasyonun parayı nasıl aşındırdığını bildiği ve fırsat buldukça gayrimenkule yatırım yaptığı, hatta kredi faizleri yüksek olsa bile reel enflasyonun çok daha yüksek olması nedeniyle avantajlı durumda kaldığı vurgulanıyor. Araba piyasasında ise şu anda satış için ucuz olduğu, ancak yılın ikinci yarısında kur artışıyla birlikte hem sıfır hem de ikinci el fiyatlarında hareketlilik beklendiği belirtiliyor.

Küresel ekonomide de zorlu bir dönem yaşanıyor; yabancı yatırımcılar mayıs ayında ABD hisselerinden net 37 milyar dolar çekti, bu 12 ayın rekoru olarak kayıtlara geçti. JP Morgan CEO'su Jamie Dimon'ın tahvil piyasalarında "çatlaklar" görüleceği uyarısı, küresel piyasalardaki belirsizliği artırıyor. Türkiye'de ise Haziran ve Temmuz aylarının çok sıcak geçeceği, CHP'ye olası bir kayyım atanması veya benzeri siyasi adımların borsada ciddi satışlara neden olabileceği uyarısı yapıldı. Uzmanlar, borsa endeks mühendisliği ile bankaların hormonlu bir şekilde büyütüldüğünü, ancak en küçük olumsuz haberde satılacağını belirtiyor.

Sonuç olarak, Turhan Bozkurt, dışarıdan para gelmediğini, "carry trade"in bile çöktüğünü ve bütçenin delik deşik olduğunu ifade ederek, "ya servet vergisi ya da stopajda sürpriz artışlara hazır olun" çağrısında bulunuyor. Konut fiyatlarının düşmeyeceği ve yönün yukarı olmaya devam edeceği öngörülürken, bu zorlu ve belirsizliklerle dolu dönemde nakitte kalmanın ve "sepet sepet yumurta" taktiğiyle farklı varlıklara yatırım yapmanın önemine dikkat çekiliyor. Ekonomik analiz programının son dakikalarında ise, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'in kendi evinde elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmesi haberi, Türkiye'de insan hayatına verilen değerin ve ihmaller zincirinin acı bir göstergesi olarak vurgulandı. Bu durum, mevzuattaki adımların dahi çiğnenmesinin, ihmali olanların hesap vermemesinin ve adaletin tecelli etmemesinin, ülkenin içten içe çöküşüne zemin hazırladığına dair çarpıcı bir örnek teşkil ediyor. Daha fazla bilgiye sahip olma için videonun bağlantı URL'si: https://www.youtube.com/watch?v=llQYRTGCPZA