CEMAL DEMİRTAŞ

CEMAL DEMİRTAŞ

TERKİP; BİR FİSKE CHP, BİR TUTAM SP

Tarih 11 Ekim 1987.

67 vilayetten onbinler Ankara da buluştu. Bir Hilal uğruna. Bir dava uğruna.

Ankara 'nın en büyük kapalı spor salonu.

Dışı içinden 10 kat fazla.

İmam Hatip Lisesi öğrencisi 3 arkadaş da orada. Daha bıyıkları bile terlememiş. Biri benim. Heyecan anlatılmaz elbet. Hasan Aksay Divan Başkanı.

Yüzlerce yabancı misafir de orada. İçlerinden biri de Rahmetli Roger Gaurdy idi. Elini sıkmak nasip olmuştu.

Bizim için orada bir hedef daha vardı. Ne yapıp edip Muhterem Hocamızın elini öpmek.

Ne mümkün.

Her kalkıştığımız hamlede Sakaryalılar Grubundaki korumalara takıldık. Hele Önder Karan Abiyi geçmek...

Erbakan Hocam ile aramda en fazla 2 metre var. Beni bırakmıyor Önder Abi. Ağlamaya başladım. Bir el tuttu kolumdan. Bir baktım Önder Abiyi firçalıyor neden bırakmıyorsun diye. Beni aldı Erbakan Hocamızın yanına götürdü. Elini kaç kere öptüm bilmiyorum. Adımı falan sordu söyledim. Benim için daha mutlu bir an olabilir miydi? Öyle de oldu. Yıllar yıllar sonra tekrar karşılaştığımızda "isminiz Cemal di değil mi" demesi ...

O gün benim elimden tutarak efsane Başbakan Prof.Dr.Necmettin Erbakan Hocamın elini öpmeme vesile olan Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu idi.

Tarih 2 Temmuz 1993.

Yer Sivas.

Bir etkinlik için Madımak Oteli secilmiş. Ne oluyor nasıl oluyorsa otelde yangın, kargaşa, kaos, kışkırtma hepsi var.

Bilenler biliyor meseleyi.

On yıllarca sorumlular hep İslami kesimde arandı. Sivas Belediye Başkanı asıl sorumlu ilan edilmek istendi. Yıllarca televizyonlarda gazetelerde aşağılandı, hedef gösterildi. Aziz Nesinin davet edildiği o etkinlikte tam 35 insan yanarak can verdi malesef. 12 Eylül'den evvel, bir caddenin sağı ile solunun ayrıldığı dönemde, bir tek mantar tabancası bile atmayan Milli Görüşçüler, nasıl olur da katliam yapar veya sorumlu olabilirlerdi?

Asla olmadılar hamd olsun.

Tarih 30 Ekim 2016.

Yer Ankara.

Saadet Partisi Olağan kongresi var.

Mevcut Genel Başkan Mustafa Kamalak hiçbir gerekçe gösterilmeden yeniden aday olmadı. Kongreden 4 gün evvel SP YİK aldığı karar ile Genel Başkan değişikliğine gideceğini duyurdu.

Milli Görüş Lideri Rahmetli Erbakan için hayır ve şer her zaman ölçü olmuştur. Yapmış olduğu koalisyonlarda da bunu gözetmis, hayra hizmet amacı ile koalisyon yapmıştır. Ancak hiçbir zaman ilkelerinden zerre ödün vermemiştir. Hükümet olma pahasına savunduğu değerlerden bir misgal dahi sapma olmamıştır. İktidar olmasına rağmen karşı güçler sayesinde tam anlamı ile muktedir olamamanın çaresizliğini de bizzat görmüştür. Refahyol iktidarı da tam da bu sebeple bitmedi mi?

İlkeler ve değerler.

Milli Görüş bir inanç meselesidir. Bir inanç etrafında vücut bulur. Onu değerli kılan savunduğu değerlerin sağlamlığı ve milletin refah, vatanın selametidir. Milli Görüş üç kuruşluk menfaat için asla değerlerinden taviz vermez.

Milli Görüş partileri hep İslamı referans almakla itham edilmiştir. Bu itham geçmişte hiçbir milli görüşçüyü asla rahatsız etmedi. Çünkü özü de sözü de buydu. Elbette bu davaya düşman olanların asıl meselesi bu değildi. Fakat en yumuşak kısım buydu. Ülkenin üzerinden nemalanan çevreler kalkıp da Milli Görüş ağır sanayi diyor, tam bağımsız diyor deme şansları yoktu. Asıl amaçları bunlar olmasına rağmen , menfaatlerinin devamlılığını laiklik kelimesi etrafında bina ettiler. Başardılar da. Fakat Milli Görüşün dostu hiç olmadılar. Olmaları onların değil Milli Görüşün kabahati olurdu zaten.

Gelelim günümüze.

AK Parti 2002 yılından beri ülkenin tek başına yönetiminde.

Kuruluş ilke ve manzumeleri ortada. Muhafazakar Demokrat olduğunu alenen ilan eden bir parti. Her kesimden görüş sahiplerinin bir araya geldiği kitle partisi olması yanında AK Parti Milli Görüş camiasından gelen bir parti. Bunun lamı da cimi de asla yok. Kimileri Cumhurbaşkanı gömleği çıkardık dedi dese de bu değişmez kural.

Milli Görüş ne dediyse bugün eksiği de olsa adım adım yapılması gerekeni AK Parti iktidarı yapmaya devam ediyor.

İmam Hatip Okulları

Askeriye

Ağır Sanayi hamlesi

İmf

Tam bağımsız ülke olmak için her gün büyüyen ve gelişen milli harp sanayi.

Ulaşım, alt yapı, demiryolları.

Say say bitmez...

Milli Görüş partileri eskiden milletin huzuruna hep bu vaadlerle çıkmıştır. Peki bugün SP 'nin rahatsızlığı ne ola ki de CHP ile birlik olmaktadır ?

Bugün SP'nin amacı ne ola ki de yıllarca Erbakan nezdinde Milli Görüş'e demedik laf bırakmayanlar plaketi hak etti?

AK Partili Ahmet Davutoğlu kötü, Gelecek Partili Davutoğlu kardeş.

AK Partili Abdullah Gül hain, düşman, AK Partiye baş olamayan Gül kanka.

Hem Hocası, hem lideri, hem de babası olan Necmettin Erbakan'ın oğlu kötü, her hafta salı pazarında parti değiştiren Cihangir İslam mücahit.

Biz başkalarının düşmanımın düşmanı dostumdur demesine alışmıştık. Düşmanımın dostu düşmanımdır demesine de. Ama bizimkilerin dostumun düşmanı dostumdur demesine. Bize ters değil mi yani? Biz kimi neye göre değerlendirdik hep? Husumete ve siyasete göre mi, hassasiyet ve samimiyete göre mi?

Üç tarafı deniz, dört tarafı düşmanla çevrili bir ülkede, zor ve çetin şartlarda yol almaya, sınıf atlamaya, ayağa dimdik kalkmaya çalışan bir iradenin yanında durmak her milli ve manevi unsurun görevi olmalı. Bu gün olmazsa ne zaman? Yarın hak divanında "Ya Rab! domuzu serbest etti, zinayi serbest bıraktı, İstanbul sözleşmesi yaptı, onun için durmadım" mı diyeceksiniz?

Peki Allah "o da benim Evimi açtı, ümmete umut oldu, ülkesini bir baştan bir başa demir ağlarla, duble yollarla ördü, zalimlere karşı 'one minute' dedi, kafirlere karşı yüzlerine 'dünya beşten büyük' dedi" derse....

Cevabınız elbette vardır.

Biz aslında biraz da sosyal demokratız demenizden anlıyoruz.

Aslında Kılıçdaroğlu hiç de Milli Görüşe karşı değilmiş demenizden de anlıyoruz.

Hatta biz, PKK'nın takım elbiseli kolu HDP'nin içerdeki baş militanı için hala neden içeride tutuluyor demenizden de anlıyoruz.

Eminim bizi rahatsız eden bu eksen, mecra, zemin, hatta gezegen kayması, SP içinde bulunan tertemiz yürekleri de sızlatmaktadır.

Biz elbette vebal mevzuunu, ışıklı yollardan geçerek göklerde uyuyacağını zanneden Canan Kaftancıoglu ve onun genel başkanına anlatamayız. Çünkü onların öyle bir derdi yok. Fakat "Ne yaptıysam ALLAH RIZASI İÇİN YAPTIM" diyen bir Liderin mirası üzerinde siyaset yapanlara sormak isteriz;

Yarın Hak Divanında haliniz nice ola?

Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar