Dün akşam geç saatlerde de olsa yeni kabine açıklandı. Piyasaların beklediği Mehmet Şimşek, tam yetkili ve sorumlu olarak Hazine ve Maliye Bakanı olarak atandı. Tam yetki Mehmet Şimşek’e verilmesinden ötürü bundan sonra ekonomide ki yaşanacakların tüm sorumluluğu Mehmet Şimşek’e ait olacak. Dolayısı ile bu saatten sonra, Erdoğan’ın ‘’faiz sebep enflasyon netice’’ söyleminin tam tersine faizlerin artabileceği konuşuluyor.

Pencerenin bu yüzünden baktığımızda yani tam bağımsız bir ekonomi yönetimi gibi görünse de önümüzdeki yerel seçimlerin yaklaşmasından dolayı Şimşek’in, Erdoğan’ın ekonomi politikalarından pek uzaklaşamayacağı öngörüleri var ama Şimşek bu öngörüleri boşa çıkaracak ilk açıklamaları yaptı.

Mehmet Şimşek, Nurettin Nebati’den görevi devraldığında yaptığı ilk açıklamada ‘’Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Kurala dayalı bir Türkiye ekonomisi özlenen refaha ulaşmamızda önemli olacaktır. Makro finansal istikrarı önceliklendireceğiz. Vakit kaybetmeden orta vadede finansal çalışmalarımıza başlayacağız. Orta vadede enflasyon yeniden tek haneye düşürülmesinde, her alanda öngörülebilirliğin artırılması, cari açığın azaltılması için reformlar hayatidir.’’ dedi.

Eğer Mehmet Şimşek’in bu cümlelerine dikkat ederseniz, Şimşek Ortadoks yani klasik ekonomi modeline geri döneceğiz sinyalini verdi. Rasyonel yani ayakları sağlam basan, iktisadi kurallar çerçevesinde bir ekonomi modeline geri döneceğiz çünkü başka seçeneğimiz kalmadı diyor. Bu bağlamda Şimşek’in ilk aylarda olmasa bile Temmuz ayından sonra faiz artırımına gideceği belirtiliyor.

Özellikle son 2 yıldır iktisadi kurallara uymayan ‘’Faiz sebep enflasyon netice’’ tezinin aksine yıllık politika faizlerinin kademeli olarak artırılacağı öngörülürken bu aydan itibaren kur üzerinde ki baskıların kaldırılacağı yani Merkez Bankası döviz rezervlerinin, Dolar kurunu belli bir seviyede tutulması için eritilmesi politikası sona erecek. Gaye Merkez Bankası’nın şu anda Eksi 77 milyar dolara dayanan rezervlerini artırmak. Bunu da 2 yollar çözüme kavuşturabileceği belirtiliyor.

Mehmet Şimşek ilk açıklamasında cari açığa dikkat çekti ve cari açığın azaltılması için ihracatın artırılması ve ithalatın azaltılması yönündeki ekonomi modellerinin devreye alınacağı sinyalini verdi. Bu ise şu anlama geliyor.

Dolar kuru artışları enflasyonun altında kaldığı için ihracatçılar zor duruma girdi ve ihracat rakamları geçtiğimiz Mayıs ayında 8,4 milyar TL’ye kadar düştü. İthalat rakamları da bunun tam tersine arttı. Böylelikle son 1 ayda cari açık 43 milyar dolara kadar çıktı. Bu şekilde ki bir modelin yıl sonuna kadar cari açığın 150-160 milyar dolara kadar çıkabileceğini öngörürken Mehmet Şimşek bunun tam tersi yönünde bir politika izleneceğinin sinyalini verdi. Bunu da yapabilmek için öncelikli olarak Kur üzerinde ki baskıları kaldıracak.

Kur üzerindeki baskılar kaldırıldığında Dolar kurunun 25-26 TL bandına geleceği belirtiliyor. Buna karşıda ihracatın artması ve ithalatın azalması ve dolayısı ile cari açığın azalması hedefleniyor. Bu model, kuru yukarılara taşısa da enflasyon da bir nebzede olsa gevşemeyi sağlayabilir. Ama Şimşek, ithalatın sert biçimde azaltılması yönünde redikal kararlar alabilir. Örneğin, ithal ürünlere ek vergiler getirebilir. Buda, enflasyonun daha da yukarılara taşınmasında yardımcı olur. Lakin, dışarıdan gelebilecek yatırımlar döviz rezervlerini yukarı taşır ve ek vergilere gerek kalmadan döviz kuru ile birlikte enflasyon oranları da aynı paralelden düşebilir.

Şimşek’in bu politikaları hayata geçirmesi, ekonomist Hatice Kolçak’a göre 2-3 ay sürebilir. Bu arada Eski TCM Başkanı Dursun Yılmaz Şmşek'in bu yaptığı ilk açıklamalara karşı kendi sosyal medya hesabı üzerinden ''Sn Bakan göreviniz hayırlı olsun. Umarım öngördüğünüz “rasyonel zemin”de iş yapma imkanınız olur. Olmaz ise, görevden affınızı mı bekleyeceksiniz yoksa şimdiden cebiniz de “istifa mektubu”nuzu mu taşıyacaksınız?'' paylaşımını yaptı.