Abdulkadir Selvi, Eski CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na Neden Sahip Çıktı? 'Kanıma Dokundu' Dedi...

Abdulkadir Selvi, Eski CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na Neden Sahip Çıktı? 'Kanıma Dokundu' Dedi...

Saray'a yakınlığıyla bilinen Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, CHP'deki 38. Kurultay davası ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun partiye dönüş tartışmaları sürerken eski lidere sahip çıktı. Selvi, "Kanıma dokundu" diyerek Kılıçdaroğlu'nu "dürüst adam" olarak...

Türkiye siyasetinin ve medyasının nabzı hızlı akarken, Ankara'dan gelen dikkat çekici bir haber gündeme oturdu. Genellikle iktidara yakın duruşuyla bilinen, hatta "Saray'a yakınlığıyla bilinen" olarak tanımlanan Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, bugünkü köşesinde eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu savunan ifadelere yer verdi.. Bu durum, özellikle Selvi'nin geçmişte Kılıçdaroğlu'na yönelik "ağır sözlerle hedef alan" yazıları düşünüldüğünde, siyasi kulislerde ve kamuoyunda şaşkınlık yarattı.

Selvi'nin bu beklenmedik çıkışı, CHP içerisindeki güncel bir tartışma bağlamında gerçekleşti: CHP'nin 38. Kurultay'ının iptali için açılan dava süreci devam ederken, bu davanın olası bir iptal kararı durumunda eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun partiye geri dönebileceği yönündeki iddialar. İşte tam da bu tartışmaların yoğunlaştığı bir dönemde Selvi'nin Kılıçdaroğlu'na yönelik savunması, mevcut siyasi atmosferde farklı yorumlara kapı araladı.

"Kanıma Dokundu" Diyerek Başladı

Abdulkadir Selvi, yazısının "Vefasızlar, Ahlaksızlar" başlıklı bölümünde Kılıçdaroğlu'nu savunmaya girişti. Selvi, yazısındaki bu çarpıcı dönüşün nedenini şu sözlerle açıkladı: "CHP Genel Başkanı olduğu dönemde Kemal Kılıçdaroğlu’nu en çok eleştiren gazetecilerden biriydim. Ama Kılıçdaroğlu’na yapılan hakaretler kanıma dokundu.". Bu ifade, (www.avazturk.com) Selvi'nin eleştiri hakkını saklı tuttuğunu ancak hakaretlere karşı bir duruş sergilediğini gösteriyor.

Selvi, Kılıçdaroğlu'na yönelik geçmişteki "linç kampanyası başlatmışlardı" iddiasına değindi. Bu kampanyanın bir parçası olarak, dönemin CHP genel başkan yardımcılarından bazılarının Kılıçdaroğlu hakkında "Yüzüne tükürürler" şeklinde ifadeler kullandığını belirtti. Selvi'ye göre, Kılıçdaroğlu bu ağır söze karşılık "Çalanların yüzüne tükürürler. Ben çalmadım" şeklinde "okkalı bir cevap" vermişti.

Selvi, bu örnek üzerinden Kılıçdaroğlu'nun dürüstlüğüne vurgu yaparak, eleştirilebileceğini ancak "çalmadı, çırpmadı" ifadeleriyle onun "Dürüst adamdı" değerlendirmesini yaptı. Bu değerlendirme, Selvi'nin kendi geçmişteki sert eleştirilerine rağmen Kılıçdaroğlu'nun kişisel dürüstlüğü konusunda farklı bir noktaya geldiğini gösteriyor.

"Kılıçdaroğlu Düşmanları Yeniden Harekete Geçti"

Yazısında güncel gelişmelere de yer veren Selvi, CHP'nin "şaibeli kurultayı hakkında yargı sürecinin devam ettiğini" hatırlattı. Gazeteci Nevşin Mengü'nün ise Kılıçdaroğlu'na yönelik, mahkemeye giderek "kayyum gibi atanmam, kurultay dosyası kapanmıştır" şeklinde bir çağrı yaptığı bilgisini paylaştı.

Selvi, Mengü'nün bu çağrısının ardından "Kılıçdaroğlu düşmanları yeniden harekete geçti" yorumunu yaptı. Bu isimlerden biri olarak Emrah Gülsunar'ı işaret eden Selvi, Gülsunar'ın "ahlaksızca ikinci yüzüne tükürürler taarruzu başlattı" iddiasında bulundu.

Bu duruma sert tepki gösteren Selvi, yapılanları "Ayıptır, günahtır" olarak nitelendirdi. Yazısını tamamlarken, Kılıçdaroğlu'nun "CHP’nin 13 yıl genel başkanlığını yaptı" gerçeğine dikkat çekerek, insanlara "biraz İNSANLIK" çağrısında bulundu. Bu sözler, Selvi'nin siyasi rekabetin ve eleştirinin sınırlarının aşıldığına dair bir rahatsızlık duyduğunu ortaya koyuyor.

Bu haber, SÖZCÜ Haber Merkezi tarafından hazırlanmıştır. Haber metninde belirtildiği üzere, ilk olarak 28 Mayıs 2025 tarihinde saat 10:40'ta yayımlanmış ve aynı gün saat 10:43'te güncellenmiştir.

Abdulkadir Selvi'nin, 'Saray'a yakın' bir isim olarak, daha önce ağır sözlerle eleştirdiği eski CHP liderini, hem geçmişteki 'dürüstlüğü' üzerinden hem de güncel 'hakaret kampanyaları'na karşı savunması, Türk medyasındaki ve siyasetindeki alışılagelmiş konumlanmaların dışında bir tablo sunuyor. Bu gelişme, önümüzdeki günlerde siyasetin ve medyanın farklı aktörleri tarafından nasıl yorumlanacağı sorusunu beraberinde getiriyor.