Adana'da Otomotiv Sektörünü Sarsan Kara Bir Vaka: Umut Tüccarları mı, Yoksa Koca Bir Hayal Kırıklığı mı?
Seyhan'ın sıcak sokaklarından Yüreğir'in kalbine düşen bir gölge... Bir zamanlar hayallerin gerçeğe dönüştüğü o parlak vitrinli otomotiv dünyasında, şimdi kara bulutlar kol geziyor.
Adana'da, yirmi talihsiz vatandaşın umutları, sahte evrakların labirentinde kayboldu. Kimileri ödediği onca paraya rağmen o arzuladığı dört tekerlekli hayaline ulaşamazken, kimilerininse kavuştuğu araçlar, gerçeğin acımasız tokadıyla sahte plakaların soğuk demir yığınına dönüştü.
Bu karanlık senaryonun başrolünde ise, müşterilerin güvenini kazanmış bir isim vardı: S.E. (41). Ancak görünüşün ardındaki sır perdesi aralandığında, yürek burkan bir trajedi ortaya çıktı. İddialara göre, bu karmaşık ve karanlık işlemlerin mimarı olan müşteri temsilcisi, vicdanının ağır yüküne dayanamadı. Seyhan'ın huzurlu Tellidere Mahallesi'ndeki evinin terasında, ardında bıraktığı o birkaç satırlık veda mektubuyla sessizliğe gömüldü: "Size daha fazla zarar vermek istemiyorum. Borçlarım var." Bu not, yaşanan derin çaresizliğin ve belki de pişmanlığın acı bir ifadesi olarak yürekleri dağladı.
Mağdurların feryatları ise o gösterişli plazanın önünde yankılandı. Daha önce aynı yerden defalarca sorunsuz alışveriş yapmış olan S.N., bu kez tamı tamına 2 milyon 854 bin lirasının buharlaştığını haykırıyordu. "Sadece danışmanla değil, müdürle de konuştum. O ışıltılı araç için neredeyse 3 milyon lira ödedim! Bayram sonrası zamdan bile muaf tutulacaktım güya!" sözleri, aldatılmış olmanın derin acısını gözler önüne seriyordu.
Ve o acı gerçek... Teslim edilen o göz alıcı otomobil, emniyet güçlerinin müdahalesiyle bir anda kabusa dönüştü. "Bana 01 SN 326 diye bir plaka verdiler, sanki bir armağan sunar gibi... Sonra Adana Emniyet Müdürlüğü'nden gelen o telefon, her şeyi alt üst etti. Dolandırıcılık dediler ve o hayalini kurduğum aracı elimden geri aldılar!" diyen S.N.'nin çaresizliği, diğer mağdurların da ortak kaderiydi.
Y.Ç.'nin yaşadığı ise tam bir akıl almaz olaydı. Aynı araç, sahte plakalar ve ruhsatlarla sadece ona değil, başkalarına da satılmıştı! "Geçen hafta o sahte evraklarla arabayı teslim ettiler, sanki büyük bir lütufmuş gibi... Dün gece ise emniyet geldi ve o sahte rüyayı elimizden çekip aldı. Şu anda sadece benim 3 milyon lira zararım var! Elimde o IBAN numaraları, o dekontlar... Şimdilik 15-20 mağduruz ama kim bilir daha kaç kişi çıkacak!" sözleri, olayın vahametini ve yaygınlığını dehşetle ortaya koyuyordu.
Mağdurlar şimdi o gösterişli bayinin ve tüm sorumluların hesap vermesini istiyor. "Bu sadece bir kişinin işi olamaz, bu kolektif bir şey!" feryatları, derin bir güvensizliğin ve öfkenin dışavurumuydu. Bayi yetkilileri ise kendilerinin de mağdur olduğunu iddia etse de, bu acı tablo karşısında mağdurların yüreklerindeki yangın dinmek bilmiyor. Ve o intihar... Selim E.'nin ani ve trajik ölümü, bu karanlık olayın üzerindeki sır perdesini daha da kalınlaştırıyor. Mağdurlar, bu acı sonun da tüm yönleriyle aydınlatılmasını talep ediyor. Adana'da otomotiv dünyasına düşen bu kara leke, uzun süre hafızalardan silinmeyecek gibi görünüyor.