Ankara Kulislerinde Tarihi Deprem

Ankara Kulislerinde Tarihi Deprem

Meclis tatildeyken siyasetin nabzı kulislerde atıyor! MİT Başkanı Kalın'ın kritik Bahçeli görüşmesi, Erdoğan'ın İmralı mesajları, beklenmedik vekil transferleri ve kabinedeki Alevi açılımı iddiaları, Türkiye'yi yeni bir döneme hazırlıyor.

Bu haber makalemiz, Türkiye siyasetinin kapalı kapılar ardında yaşanan ve kamuoyuna yeni yeni yansıyan nefes kesen gelişmelerini aktarmaya devam ediyor. Meclis, 1 Ekim'e kadar tatile girmiş olsa da, siyaset kulislerinde hararetli tartışmalar ve ardı arkası kesilmeyen hareketlilikle adeta bir "terörsüz Türkiye" sürecine hazırlık yapılıyor; bu gelişmeler, önümüzdeki dönemin siyasi panoramasına dair çok önemli ipuçları taşıyor ve okuyucularımızı büyük bir heyecanla geleceğe odaklanmaya davet ediyor.

Son dönemde en çok konuşulan olaylardan biri, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın mecliste siyasi parti liderleriyle tek tek görüşmeye başlamasıydı. Bu görüşmelerin ilki ve en dikkat çekeni, sürecin öncüsü olarak bilinen MHP lideri Devlet Bahçeli ile yapılan 45 dakikalık görüşmeydi. Kaynakta belirtildiği üzere, Bahçeli'nin hiçbir kurmayı bu görüşmeye katılmadı ve "Sır mı peki bu görüşme? Evet. Bu soruyu iktidar kulisleri de muhalefet kulisleri de sordu. Sır diyenler çok oldu" ifadeleriyle, görüşmenin içeriğindeki gizem vurgulandı. Hilal Köylü kanalının aktardığı bilgilere göre, bu özel görüşmenin temel amacı, Mecliste önümüzdeki günlerde kurulacak komisyonun bir an evvel oluşturulması ve hızla çalışmaya başlamasıydı. Bu komisyonun yaz tatilinde bile terörsüz Türkiye sürecinin yol haritasını belirlemek için çalışacağı ve eve dönüş yasası, genel af gibi konularla ilgili yasal düzenlemeleri ele alacağı belirtildi. Hatta, PKK'nın Ağustos başları ya da ortalarına doğru yeni bir görüntüyle silah bıraktığını Türk kamuoyuna vermesinin beklendiği de ifade edildi. Komisyonun isminin ne olacağı konusunda ise bir fikir ayrılığı yaşanıyor: MHP lideri Bahçeli, "Milli Birlik ve Beraberlik Komisyonu" olmasını isterken, muhalefet "barış ve demokrasi komisyonu" dese de, büyük ihtimalle Bahçeli'nin dediği olacağı tahmin ediliyor. Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da çok dikkat çekici açıklamaları kulislere yansıdı ve çok konuşuldu. Erdoğan, "İmralı terörsüz Türkiye süreciyile ilgili her türlü desteği verdi veriyor" ifadesini kullanarak, ilk kez İmralı'ya ve Öcalan'a gönderme yapmasıyla, süreci ne kadar sahiplendiğinin bir göstergesi olarak algılandı. Ayrıca, Ankara'nın gözü kulağı Suriye'deki gelişmelerde; oradaki her türlü ayrılıkçı operasyon veya gelişmenin terörsüz Türkiye için bir provokasyon sayılacağı ve bu anlamda ciddi bir güvenlik hazırlığı yapıldığı vurgulandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "biz Suriye'nin parçalanmasını istemeyiz ama kararlıyız Sonuna kadar Ahmet e Şağaray'ı destekleyeceğiz" açıklaması da, terörsüz Türkiye sürecinin Suriye'deki gelişmelere bağlı olarak hızlıca ilerleyeceğinin bir göstergesi olarak yorumlandı. Bu bağlamda, teknolojinin habercilik alanındaki hızını yakalamak isteyenler için https://www.avazturk.com gibi platformlar, bu tür derinlemesine analizleri sunma konusunda büyük bir öneme sahiptir.

Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından önce, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin hafta sonu kamuoyuna yansıyan bir açıklaması siyaset sahnesinde fırtınalar kopardı. Bahçeli, MHP'li vekillerle yaptığı bir toplantıda, "Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olabilir Birisi Kürt birisi de Alevi" demişti. Bu sözler üzerine adeta söz söylemeyen kalmadı; ilk başta kapsayıcı gibi görünse de, bazıları "bu Cumhur İttifakı bir anlamda Türkiye'yi bölmek için planlar mı yapıyor" sorularını sordu. MHP cephesinde bile bu sözler çok konuşuldu ve "Bunlar neyin nesi?" diye sorgulandı. Ancak, MHP Genel Başkan Başdanışmanı Yıldıray Çiçek, Türkgün gazetesinde Bahçeli'nin nasıl baktığına ve ne demek istediğine dair bir mesaj verdi. Çiçek, bu tartışmaların gereksiz ve anlamsız olduğunu belirterek, "özünde vatanına bayrağına ülke değerlerine bağlı Kürt Alevi kardeşlerimizin her türlü temsil makamında yer alabileceğine dair bir kardeşlik vurgusu" yapıldığını söyledi ve "Siz de başka bir şey düşünmeyin" diyerek Bahçeli'nin vizyonunu açıklamaya çalıştı. Ancak, Yıldıray Çiçek'in de belirttiği gibi, "Ne var ki biz böyle dememize karşın işte hatta terörist başı Öcalan'ı öneriyor diyecek kadar da alçalanları gördük Gerçekten Öcalan'ı öneriyor diyenler de oldu Çok tuhaf yeni yeni açıklamalar geldikçe herkesin kafası karışıyor ya da işte önceden söylenmiş sözler duyuldukça tuhaf". Bu karmaşanın ortasında, Bahçeli'nin daha önce cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini kurumsallaştırmaya çalışacaklarını söylediği ve bu sistemin birtakım revizyonlarla yola devam edeceğinin de altı çizildi. Yani kuvvetler ayrılığının artık geride kaldığı, sistemin daha bütünleyici ve kapsayıcı olacağı, Kürtler ve Alevilerin de bu sistemde yerini alacağı ve kimsenin dışlanmayacağı ifade edildi.

Bu gelişmelerle bağlantılı olarak, kulislerde siyasi partiler arasındaki vekil geçişleri de derinleşiyor. Ahmet Davutoğlu liderliğinde AK Parti'den koparak kurulan ve 10 vekille CHP listelerinden meclise giren Gelecek Partisi'nde ciddi istifalar yaşandı. Daha önce 5 vekilin istifa ettiği bilinirken, şimdi de İstanbul Milletvekili Doğan Demir'in istifa etmesiyle bu sayı 6'ya yükseldi. İsa Mesih Şahin ve Selim Temurci'nin AK Parti'ye geçeceği zaten konuşuluyordu, ancak Alevi kökenli bir vekil ve Alevi Kültür Dernekleri Başkanlığı yapmış bir isim olan Doğan Demir'in nereye geçeceği merak konusu olmuştu. Hilal Köylü kanalının kulislerden aktardığı bilgilere göre, Doğan Demir'in de AK Parti'ye geçeceği ve Cumhur İttifakı'nda Alevi hakları için çalışacak bir isim olarak görüldüğü konuşuluyor. Hatta, önümüzdeki günlerde şekillenecek kabinede değişiklikler olması durumunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın ayrılıp Kültür Bakanlığı'na Doğan Demir'in getirilebileceği güçlü bir iddia olarak AK Parti kulislerinde dillendiriliyor. Doğan Demir, Gelecek Partisi vekiliyken kısa süre önce milletvekillerine "barışı gerçek kılmak Alevilerin sessiz çığlığına kulak verme zamanı" başlıklı bir mektup göndermişti. Bu mektubunda, Türkiye'de bir barış olacaksa sadece Kürtlerle değil, Alevilerin haklarının da dinlenilmesi çağrısını yapmıştı. Doğal olarak cemevlerinin ibadethane statüsü kazanması, zorunlu din derslerinin kaldırılması ve Dede Pir gibi inanç önderlerinin statülerinin tanınmasını istiyordu, bunları evrensel insan hakkı olarak tanımlıyordu. Bu durumla bağlantılı olarak, yeni iktidar kulislerinde Cumhur İttifakı'nın terörsüz Türkiye süreci ile birlikte ciddi bir Alevi açılımı yapabileceği bilgileri derinleşerek gelmeye başladı. Bu açılımın Doğan Demir aracılığıyla mı yapılacağı da soruluyor, zira kabinede bakan olarak yer alması bu olasılığı güçlendiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2022'de Alevi açılımından söz ettiği, daha önce hiç katılmadığı Hacı Bektaş Veli anma törenlerine gittiği, Alevi cemaatiyle Muharrem orucu açtığı ve Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'nı kurduğunu açıkladığı biliniyor. Ancak Aleviler bu açıklamayı yeterli bulmamıştı. Sonrasında MHP lideri Bahçeli'nin cemevleri için ibadethane tanımı yapması ise daha ileri bir adım olarak görülmüştü. Şimdi terörsüz Türkiye süreciyle beraber bu Alevi açılımının daha da güçlendirileceği bilgisi kulislerde dolaşırken, Doğan Demir'in bu süreçte önemli bir rol alacağı belirtiliyor.

Vekil geçişleri sadece Gelecek Partisi ile sınırlı değil. CHP listelerinden meclise giren ve 15 vekili bulunan DEVA Partisi'nde de bir hareketlenme var. Daha önce istifa ederek bağımsız olan İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar'ın önümüzdeki günlerde CHP'ye katılması bekleniyor. Özellikle Rızvanoğlu'nun çarşamba günü Bakırköy'deki mitingde Özgür Özel tarafından halka duyurulacağı beklentisi olduğu aktarıldı. Böylelikle, kulislerde Gelecek Partililerin AK Parti'ye yöneldiği, DEVA Partililerin ise CHP'ye geçtiği şeklinde bir denklem oluştuğu gözlemleniyor. Bu tabloya rağmen, 10 vekille CHP listelerinden meclise giren Saadet Partisi'nin ise "sağlam" yerinde durduğu belirtildi. Bu siyasi karmaşanın ortasında, muhalefet cephesinden Kemal Kılıçdaroğlu'na büyük eleştiriler yöneltiliyor. Hilal Köylü kanalının aktardığına göre, "Altılı masa tamamen dağıldı Altılı masa tamamen iktidara çalıştı" yorumları yapılırken, DEVA Partisi'nin CHP'ye çalışmasının ise olumlu görüldüğü ifade edildi. CHP'nin halkın gündeminden uzaklaştığı eleştirilerine rağmen, Genel Başkan Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne dönük yolsuzluk soruşturmalarının derinleştiğini ve tutuklamalar olduğunu belirterek, "bizden mitingleri mitinglere son vermemizi bekliyorlar ama biz mitinglere son vermeyeceğiz Bir ihtimal belki İmamoğlu yargılamaları TRT'den yayınlansın Biz de mitinglere son verebiliriz Onu o zaman düşünürüz gibi" sözleriyle iktidarla ciddi bir müzakere içinde olduklarını ima etti. CHP, sokak siyasetini büyütmeye kararlı olduğunu ve halkın gündeminin mitingler olduğunu vurguluyor. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncar Bakırhan'ın "CHP masada olursa İmamoğlu'nun da serbest kalması mümkün olacak" açıklamasına karşılık, CHP'nin "biz zaten masadayız terörsüz Türkiye'ye evet diyoruz ama biz bir de demokratik Türkiye için bastırıyoruz Aslında asıl ihtiyacımız o" yanıtını verdiği de kulislerdeki yerini aldı.

Tüm bu yaşananlar, Türkiye siyasetinin sadece partiler arası geçişlerden ya da münferit açıklamalardan ibaret olmadığını açıkça gösteriyor. MİT Başkanı'nın gizemli görüşmeleri, Cumhurbaşkanı'nın İmralı mesajları, MHP liderinin Kürt ve Alevi yardımcı çıkışı ve buna paralel gelişen vekil transferleri ile olası kabine değişiklikleri, aslında çok daha büyük bir resmin parçaları. Görünüşe göre, Türkiye "terörsüz Türkiye" süreci adı altında, toplumsal kutuplaşmayı azaltmayı ve farklı kesimleri kapsayıcı bir yeni yönetim sistemini inşa etmeyi hedefleyen derin bir yapısal dönüşümün eşiğinde. Vekil geçişleri ve olası kabine revizyonları, bu büyük stratejinin sadece görünen yüzleri olabilir. Asıl heyecan verici ve üzerinde düşünülmesi gereken mesele ise, bu süreçlerin Türkiye'nin yakın gelecekteki siyasi, sosyal ve hatta anayasal yapısını nasıl yeniden şekillendireceği. Nitekim, https://www.avazturk.com gibi öncü haber kaynaklarını takip edenler için, bu gelişmelerin sadece birer kulis bilgisi olmaktan öteye geçip, ülkenin kaderini tayin eden kritik adımlar olduğu netleşiyor. Bu dönüşümün, mevcut ekonomik ve sosyal sorunların gölgesinde nasıl ilerleyeceği ve halkın beklentilerini ne ölçüde karşılayacağı ise, siyasetin en merak edilen gündemi olmaya devam edecek.