Asgari Ücretliye ve Emekliye Beklenen Zam Ne Zaman Geliyor?
Türkiye ekonomisindeki belirsizlikler, yüksek faizlerin piyasa etkisi ve milyonların gözü kulağı olan asgari ücret/emekli zammı beklentileri SÖZCÜ TV yayınında masaya yatırıldı. Çarpıcı analizler ve 'çay simit' hesabı üzerinden alım gücündeki dramatik...
Türkiye ekonomisi zorlu bir virajdan geçiyor. İş dünyasından çalışanlara, emeklilerden esnafa kadar geniş bir kesim, artan hayat pahalılığı ve finansmana erişimdeki sıkıntılarla mücadele ediyor. SÖZCÜ Televizyonu ekranlarında konuşan uzman isimler, ekonomideki mevcut tabloyu, yüksek faizlerin etkisini ve merakla beklenen asgari ücret ile emekli zammı beklentilerini derinlemesine analiz etti. Avazturk.com olarak bu önemli değerlendirmelerin detaylarını sizler için derledik.
Ekonomideki en belirgin işaretlerden biri, yüksek pozitif reel faizin varlığı. 19 Mart sonrası faizlerin yüzde 49'a çıkmasıyla birlikte, geçmiş yıllara göre çok önemli bir reel faiz oluştuğu ve bunun tarihteki en yüksek oranlardan biri olduğu belirtiliyor. Normalde bu denli yüksek faizin ekonomiyi yavaşlatması beklenirken, rezervlerin sadece ufak ufak artıya geçmesi, durumun vahametini gözler önüne seriyor.
Belirsizlikler Sendromu ve Politika Uyumu Sorunu
Ekonomideki mevcut durum, "belirsizlikler belirsizliği" olarak tanımlanıyor. Uzmanlara göre, iç siyasetteki bazı olaylar, hangi soruşturmaya uyanılacağının belli olmaması gibi faktörler belirsizliği artırıyor. Söylemlerdeki birlik vurgusu yapılsa da, bu söylemlerin insanlara somut nedenlerle açıklanmaması, uzun vadede ikna gücünü azaltıyor. Merkez Bankası ve kamudaki karar vericilerin bazı şeyleri daha rasyonel ve gerçekçi bir şekilde tartışması gerektiği vurgulanıyor. Devamlı "kamuyla eş güdümlü gidiyoruz" söyleminin, enflasyon beklentilerinin neden düşmediği veya hedeflerin neden tutmadığı sorusunu beraberinde getirdiği ifade ediliyor.
Geçmişte Merkez Bankası'nın elinden geleni yaptığı ancak kamunun yapmadığı algısının doğru olduğu belirtilirken, son aylarda her tarafta bir "sallanma" görüldüğü tespiti yapılıyor. Faizle yapılamayan durumlarda başvurulan ve eskiden 150'nin üzerinde olan makro ihtiyati tedbirlerin, yeni kadrolar göreve geldiğinde azaltılmaya çalışıldığı ancak son aylarda yeniden ufak ufak geri gelmeye başlamasının "çok kötü işaretler" olduğu belirtiliyor. Bu durum, işlerin gerçekten zorlaştığında 2-3 sene öncesine dönülüp dönülmediği sorusunu akıllara getiriyor.
Sanayinin Çığlığı ve Finansmana Erişim Zorluğu
İşler gerçekten çok zorlaşıyor çünkü sanayi "ağlıyor". Çok büyük bir reel faiz var ve finansman gelirleri korkunç düzeyde. İstanbul Sanayi Odası (ISO) Başkanı Erdal Bahçıvan'ın bahsettiği, finansman gelirlerindeki yüzde 94'lük yükselişi gösteren istatistiğin gerçekten korkunç bir durumda olunduğunu ortaya koyduğu belirtiliyor. Finansmana ulaşım çok zor, özellikle de KOBİ'ler için durum çok daha vahim. Büyük şirketlerin kendi kanalları ve kaynakları olsa da KOBİ'ler ciddi baskı altında. KGF (Kredi Garanti Fonu) söyleminin yeniden ortaya çıkması da 2018'i hatırlatıyor. Türkiye ekonomisindeki asıl kırılmaların 2013, 2016 ve özellikle 2021'de yaşandığı, 2013'ten sonra istatistiklerin (kişi başı gelir, reel döviz kuru gibi) baş aşağı gittiği analizi yapılıyor. Rejim değişikliğinin ve öngörülebilirlik eksikliğinin beklentileri olumsuz etkilediği ifade ediliyor.
Üretimin bitme noktasına geldiği, fabrikaların başka ülkelere taşındığı gözlemleniyor. Döviz kurunun enflasyonun altında kalmasının sanayi ve turizm sektörlerini de olumsuz etkilediği belirtiliyor. Türkiye'de tatilin çok pahalı hale gelmesiyle komşu ülkelerin daha uygun fiyatlı hale geldiği örneği veriliyor.
Siyasi Figürler ve Ekonomik Mesajlar
Eski Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Albayrak'ın tekrar göreve gelme olasılığının çok imkansız bulunduğu ve piyasada kesinlikle kötü bir reaksiyon yaratacağı belirtiliyor. Mehmet Şimşek'in ise başarılı olup olmamasından ziyade, imaj olarak eldeki en iyi seçenek olduğu ve "öngörülebilirlik" kavramını sembolize ettiği vurgulanıyor. Mehmet Şimşek'in başka kararlar çıkmaya çalışılsa bile bunu engelleyecek bir isim olarak görüldüğü ve İstanbul'a kayyum getirilmesi önündeki isimlerden biri olarak adının geçtiği belirtiliyor. Programın kötü de ilerlese, öngörülebilirlik kavramının bir ekonomiyi ayakta tutan önemli bir faktör olduğu ifade ediliyor.
Milyonların Gözü Kulağı: Asgari Ücret ve Emekli Zammı
Ekonomideki bu sıkıntılı tabloda, asgari ücretliler ve emekliler merakla zam veya bir düzenleme bekliyor. Uzman isim, asgari ücrete bir düzenleme/zam beklediğini ancak bunun enflasyonun altında bir zam olabileceği tahmininde bulunuyor.
Burada kritik bir nokta vurgulanıyor: Türkiye'de yüzde 30'un üzerinde enflasyon varken, zamların yılda bir kez yapılması veya enflasyonun arkasından gelmesi, zaten büyük bir refah kaybına yol açıyor. Üstelik Türkiye'nin enflasyon rakamının doğruluğunun bile bilinmediği tespiti yapılıyor.
Emeklilerin Dramı: Çay Simit Hesabı ve Kurbanlık Alamamak
Korkusuz gazetesinin manşeti üzerinden emeklilerin yaşadığı dram gözler önüne seriliyor. Emeklilerin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 1993 yılında asgari ücreti eleştirirken kullandığı "Bu zalim yönetim bu aziz millete bir bardak çayla bir simidi bile layık görmüyor, bunların peşinden nasıl gideceksiniz?" sözlerini hatırlattığı belirtiliyor.
Emeklilerin güncel alım gücündeki dramatik düşüşü göstermek için yaptığı hesap ise durumun vehametini ortaya koyuyor. 2018'de 1000 liralık ikramiyenin 266 dolar ettiği ve Diyanet'in vekaletle kurban ücretinin 850 lira olduğu, hatta 150 lira arttığı hatırlatılıyor. Ancak bugün 4000 liralık ikramiyenin sadece 102 dolar ettiği ve 13.500-15.000 lira civarındaki kurbanlığı dört emeklinin bir araya gelerek bile alamadığı ifade ediliyor. Bu durumun "zulüm" olarak nitelendirildiği aktarılıyor.
Kurban Bayramı yaklaşırken, besicilerin kurbanlıkları satabilmek için elden taksit, mazot karşılığı veya kredi kartına taksit kampanyaları başlattığı belirtiliyor. Eleman net'in yaptığı bir araştırmaya göre ise vatandaşların maaşlarının yüzde 50'sini Kurban Bayramı'nda memleketlerine gitmek, akrabalarını ziyaret etmek veya kısa bir tatile çıkmak için kullanmayı planladığı görülüyor. Vatandaşın aritmetiğinin ve ekonominin hesabının bu olduğu yorumu yapılıyor.
Genel olarak, Türkiye ekonomisinin çok zor bir dönemden geçtiği, dengelerin henüz oturmadığı ve bu dengelerin oturmasının beklendiği ifade ediliyor. Aksi halde ekonomik anlamda ciddi sıkıntıların kaçınılmaz olabileceği uyarısı yapılıyor.
Türkiye ekonomisindeki bu kritik gelişmeleri ve vatandaşın yaşadığı sıkıntıları Avazturk.com olarak yakından takip etmeye devam edeceğiz.