Türkiye siyasetinin usta isimlerinden Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son dönemde yaptığı açıklamalarla ülke gündemine bomba gibi düştü. Genel seçimlerin gayriresmi sonuçlarının açıklandığı sıralarda bile, "Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, her şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez" sözleriyle dikkatleri üzerine çeken Bahçeli, bu kez çok daha kritik ve yapısal bir öneriyle sahnede. Bu haber makalemizin ilerleyen bölümlerinde, Bahçeli'nin açtığı yeni tartışmanın tüm detaylarını, siyasi etkileşimlerini ve Türkiye'nin geleceği için taşıdığı potansiyel anlamları derinlemesine inceleyeceğiz.

Yerel seçimlerin ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) ilk açılışında MHP ile DEM Parti arasında gözlemlenen yakınlaşma, sonrasında ikinci bir "çözüm sürecinin" başlatıldığına dair güçlü işaretler vermişti. Bu süreç, PKK'nın silah bırakmasına kadar ilerlemiş ve akabinde AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kimse korkmasın. Türk, Kürt, Arap düne göre çok daha güvendedir" mesajını vererek, bu yeni dönemin altını çizmişti. Tam da bu gelişmelerin ardından, Devlet Bahçeli'nin masaya yatırdığı "Lübnan modeli" bir cumhurbaşkanı yardımcılığı sistemi önerisi siyaset kulislerinde fısıltılarla değil, adeta bir deprem etkisiyle yayıldı. Bu modelin ana hatları, cumhurbaşkanının bir Kürt, bir de Alevi yardımcısı olması yönündeydi ve bu sözlerin kamuoyuna yansımasıyla birlikte yeni bir tartışma alevlendi.

Üç günlük sessizliğini bozan Devlet Bahçeli, "Türkiye’mizi yoran, yıpratan, enerjisini çalan, fahiş mahiyetli sosyal ve ekonomik maliyetlere neden olan etnik ve mezhep temelli dayatmalara karşı Terörsüz Türkiye’nin adım adım ilerlediği bir dönemde, iki Cumhurbaşkanı Yardımcısından birisinin Alevi, diğerinin de Kürt olabileceği değerlendirilmiştir" sözleriyle, Kürt ve Alevi yardımcı önerisini bizzat doğrulamış oldu. MHP'ye yakın basın yayın organlarında bu sözlere köşe yazılarıyla açıklık getirilmeye çalışılırken, kamuoyunun da bu önerinin ardındaki stratejik adımları merak ettiği gözlemlendi. Bu gelişmelerin daha geniş bir perspektifle değerlendirilmesi için, https://www.avazturk.com gibi haber kaynaklarının derinlemesine analizlerine başvurulması faydalı olacaktır.

Devlet Bahçeli'nin bu açıklamalarına damga vuran, belki de en çok şaşkınlık yaratan kısım ise, verdiği "Ladin ağacı" örneği oldu. İlk bakışta siyasi bir öneriyle ilgisiz gibi görünen bu benzetme, aslında Bahçeli'nin derinlemesine bir devlet geleneği ve yönetim anlayışına gönderme yaptığını ortaya koydu. Zira Bahçeli, "Nitekim 11 Kasım 2024 tarihindeki ağaçlandırma kampanyası münasebetiyle, üstelik Türk devlet geleneğimize müzahir olarak partimizin önüne dikilen ağaçlardan esinlenerek; köknar ağacı yürütme, mavi ladin ağacı yasama, sedir ağacı bağımsız yargı olarak simgeleştirilmiştir" ifadeleriyle, bu sembollerin ne anlama geldiğini net bir şekilde açıkladı. Bu, yalnızca Cumhurbaşkanı Yardımcılığı modelinde yapılacak bir değişiklikten çok daha öteye, devletin temel erklerinin yeniden tanımlanmasına dair şifreli bir mesajdı. Bahçeli'nin bu "Ladin" benzetmesiyle, Türkiye'nin yönetim biçiminde, yürütme, yasama ve bağımsız yargı arasındaki ilişkilerde köklü bir dönüşümün işaretini verip vermediği ise, siyaset kulislerinde ve kamuoyunda büyük bir merakla bekleniyor ve daha fazla ayrıntı için https://www.avazturk.com adresi incelenebilir.