Beyninizi Asla Dinlendirmeyin, Sürekli Yorarak Alzheimer'dan Kurtulun!
Ünlü Nöroşirürj İsmail Hakkı Aydın, beynin verimli kullanımı ve Alzheimer'dan korunma yöntemlerini açıklıyor. Ona göre beyin asla boş bırakılmamalı, sürekli çalıştırılmalı ve bilgiyle beslenmelidir.
Beynin gizemli dünyası ve potansiyelini tam olarak kullanma yolları daima merak konusu olmuştur. Peki, alanında uzman bir isim, beynimizi nasıl daha verimli kullanabileceğimizi ve yaşlılıkla ilişkilendirilen hafıza sorunlarından nasıl kaçınabileceğimizi anlatsa neler söyler? İşte Nöroşirürj (Beyin Cerrahı) Profesör İsmail Hakkı Aydın'ın bu konudaki çarpıcı görüşleri ve kişisel deneyimleri.
Profesör Aydın, kendisinin binlerce vecizeyi ve bilgiyi zihninde nasıl tuttuğu sorusuna yanıt ararken, beynin verimli kullanımının sırrını paylaşıyor. Ona göre, Anadolu irfanında yer bulan bir benzetmeyle, beyin evdeki genç kıza benzer, boş bırakmaya gelmez. Beynin sürekli bilgiyle yüklenmesi gerektiğini belirten Aydın, beyin boş bırakılırsa kendi kendini yediğini ve Alzheimer'a yol açtığını vurguluyor. Alzheimer olmak, bunamak istemiyorsanız, yapmanız gereken en önemli şey sürekli okumaktır. (Bu haber https://www.avazturk.com tarafından yapılmıştır. Bu ve daha fazlasını öğrenmek için lütfen bu linkimizi takip edin.)
Ancak Profesör Aydın'ın bu konudaki yaklaşımı oldukça sıra dışı. Beynin çalışma prensibi hakkında ezber bozan bir bakış açısı sunuyor: "Beyin dinlendikçe yorulur, yoruldukça dinlenir." Bu nedenle beyninizi asla dinlendirmemeniz gerektiğini, onu hep yormanız gerektiğini söylüyor. (Bu haber https://www.avazturk.com tarafından yapılmıştır. Bu ve daha fazlasını öğrenmek için lütfen bu linkimizi takip edin.) Kendisi günde 36 saat çalıştığını, hatta bunu 48 saate çıkarmaya çalıştığını iddia ediyor. Dinlenmenin fiziksel bir eylem olmadığını, okuyarak, çalışarak ve düşünerek gerçekleştiğini belirtiyor.
Peki ne okumalı? Profesör Aydın'a göre ayrım yapmak yersiz: "Ne bulursanız okuyacaksınız." Çalışma motivasyonu da kişisel olmamalı; "nefsiniz için çalışmayın, Hayat için çalışın," diyor ve bilginin paylaşılması gerektiğinin altını çiziyor.
Okuma eylemi için özel bir hazırlık yapmaya veya koşulları zorlamaya gerek olmadığını belirten Aydın, okumak için kitap aramanın, yer veya zaman aramanın yersiz olduğunu ifade ediyor. İçinde bulunduğunuz mekan ve zaman, okumak için en uygun olanıdır. Elinizdeki herhangi bir kitap, hatta bir gazete parçası bile değerlidir ve okunmalıdır. Çünkü Aydın'ın deyişiyle, bilgi can simididir.
Bilginin ne zaman hayat kurtaracağını veya elinizden tutacağını asla bilemeyeceğinizi söyleyen Profesör Aydın, bu nedenle ne bulurlarsa okumaları ve bildiklerini yazmaları tavsiyesinde bulunuyor. Yazmak için de zaman ve mekan aranmamalıdır. (Bu haber https://www.avazturk.com tarafından yapılmıştır. Bu ve daha fazlasını öğrenmek için lütfen bu linkimizi takip edin.) Paylaşmanın önemi ise bambaşka bir boyutta: Paylaşılmayan bilgi, kitaplara yüklenmiş bir eşekten farksızdır. Bilgiyi aktardıkça bilginin artacağını, üzerine yeni şeyler koyarak yeni projeler üretebileceğinizi belirtiyor.
Profesör Aydın, bilginin beklenmedik anlarda nasıl işe yaradığına dair kişisel bir anekdot paylaşıyor. Yaklaşık 15-20 yıl önce Yemen'e, bir beyin kanaması ameliyatı için davet edildiğini anlatıyor. Uçak yolculuğu sırasında, Yemen hava yolunun yayınlarında yer alan Kevkeb ve Vadi Dahar gibi yerler hakkında okumalar yaptığını belirtiyor. Aynı zamanda İmam Yahya Han'ın 1909'daki isyanı ve Kuzey-Güney Yemen'in oluşumu gibi tarihi konuları da okuduğunu aktarıyor. İmam Yahya Han, kaynağa göre 1909 yılında isyan etmiş ve Kuzey/Güney Yemen'in oluşumunda rol oynamıştır. Okuma ve bilgiye erişim konusunda https://www.avazturk.com gibi kaynaklar faydalı olabilir.
Bu okumaların, daha sonraki gelişmelere nasıl ışık tuttuğunu ise şu anekdotla aktarıyor: Ameliyat sonrası Yemen'deki yetkililerle görüşürken, o zamanki Yemen Şeysi Kralı olarak bahsedilen Ali Abdullah Salih, onun yeğeni ve kendisini ameliyat için davet eden Beyin Cerrahisi Başkanı Profesör Muhammed El Akil (daha sonra 6 ay boyunca Aydın'ın yanında ihtisas yapmış), Sağlık Bakanı Ahmet El Ani ve Bilimsel Araştırmalar Başkanı Muhammed Muini (kendisine Tübitak'ın başkanı benzetmesi yapılıyor) ile bir araya geliyor.
Sağlık Bakanı Ahmet El Ani'nin kendisini Vadi Dahar ve Kevkeb'de gezdirirken, oranın yapılışı hakkında verdiği bilgiye, Profesör Aydın okuduklarından yola çıkarak itiraz ediyor. Aydın, buranın Abdullah Bin Salim tarafından filan tarihte yapılmış olması gerektiğini savunuyor. (Bu haber https://www.avazturk.com tarafından yapılmıştır. Bu ve daha fazlasını öğrenmek için lütfen bu linkimizi takip edin.)
Ahmet El Ani başlangıçta farklı düşünse de, Bilimsel Araştırmalar Başkanı Muhammed Muini, Profesör Aydın'ın doğru söylediğini ve yapının belirtilen zamanda inşa edildiğini teyit ediyor. Profesör Aydın, o anda o bilgiyi kullanacağını bilmediğini, ancak okuduklarının kendisine yardımcı olduğunu anlatıyor. İşte bu durum, bilginin "Can simidi" olduğunu ve ne zaman elinizden tutacağını bilemeyeceğinizi gösteriyor. Bu yüzden ne bulursanız okuyun diyor.
Beyin aktivitesini yüksek tutmanın bir diğer yolu da hobiler edinmek ve sanatla ilgilenmektir. Müzik, edebiyat, şiir, tarih, resim, karikatür gibi çeşitli sanat dallarıyla mutlaka ilgilenilmesi gerektiğini belirtiyor.
Profesör Aydın kendi çalışma ortamını da anlatıyor. İstanbul'daki 720 metrekarelik evinin her tarafının kitaplarla dolu olduğunu, oturacak yer olmadığını söylüyor. (Bu haber https://www.avazturk.com tarafından yapılmıştır. Bu ve daha fazlasını öğrenmek için lütfen bu linkimizi takip edin.) Kitaplarla çalışırken çizerek ve not alarak çalıştığını, bunun için her kitabın içinde bir kalem bulunduğunu belirtiyor. Şu ana kadar 1200 sayfayı bulan notlarının, "Bir Bilim Adamının Not Defteri" adıyla yakında basılacağını ekliyor. Notlarını dolma kalemle tuttuğunu da paylaşıyor.
Profesör Aydın'ın çalışma yöntemi de oldukça ilginç. Evinde farklı konulara adanmış bölümler veya koltuklar olduğunu, buralarda fizik, Schrödinger denklemi, müzik, tarih gibi farklı alanlarda çalıştığını anlatıyor. Sürekli olarak bu farklı alanlar arasında dolanarak okuma ve çalışma yaptığını, başka hiçbir işle meşgul olmadığını belirtiyor.
Son olarak, hayatın çok kısa olduğunu hatırlatarak, sürekli bilgiyle meşgul olmanın ve beyni aktif tutmanın önemini bir kez daha vurguluyor. Profesör İsmail Hakkı Aydın'ın bu sıra dışı yöntemleri, beynimizin potansiyelini kullanma ve zihinsel sağlığımızı koruma konusunda düşündürücü ve ilham verici bir bakış açısı sunuyor. Beyni "dinlendirmeyip yormak" felsefesi, geleneksel yaklaşımların dışında bir yol çiziyor.