Sofranızdaki Gizli Katil Deşifre Oldu

Sofranızdaki Gizli Katil Deşifre Oldu

Yılmaz Özdil'den Türkiye'yi ayağa kaldıracak yazı! İhraç edilen ve geri gönderilen kanserojen ürünler iç piyasada satılıyor. Hangi ürünlerde ölümcül tehlike var? İşte o şok edici gerçekler!

Türkiye, son yılların en büyük ve en sinsi tehlikelerinden biriyle karşı karşıya. Usta gazeteci Yılmaz Özdil'in kaleme aldığı ve Halil Ferah'ın seslendirdiği "Bu terörün komisyonu ne zaman kurulacak?" başlıklı köşe yazısı, her gün soframıza gelen gıdalardaki korkunç gerçeği gözler önüne serdi. Avrupa'nın "zehirli" diyerek kapıdan geri çevirdiği, kanserojen madde yüklü tonlarca ürünün, iç piyasada bizlere yedirildiği iddiası, gündeme bomba gibi düştü. Bu, adeta bir "gıda terörü" ve bu terör, PKK teröründen bile daha fazla can alıyor olabilir.

Bu makalenin devamında, hangi masum görünümlü sebze ve meyvelerin aslında birer kimyasal bombaya dönüştüğünü, yasaklı olmasına rağmen hangi zehirli tarım ilaçlarının fütursuzca kullanıldığını ve bu sessiz katilin sağlığımızı nasıl yavaş yavaş yok ettiğini okuyacaksınız. Yılmaz Özdil'in ortaya koyduğu kan donduran gerçekler, yediğiniz her lokmayı sorgulamanıza neden olacak.

Yılmaz Özdil, yazısına Avrupa Birliği'nin Gıda Güvenliği Acil Durum Ağı'nın raporlarıyla başlıyor. Rapora göre, Türkiye'den gönderilen Antep fıstığı, kuru incir, kayısı, domates ve biber gibi ürünlerde yüksek miktarda "aflatoksin" ve "pestisit" tespit edildi. Özdil, "Aflatoksini küf diye geçiştiriyorlar ama aslında doğrudan karaciğer kanserine neden oluyor," diyerek tehlikenin boyutuna dikkat çekiyor. Pestisitlerin ise organ yetmezliği, akciğer kanseri ve meme kanseri gibi sayısız ölümcül hastalığa yol açtığını vurguluyor.

Ve işte asıl korkutucu olan gerçek: Özdil, bu zehirli ürünlerin sadece ihraç edilmediğini, Avrupa'dan geri dönen bu ürünlerin ve denetimsiz bir şekilde iç piyasada satılanların soframıza geldiğini iddia ediyor. Hatta tehlike sadece sebze meyveyle de sınırlı değil. Özdil, "Pizza kutuları gibi ambalaj malzemelerinde bile kanserojen kimyasallar var," diyerek gıda güvenliğindeki alarm zillerini çaldırıyor.

Peki bu zehirler soframıza nasıl giriyor? Özdil, bu sorunun cevabını da veriyor. Türkiye'de 2016'dan beri yasaklı olan "klorpirifos" gibi pestisitlerin hâlâ yaygın olarak kullanıldığını, Suriye, Irak ve İran gibi ülkelerden kaçak yollarla ülkeye sokulan sahte ve ucuz tarım ilaçlarının çiftçiler tarafından tercih edildiğini belirtiyor. Bu kontrolsüz ilaç kullanımının sadece insan sağlığını değil, arıları, kuşları ve tüm ekosistemi yok ettiğini anlatan Özdil, Türkiye'nin pestisit kalıntısı ve aflatoksinde dünya şampiyonu olduğunu acı bir şekilde ifade ediyor. Özellikle Adana'nın, Antalya'yı geçerek pestisit kullanımında liderliğe yükseldiğini vurguluyor.

Yılmaz Özdil, yazısını yetkililere bir çağrıyla bitiriyor. Tarım Bakanlığı'nın "denetim yapıyoruz" açıklamalarına rağmen, hangi ürünlerde ve hangi şehirlerde bu zehirli maddelerin tespit edildiğini açıklamadığını eleştiriyor. Özdil, "Bu kontrolsüz tarım ilaçları, bu gıda terörü, ülkedeki insanları sinsi sinsi öldürüyor," diyerek mecliste acilen bu konuyla ilgili bir araştırma komisyonu kurulması gerektiğini haykırıyor. Bu çağrı, her birimizin sağlığı ve geleceği için hayati bir önem taşıyor.