Büyükçekmece Cinayetinde Töre Saikiyle İnfaz Talebi: Adalet ve Gökhan'ın Trajik Sonu
Büyükçekmece'deki dramatik cinayette, 5 sanık hakkında 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis talep edildi. Adalet Bike ve Gökhan Denli'nin ilişkisinden doğan töre cinayeti, mahkeme koridorlarında yankı buluyor.
İstanbul'un Büyükçekmece ilçesi, 21 Haziran 2021 tarihinde şok edici bir olaya sahne oldu. Adalet Bike ve Gökhan Denli'nin ölümüne yol açan bu trajik olay, Türk adalet sisteminin karşısına çıkan karmaşık bir dava olarak tarihe geçti. İddialara göre, Mahmut Bike, eşi Adalet Bike'nin başka biriyle ilişkisi olduğunu öğrendiğinde, bir intikam furyası başlattı.
Mahmut Bike, o gece akıllı saatinde gördüğü konum bilgisiyle eşini ve Gökhan Denli'yi Büyükçekmece'de bir parkta buldu. Olayın şiddeti, sadece kıskançlıkla açıklanamayacak düzeydeydi. Mahmut Bike, Denli'yi önce bıçaklayarak, ardından ateş ederek öldürdü. Korkunç olaylar zinciri, Adalet Bike'nin abisi Selahattin Erbek tarafından zorla bir araca bindirilmesi ve daha sonra Fırat Bike'nin kullandığı Jaguar marka araçla ezilerek öldürülmesiyle devam etti.
Bu kan donduran olayın ardından Bakırköy 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava, Türkiye'nin adalet anlayışını sorgulamamıza neden oluyor. Duruşmada, Cumhuriyet savcısı, Mahmut Bike ve diğer üç sanığın "töre saikiyle kasten öldürme" suçundan iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti. Firari sanık Selahattin Erbek'in dosyası ise ayrı bir dava olarak ele alınacak.
Gökhan Denli'nin babası Arap Denli'nin duruşmadaki ifadeleri, olayın vahşetini bir kez daha gözler önüne serdi. Arap Denli, oğlunun tek başına öldürülmesinin mümkün olmadığını, olayda birden fazla kişinin yer aldığını belirtti.
Sanıklar ise suçlamaları reddederek savunma için süre talep etti. Mahkeme heyeti, Mahmut Bike'nin tutukluluk halinin devamına karar verdi ve duruşma, eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.
Bu vaka, Türkiye'nin adalet sisteminin karşı karşıya kaldığı zorlukları ve toplumsal normların, bireylerin hayatları üzerindeki etkisini gözler önüne seriyor. Adalet ve Gökhan'ın trajik öyküsü, sadece bir cinayet davası değil, aynı zamanda toplumsal değer yargılarımızın ve törelerin sorgulandığı bir dönüm noktası olarak kayıtlara geçti. Bu dava, adaletin sadece yasalarla değil, toplumun vicdanıyla da şekillendiğini hatırlatıyor.