CHP'de Beklenmedik Kılıçdaroğlu Hamlesi
CHP kulisleri, Kemal Kılıçdaroğlu'nun 4-5 Kasım 2023 Kurultayı'na dair 'mutlak butlan' kararı beklentisiyle çalkalanıyor! Mahkeme kararı ve gelecekteki olası senaryolar, parti içinde büyük bir gerilime yol açarken, Mansur Yavaş'tan Ekrem İmamoğlu'na,...
Türkiye siyasetinin en köklü partilerinden Cumhuriyet Halk Partisi, son dönemde iç tartışmalarla adeta nefesini tutmuş durumda. Özellikle 4-5 Kasım 2023 tarihinde gerçekleşen olağan kongre sonrasında, delegelerin ve parti tabanının aklındaki pek çok soru işareti halen giderilebilmiş değil. Partinin geleceği, liderlik mücadelesi ve olası mahkeme kararları, Ankara'dan İstanbul'a kadar uzanan geniş bir coğrafyada siyasi kulislerin ana gündem maddesi haline gelmiş durumda. Bu yoğun gündem, partinin mevcut dinamiklerini derinden sarsarken, içeride yaşanan fırtına dışarıya yansıdığında ülkenin siyasi dengelerini bile etkileme potansiyeli taşıyor. Partinin ana muhalefet göreviyle AK Parti'ye karşı duruşu, bu iç gerilimlerin gölgesinde zaman zaman bulanıklaşıyor. Herkesin gözü, olası bir "mutlak butlan" kararının yaratacağı depremde ve bu kararın eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun atacağı adımları nasıl etkileyeceğinde.
Liderlerin Sessizliği ve İddiaların Çarpışması: Silivri Görüşmesinden Kulis Analizlerine!
CHP'deki bu derin gerilimin merkezinde, eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun 4-5 Kasım 2023'teki kurultay sonuçlarına yönelik pozisyonu yer alıyor. Gazeteci İsmail Saymaz, edindiği bilgilere göre, bu kurultayın ardından yaşanabilecek "mutlak butlan" kararı senaryosunu ve Kılıçdaroğlu'nun bu duruma dair stratejisini mercek altına aldı. Saymaz'ın aktardığına göre, Kılıçdaroğlu'nun avukatı, eski CHP liderinin Ekrem İmamoğlu ile Silivri'de yaptığı görüşmede "kurultayımız tertemiz" dediği iddialarını kesin bir dille yalanlamış durumda. Ancak bu yalanlamaya karşılık, Ekrem İmamoğlu'na yakın iki milletvekili, Ali Gökçek ve Turan Taşkın Özer üzerinden, Kılıçdaroğlu'nun böyle bir ifadeyi sarf ettiğini açıklamışlar. Hatta Özgür Özel'in İsmail Küçükkaya'nın yayında söylediklerinden yola çıkarak, İmamoğlu'nun Kılıçdaroğlu'na bir mektup göndererek "bu avukatınız neden suyu bulandırıyor, neden böyle bir açıklama yapıyor" diye sorduğu da öğrenildi. Tüm bu iddialar ve yalanlamalar arasında Kılıçdaroğlu'nun, kendisini ziyaret eden heyete "ben öyle bir cümle söylemedim" dediği de yine Saymaz'ın görüşmeden öğrendiği bilgiler arasında. Bu bilgi ve yorum derinliklerini, tarafsız ve hızlı habercilik anlayışıyla siz de https://www.avazturk.com gibi platformlarda takip edebilirsiniz. İsmail Saymaz'ın bizzat Mansur Yavaş ve Engin Özkoç ile yaptığı görüşmelerde, bu tür iddiaların doğruluğunu teyit etmeye çalıştığını ancak tam olarak doğrulatamadığını da belirtmesi, konunun karmaşıklığını ve kulislerdeki bilgi kirliliğini gözler önüne seriyor. Örneğin, Mansur Yavaş'ın, mutlak butlan kararı çıkması durumunda herhangi bir göreve talip olmayacağını söylediği iddia edilmiş, ancak Saymaz bu iddiayı Mansur Yavaş'a sormasına rağmen yanıt alamamış, Kılıçdaroğlu çevresi de doğrulamamış.
Kılıçdaroğlu'nun Derin Stratejisi: Mahkeme Kararını Bekleme ve "Haksızlığın Giderilmesi" İnancı!
Peki, Kemal Kılıçdaroğlu neden tüm bu tartışmaların ortasında kamuoyuna net bir açıklama yapmayı tercih etmiyor? İsmail Saymaz'ın analizine göre, Sayın Kılıçdaroğlu, kurultayda bir "şaibe" olduğuna inanıyor ya da buna inanmak istiyor, ya da kamuoyunun buna inanmasını arzuluyor. Bu stratejinin temelinde, eğer mahkeme kararı (ki 30 Haziran'da veya sonrasında çıkması bekleniyor) "mutlak butlan" yönünde olursa, yasa gereği görevin kendisine verileceğini ve bu durumu geri çevirmeyeceğini kabullenme yatıyor. Kılıçdaroğlu ve çevresine yakın isimlerin kanaatine göre, bu durum "bir yanlışın giderilmesi" veya "bir haksızlığın giderilmesi" olarak görülecek. Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu'nun izlediği strateji, mahkemenin kararını beklemek ve karar açıklanana kadar bu konuda yorum yapmaktan kaçınmak olarak özetlenebilir. Zira, daha önce İmamoğlu ile yaptığı bir görüşmede "Partiyi mahkeme koridorlarında tartıştırmam, mahkemeye partiyi taşımam, taşıtmam" gibi bir ifade kullandığı da kamuoyuna yansımıştı. Saymaz'ın bu iki ifade arasındaki paralelliği sorgularken, Kılıçdaroğlu'nun kamuoyuna açıklama yapmamasının aslında bu konuda yorum yapmayacağının bir göstergesi olduğunu belirtiyor.
Özgür Özel ve İmamoğlu'nun Beklentisi: Temiz Kurultay İlanı mı, Görevi Reddetme mi?
Mevcut CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ise Kılıçdaroğlu'ndan farklı beklentileri var. Hem Özgür Özel'in hem de Ekrem İmamoğlu'nun beklentisi, Kılıçdaroğlu'nun çıkıp kamuoyunda "kurultayda bir şaibe yoktur, kurultay tertemizdir" demesi yönünde. Yahut, eğer 30 Haziran'da veya sonrasında kurultaya dair bir "mutlak butlan" kararı çıkarsa, "ben bunu reddederim, böyle bir görevi kabul etmem" demesi yönünde. Özgür Özel, Bayburt'ta verdiği röportajda bu soruya cevap vermek için mahkemeye gitmeye gerek olmadığını, Kılıçdaroğlu'nun pekala kendisinin bir açıklama yapabileceğini ifade etmişti. Ancak, Kılıçdaroğlu bu beklentileri şimdilik karşılamıyor ve sessizliğini koruyor.
CHP'yi Bekleyen Kırılgan Süreç: İç Gerilimler ve Muhalefet Zayıflığı!
İsmail Saymaz'ın analizine göre, Kılıçdaroğlu'nun bu stratejisi, CHP için oldukça zorlu ve kırılgan bir sürece işaret ediyor. Saymaz, CHP'nin bu süreçte sürekli kendi içiyle meşgul olacağını, bir iç gerilimle yalpalayarak yoluna devam etmeye çalışacağını belirtiyor. Bu durum, partinin AK Parti'ye karşı etkin muhalefet etme kapasitesini zayıflatması muhtemel. Özgür Özel'in, hem AK Parti'ye karşı muhalefet etmek, hem Ekrem İmamoğlu ve diğer yol arkadaşlarının moral seviyesini yüksek tutmak, hem de Kılıçdaroğlu ile arasındaki yargıya konu olmuş gerilimde ayakta kalmak zorunda olacağı vurgulanıyor. Bu durumun CHP açısından onları yoracağı ve AK Parti karşısında zayıf düşürmesi muhtemel bir süreç olacağı öngörülüyor.
Dikenli Koltuk: Kılıçdaroğlu'nun Dönüş Arzusu ve Kamuoyu Gerçeği!
Peki ya Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisi için bu sürecin sonunda ne var? İsmail Saymaz, Kılıçdaroğlu'nun eğer partiye dönmeyi arzuluyorsa – ki öyle olduğunu anladığını belirtiyor – o koltuğun "dikenli bir koltuk" olacağını öngörmesi gerektiğini düşünüyor. Zira, CHP tabanının dikkate değer bir bölümü ve özellikle sosyal medyada görünürlüğü yüksek olan, kendisini muhalefette konumlandıran birçok isim tarafından şiddetle eleştirildiğini hatırlatıyor. Saymaz, Kılıçdaroğlu'nun, kamuoyunun dikkate değer bir kesiminin şimdiden karşısında konumlandığını görmesi gerektiğini belirtiyor. Ancak tüm bunlara rağmen, Kılıçdaroğlu'nun, mahkeme kararı kendi lehine çıkarsa bu yetkiyi alıp yoluna devam edeceği izlenimi hakim. Bu durum, CHP'nin önümüzdeki aylarda sadece dış rakipleriyle değil, aynı zamanda kendi içinde biriken ve mahkeme kararıyla patlamaya hazır bekleyen büyük bir gerilimle de yüzleşmek zorunda kalacağının en açık işareti!