CHP'de Dev Hesaplaşma: Sandalye Savaşı Türkiye'nin Kaderini Belirleyecek mi?

CHP'de Dev Hesaplaşma: Sandalye Savaşı Türkiye'nin Kaderini Belirleyecek mi?

Cumhuriyet Halk Partisi'nde sular durulmuyor! Eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun sert çıkışları partiyi derin bir krize sürüklerken, kulislerdeki öfke dalgası tavan yapmış durumda. Mansur Yavaş'tan gelen "iş kavgaya döndü" itirafı, partinin içindeki

Cumhuriyet Halk Partisi'nde sular durulmuyor! Eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun sert çıkışları partiyi derin bir krize sürüklerken, kulislerdeki öfke dalgası tavan yapmış durumda. Mansur Yavaş'tan gelen "iş kavgaya döndü" itirafı, partinin içindeki hesaplaşmanın boyutlarını gözler önüne seriyor. 30 Haziran'daki kritik kurultay iptali davası, Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çarpıcı açıklamalarıyla iç içe geçen bu süreç, Türkiye siyasetinin geleceğine dair büyük soruları beraberinde getiriyor. İşte partinin kaderini ve belki de ülkenin gidişatını etkileyecek o çarpıcı gelişmelerin perde arkası ve adım adım yükselen gerilimin şifreleri...

Türkiye siyaseti, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içindeki büyük fırtınayla nefesini tutmuş durumda ve bu çalkantılı süreç, sadece partinin değil, ülkenin genel siyasi dengelerini de derinden sarsacağa benziyor. İşte bu tarihi hesaplaşmanın tüm ayrıntıları ve gözden kaçırılmaması gereken gelişmelerin derinlemesine analizi devam ediyor.

CHP'nin eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin içinde yükselen nefret ve öfkeye rağmen geri adım atmama konusundaki ısrarıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Örgütten gelen tepkileri adeta küçümseyen Kılıçdaroğlu, "Örgüt tepkisi ne olacak 2-3 gün sürer geçer gider" diyerek umursamaz bir tavır sergilediği belirtiliyor. Dahası, genel merkeze sokulmayacağı yönündeki söylentilere de sert bir yanıt vererek "sokmasınlar genel başkan neredeyse genel merkez oradadır" mesajını verdi. Bu tutumun partinin duayen isimlerinden ve eski genel başkanlarından Hikmet Çetin tarafından bile "yenilir yutulur değil", "gerçekten affedilmeyecek affedilir de bir şey değil" sözleriyle eleştirildiği belirtiliyor. Tüm parti örgütlerinden, sosyal medyadan ve kamuoyundan yükselen "seni istemiyoruz" etiketli paylaşımlarla Kılıçdaroğlu'nun CHP'den ihracı talep edilirken, Hikmet Çetin, Kılıçdaroğlu'nun partinin düzenini bozduğuna dair bir gerekçe oluştuğunu ve ihraç edilmesinin mümkün olduğunu ifade etti. Ancak Çetin, mevcut genel başkan Özgür Özel'in "sevgi dolu hürmetli bir isim" olması nedeniyle böyle bir adım atmayacağını düşündüğünü de ekledi. Öte yandan, Eskişehir'de 25 yıl Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış Yılmaz Büyükerşen de Kılıçdaroğlu'na yönelik öfkesini yüksek perdeden dile getirerek, "son günlerdeki tutumu kendisinin siyasi hırslarının maalesef aklının çok üstünde olduğu gerçeğini ortaya koymuştur" ifadelerini kullandı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ile birlikte Kılıçdaroğlu'na giderek ortalığı sakinleştirmeye çalışmalarına rağmen, durumun ciddiyetini "iş kavgaya döndü" diyerek özetlemek zorunda kaldı. Hikmet Çetin bu iç karışıklığın iktidarın işine yarayacağını belirterek, "iktidar çok ciddi büyük bir maden buldu kendince" uyarısında bulundu.

Kılıçdaroğlu'nun bu denli ısrarlı tutumunun ardında, 30 Haziran'da görülecek kurultay iptali davasının bulunduğu kulislerde yüksek sesle konuşuluyor. Kılıçdaroğlu, bu davadan çıkacak olası bir iptal kararıyla Özgür Özel'in seçildiği kurultayın geçersiz sayılmasını ve kendisinin partinin başına yeniden genel başkan olarak dönmesini dört gözle bekliyor. Ancak bu dava, hukuk çevrelerinde ve siyasi kulislerde büyük tartışmalara yol açıyor. AK Parti'nin YSK temsilcisi Recep Özel, YSK'nın verdiği bir kararı asliye ceza mahkemesinin bozamayacağını iddia etse de, bu hukuki açıklamanın AK Parti çevrelerinde bile "çok da doğru karşılanmadığı", hatta MHP'den "hiçbir şey de bilmiyor" seslerinin yükseldiği belirtiliyor. CHP'ye ulaşan duyumlar ise bu kararın uzatılmaya veya ertelenmeye çalışılacağı yönünde. Zira, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ceza davasının sonucunu bekleyeceği ifade ediliyor. Bu ceza davası ise, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da aralarında bulunduğu 12 kişi hakkında 1 ila 3 yıl arasında hapis cezası ve siyasi yasak istenen kurultay iddianamesiyle ilgili. Bu karmaşık hukuki süreç, siyasi arenada büyük bir gerginliğe neden oluyor ve Avaz Türk olarak, bu gelişmelerin toplum üzerindeki etkilerini yakından takip ettiğimizi belirtmek isteriz: https://www.avazturk.com. Özellikle İmamoğlu'nun tutukluluğunun "hukuksuz" olduğu ve "sivil bir darbe" olduğu yönündeki söylemler, hukuk devleti ilkesinin sorgulandığı bir döneme işaret ediyor.

Özgür Özel ise bu davanın "red" olacağını ve olumsuz bir sonuç çıkmayacağını baştan beri söylediğini belirtiyor. Ona göre asıl maksat, sonuç almak değil, partiyi tartıştırmak ve iktidarın CHP'nin olabildiğince kan kaybetmesini sağlamak. Bu nedenle Özel, parti üyelerini "dikkatli olalım oyuna gelmeyelim önümüze bakalım" diyerek uyarıyor. Bu iç kavga ortamında, Cumhurbaşkanı Erdoğan da İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik soruşturmalara gönderme yaparak devreye giriyor. Erdoğan, Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğunu ima ederek, "halka hizmet için harcanması gereken kaynakları parayı siyaseti dizayn etmek için harcadılar ve bu da tek deşifre oluyor" ifadelerini kullandı. Hatta Erdoğan, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni teslim aldık" demeye getirerek, İstanbul'u "zehir bir sarmaşık misali saran suç örgütünün" kimleri haraca bağladığının yavaş yavaş belli olduğunu öne sürdü. Ancak dikkat çeken bir diğer nokta ise Erdoğan'ın Kemal Kılıçdaroğlu'nu "korumayı" ihmal etmemesi. Erdoğan için "müthiş bir isim, harika bir isim" haline gelen Kılıçdaroğlu'nun 2 yıl öncesine kadar "Türkiye'yi yönetmeye layık gördükleri şahısla ilgili söylediklerini duydukça Allah bu milletin yüzüne bakmış diyoruz iyi ki bizi seçtiniz" diyerek kendi seçim başarısına atıfta bulundu. Özgür Özel, Erdoğan'ın bu tutumuna karşı sert çıkarak, "o hiç eski konforunu aramasın öyle bize Türkiye'yi dışarıya şikayet ediyor diyecek biz de aman yapmıyoruz diyeceğiz hayır öyle bir şey yok diyor sen darbeye kalkışırsan 19 Mart dört başı mamur bir sivil darbe girişimidir" şeklinde yanıt verdi.

Bu siyasi mücadele daha da büyüyecek gibi görünüyor. CHP, mücadeleyi büyütmek amacıyla 30 Haziran'da il başkanlarını Ankara'da toplayacak. Tüm bu iç çekişmelerin yanı sıra, Türkiye'nin gündeminde bir de "Terörsüz Türkiye" süreci var. MHP lideri Devlet Bahçeli tarafından başlatılan ve PKK'nın silah bırakma kararını içeren bu süreç kapsamında, mecliste bir komisyon kurulması bekleniyor. Bahçeli'nin 100 kişilik bir komisyon önerisine AK Parti karşı çıkarken, yine de bir komisyonun kurulacağı haberi kulislere sızdı. Bu komisyon kurulmadan önce, DEM Parti'den İmralı heyeti, Pervin Buldan ve Mithat Sancar'ın, Temmuz'un 8'i ya da 9'u gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Beştepe'de ziyaret ederek sürecin yol haritasını konuşmaları bekleniyor. Komisyonda ise yeni yasal düzenlemeler üzerinde durulacak. DEM Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları'nın KHK'lar için de bir düzenleme istediklerini belirtmesi, bu sürecin geniş kapsamlı olacağının sinyallerini veriyor. İktidar ve DEM cephesi, bu görüşmelerin ardından "PKK'nın silah bıraktığı görüntüleri"nin Temmuz ortasında kamuoyuyla paylaşılmasını bekliyor.

Tüm bu gelişmeler, hukukun üstünlüğünün sıkça sorgulandığı ve siyasetin her an yeni bir krize gebe olduğu bir dönemi işaret ediyor. Kılıçdaroğlu'nun "tek derdinin koltuk" olduğu yönündeki eleştiriler, partinin bir türlü toparlanamadığı, Hikmet Çetin'in "CHP'yi çok zor bir duruma sürükledi bu yaşananlar çok acı" ifadeleriyle de pekişiyor. Özgür Özel'in, Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğunun 100. gününde Saraçhane'de yapacağı büyük eylemi "sivil bir darbedir... halka yapılmış en büyük kötülüktür" diyerek tanımlaması ve bu mücadeleye 88 yaşındaki Hikmet Çetin'in bile tüm gücüyle destek vereceğini açıklaması, partinin içinde ve dışında yükselen gerilimin ne denli keskinleştiğini ortaya koyuyor. Türkiye, önümüzdeki günlerde bu dev hesaplaşmanın çok daha derin sonuçlarına tanıklık edecek; zira bu kavga, sadece CHP'nin iç dengelerini değil, aynı zamanda Türkiye'nin demokrasi ve hukuk devleti sınavını da derinden etkileyecek ve ülkenin geleceğini belirleyecek kritik dönemeçleri beraberinde getirecek!