CHP'DE TARİHİ YARILMA MI? ESKİ DESTEKÇİDEN KEMAL KILIÇDAROĞLU'NA AKILALMAZ SUÇLAMA!
Ana muhalefet partisi CHP'de sular durulmuyor. Partinin deneyimli ismi Yavuz Değirmenci'den, kurultay sürecindeki tartışmalara damga vuran çarpıcı iddialar ve genel başkanlığa dair sarsıcı açıklamalarla dolu özel haberimizle siyasetin nabzını tutun.
Türkiye siyaset sahnesi, ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) yaşanan şimdilik sadece bir başlangıç olan fırtınanın ortasında nefesini tutmuş durumda. Partinin iç dinamikleri, son seçim mağlubiyetinin ardından sarsıcı bir sürecin içine girerken, eski bir destekçiden gelen akılalmaz suçlamalarla gündem adeta yangın yerine döndü. Yaşananlar, sadece bir parti içi çekişme olmanın ötesine geçerek, ülkenin siyasi geleceğine dair derin endişeleri beraberinde getiriyor. Bu makale, perde arkasında dönenleri, yargı kumpasından 'saray eli' iddialarına kadar tüm detaylarıyla aydınlatmaya devam edecek.
Tartışmaların fitilini ateşleyen en önemli konu başlığı, CHP kurultayıyla ilgili devam eden yargı süreci oldu. Siyasetçi Yavuz Değirmenci, Türkiye'de parti kongreleri ve seçim hukukuyla ilgili son sözü söyleme yetkisinin Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) ait olduğunun altını çiziyor. Değirmenci'ye göre, YSK'nın aldığı kararların Anayasa Mahkemesi tarafından bile tartışılamayacak kadar kesin olduğunu vurgulayarak, CHP kurultayıyla ilgili tüm işlemlerin ve itirazların YSK'da tamamlandığını belirtiyor. Bu kadar net bir durum varken, sürecin bir Asliye Ceza Mahkemesi'nde ilerletiliyor olması hukuk devleti ilkesine aykırı bulunuyor. Hatta Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) Yüksek Seçim Kurulu temsilcisi Recep Özel bile, bu mahkemenin YSK'nın alanına girmesi halinde 'bütün sistemin allak bullak olacağını' açıkça ifade etti. Benzer açıklamaların İYİ Parti temsilcilerinden de geldiğini aktaran Değirmenci, bu tablo ortadayken Kemal Kılıçdaroğlu'nun neden sessiz kaldığını sorguluyor.
Peki, bu hukuki düğümü atan ve tartışmaların alevlenmesine neden olan isim kim? Yavuz Değirmenci, davayı açan şahsın Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş olduğunu işaret ediyor. Değirmenci, Savaş'ı sert sözlerle eleştirerek, depremde sorumluluklarının hesabını vermemiş bir ismin parti içi meselelere karışmasını 'utanmazlık' ve 'arsızlık' olarak nitelendiriyor. Özellikle depremde binlerce insanın hayatını kaybettiği bir şehirde, bir belediye başkanının bu tür bir dava peşine düşmesinin vicdansızca olduğunu vurgulayan Değirmenci, 'Bu adamı kim kullanıyor acaba?' sorusunu da açıkça dile getiriyor. Siyasetin bu kadar kritik bir döneminde, halkın beklentilerinin çok uzağında gelişen bu olaylar, https://www.avazturk.com adresindeki haberlerde de geniş yer buldu ve kamuoyunda büyük bir infial yarattı.
Tartışmalar sadece hukuki boyutta kalmıyor; partinin liderlik kademesindeki ilişkileri ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim sonrası tutumu da sert eleştirilerin hedefi oluyor. Yavuz Değirmenci, Kılıçdaroğlu'nun daha önce yaptığı "hiçbirimizin siyaset yapmasının anlamı yok, torunlarımız bizi affetmez" açıklamasından sonra, sonrasında "iş artık kavgaya döndü" demesini çelişkili buluyor. Değirmenci, Ekrem İmamoğlu'nun kendisini "ihanete uğramış gibi hissettiğini" söylediğini aktarırken, Mansur Yavaş ve İmamoğlu'nun ise "tüm partililer tek yumruk olmalı" çağrısı yaptığını belirtiyor. Kılıçdaroğlu'nun kurultayda yeniden aday olmasının dahi yanlış olduğunu savunan Değirmenci, liderlerin partiyi "güvenli bir limana çekeceği" argümanının da kabul edilemez olduğunu ifade ediyor. "Bu parti 100 yıllık bir parti, kişilerle kaim değil. Kimse kendini vazgeçilmez göremez" diyerek, Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na, Yavaş'tan İmamoğlu'na kadar hiçbir ismin "vazgeçilmez" olmadığını sert bir dille hatırlatıyor.
Türkiye'de milyonlarca vatandaşın "otoriter ve ceberrut düzenden kurtulma" arayışında olduğu bir dönemde, ana muhalefet partisi CHP'nin içinde bulunduğu bu durum, kamuoyunda derin bir hayal kırıklığı yaratıyor. Yavuz Değirmenci, 14 Mayıs gecesi yaşanan psikolojik travmayı hatırlatarak, halkın mevcut ekonomik sıkıntılar ve yönetim altındaki zulümlerle yaşamaya devam ettiğini vurguluyor. Bu tabloda, CHP'nin "bu işi sırtlayabilecek son kale" olduğunu ve herkesin gözünün bu partinin üzerindeki gelişmelere dikildiğini belirten Değirmenci, parti içi kavgaların halkın sabrını taşırdığını ifade ediyor. "Biz taraftar falan değiliz, biz bu otoriter düzenden bıkmış insanlarız" diyerek, eleştirilerinin kişisel olmadığını, ülkenin genel çıkarına hizmet ettiğini dile getiriyor.
İşte tüm bu gerilimli atmosferde, Yavuz Değirmenci'den Kemal Kılıçdaroğlu'na yöneltilen ve siyaset gündemine bomba gibi düşen en çarpıcı suçlama geliyor. Değirmenci, Kılıçdaroğlu'nun bu tür tartışmaları yargı yoluyla sürdürmesini "siyaset mühendisliği" olarak tanımlarken, bunun 13 yıl genel başkanlık yapmış, itibar sahibi, tecrübeli bir isme yakışmadığını belirtiyor. Ve sözlerini daha da ileri taşıyarak, "Gittiğin yol yol değil, sen saray tarafından organize edilen bir kumpasın bir parçası haline geliyorsun ya da öyle görünüyor benim tarafımdan öyle görünüyor" ifadeleriyle şok edici bir iddiada bulunuyor. Bu durumun isteyerek mi, istemeyerek mi olduğu sorusunun ayrı bir tartışma konusu olduğunu ekleyen Değirmenci, Kılıçdaroğlu'nun yandaş kanallarda CHP kurultayının işlenmesine ve eski hakaretlere rağmen oralara demeç vermesine de sert tepki gösteriyor. "Bu zindanda bu kadar insan varken böyle siyaset olmaz, bir an önce kendinize gelin" çağrısıyla, partinin ve ülkenin geleceği için bu fitne ateşinin bir an önce söndürülmesi gerektiğinin altını çiziyor. Türkiye, bu ağır suçlamanın siyasi yankılarını ve Kılıçdaroğlu'nun bu iddialara nasıl yanıt vereceğini merakla bekliyor...