CHP'li Başkanlar Neden Hedefte, İşte Siyaseti Sarsan Gerçekler!

CHP'li Başkanlar Neden Hedefte, İşte Siyaseti Sarsan Gerçekler!

CHP'li belediyelere yönelik operasyonlar Türkiye gündemini sarsmaya devam ederken, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'den vicdanları titreten açıklamalar geldi! Muhittin Böcek, Zeydan Karalar ve Abdurrahman Tutter'in başına gelenlerin perde arkası, bu...

Türkiye siyasetinin son dönemdeki en sıcak gündem maddelerinden biri olan, Cumhuriyet Halk Partisi'ne (CHP) mensup büyükşehir belediyelerine yönelik başlatılan soruşturma ve operasyon dalgası, kamuoyunda geniş yankı uyandırmaya devam ediyor. Adana, Adıyaman ve Antalya gibi kilit şehirlerde yaşanan gelişmeler, gözleri bir kez daha muhalefet cephesine çevirdi. Daha önce Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın olası operasyonlara karşı sergilediği kararlı duruşla başlayan bu gerilim, şimdi de CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in çarpıcı ve olay yaratacak açıklamalarıyla yeni bir boyut kazanıyor. Özel, partisinin önde gelen isimlerine yönelik bu adımların ardındaki gerçeği tüm çıplaklığıyla gözler önüne sererken, söyledikleri adeta siyasi bir deprem etkisi yaratmaya aday. Unutmayın ki bu makale, sizlere aktaracağımız detaylarla perde arkasındaki asıl dinamikleri aydınlatmaya devam edecek ve okumaya devam ettikçe, her bir cümlenin ağırlığını daha derinden hissedeceksiniz. www.avazturk.com olarak, bu kritik gelişmeleri titizlikle mercek altına alıyor ve sizler için tüm detaylarını derliyoruz.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in "alalecele bomboş bir dosyadan" tutuklanmasının ve dosyadaki asıl iddia edilen kişinin denetimli serbestlikle bırakılmasına rağmen, aralarında herhangi bir bağ bulunmayan Böcek'in tutuklu yargılanmasını "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yargı üzerindeki talimatıyla tam bir fırsatçılık" olarak nitelendirdi. Özel, Böcek'in boşanma sürecinde eşler arasında yapılan bir anlaşmayla ilgili olan bir daire meselesinden dolayı tutuklanmasının akıl dışı olduğunu vurguladı. Zira, daireyle ilgili meselenin üzerine gidilecekse bunun adresinin belli olduğunu, Muhittin Böcek'in oğlu ve eski gelininin de reşit insanlar olduğunu ve Böcek'in bu meseleyle "hiçbir bağı olmadığı halde" kendisine tutuklama verilmesinin "tam bir fırsatçılık" olduğunu belirtti.

Özgür Özel, bu durumun sadece partisine değil, tüm ülkeye yapılan bir "kötülük" olduğunu dile getirdi. Antalya'nın, Türkiye'nin 25 milyon turist ağırlayan "en önemli turizm destinasyonu" olduğunu ve bu olayın tam da yaz sezonunun başında yaşandığına dikkat çekti. Tarih boyunca Antalya'da hiçbir belediye başkanının iki kez üst üste kazanamadığını, zira buranın 2 milyon kişiye göre para yollanıp 25 milyon kişiye hizmet beklenen bir yer olduğunu hatırlattı. Buna rağmen Muhittin Böcek'in 5 yıl görev yapıp hem turizmciyi hem turisti hem de Antalyalıları memnun ederek "mucizevi bir iş" başardığını ve %50 oyla bir daha seçildiğini vurguladı. Böylesi bir başarılı ismin Temmuz ayının başında, sezonun tam ortasında tutuklu yargılanmasının, yurt dışı yasağı gibi daha hafif tedbirlerin dahi önerilmemesinin, "Antalya'ya, Antalyalı turizmciye, Antalyalı esnafa, Antalya'nın kendisine ve Türkiye'ye kötülük" olduğunu net bir şekilde ifade etti. Özel, iktidarın "başarılı belediye başkanlarının başarılı işlerinden rahatsız" olduğunu ima ederek, "bırakın kaçacaksa Muhittin Böcek kaçsın, Zeydan Karalar kaçsın, en nihayetinde en korktuğunuz Ekrem İmamoğlu kaçsın siz de kurtulun" diyerek meydan okudu. Özel'e göre, bu tutuklama, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Antalya'yı iki kez üst üste kazandığı için "çıldırdıkları, hazmedemedikleri bir şehirde şehre cezadır" ve "Cumhuriyet Halk Partisi'ne cezadır, Türkiye'ye de büyük bir kötülüktür".

Özgür Özel, konuşmasında Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutter'in durumlarına da değindi. Karalar'ın Adana'da "efsane" bir isim olduğunu ve mitinglerde 25 dakika süren tezahüratlarla karşılandığını vurguladı. Bu sevginin parayla, pulla değil, "insanlıkla, hizmetle ve milletin içinde olmakla" oluştuğunu belirtti. Abdurrahman Tutter için ise Adıyaman halkının kendisini aday yapmaları için partisinden "söke söke", "ağlaya ağlaya" istediğini aktardı. Tutter'in Adıyaman'a sürekli bir şeyler istemesiyle tanındığını ("merhaba dediğinde Adıyaman'a bir para istiyor", "bir araç bir park bir çocuğa burs") hatta kendi belediye başkanlarının bile onunla karşılaşmaya korkar olduğunu esprili bir dille ifade etti. Özel, iktidar partisine meydan okuyarak, "hodri meydan sokakta dolaşın Ak Partililer gitsinler desinler ki biz Apo'yu aldık Abdurrahman'ı içeri attık" dedi. Tutter'in, Adıyaman eski AK Parti Belediyesi döneminden çalışan bir müteahhidin "iftirasıyla" gözaltına alındığını ve sözleşme yenilemediği birisi olduğunu belirtti.

Özgür Özel, tüm bu süreçte yaşananları "düşman hukuku" olarak tanımladı ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu süreçte adeta bir "darbede esir düştüğünü" ifade etti. Ancak bu durumun parti için bir "hayırlısı" olabileceğini, çünkü bugüne kadar kendilerinin anlattığı bu haksızlıkları artık iktidar partisinin Antalyalı turizmciye, Adıyaman'daki yas içindeki teyzeye, kimsesiz çocuklara ve Adana halkına açıklamak zorunda kalacağını savundu. Özel, "İstanbul'da 109 gün bugün bir kör kuruş ya bir delikli para bulup da bir kasadan bir evden böyle bir havaya atsınlar da görelim" diyerek iktidarın hukuksuzluk iddialarının temelsizliğini örnekledi. Manavgat'ta bir görüntü üzerine AK Partililer tepki göstermeden kendisinin muhakkik tayin ettiğini ve delil olursa hukuka ne kadar saygılı olduklarını herkesin göreceğini söylediğini hatırlattı.

Özgür Özel’in bu açıklamaları, siyasi operasyonların hukuki temelden yoksun, tamamıyla siyasi saiklerle yapıldığına dair güçlü bir iddianın altını çiziyor. Özel, yaşananların aslında Cumhuriyet Halk Partisi'nin "iktidarına" karşı girişilen bir "darbe" olduğunu ve bu süreçte arkadaşlarının "esir düştüğünü" vurguladı. Ancak Özel’in en çarpıcı ve umut veren mesajı, bu "esir düşen" isimlerin ve partinin yalnız olmadığı yönünde. Özgür Özel’e göre, tüm bu baskı ve haksızlıklar, halkın vicdanında ve sandıkta karşılık bulacak, zira halkın bu tür mağduriyetleri her zaman telafi ettiğini, hatta mağdurların daha da güçlenerek çıktığını geçmiş seçim tecrübeleriyle kanıtladığını belirtti. İşte bu bağlamda, Özel'in sözlerinin asıl vurduğu nokta, tüm bu "düşman hukuku" ve "fırsatçılık" adımlarının siyasi arenada ters tepeceği ve "günü gelince esirlerimizi geri alacağız" sözleriyle nihai zaferin ve adaletin mutlaka tecelli edeceği inancıydı. Bu tutuklamalar ve siyasi hamleler ne kadar sert olursa olsun, Özgür Özel, halkın vicdanında ve demokrasinin sandığında bu durumun asıl hesabının sorulacağına olan inancını açıkça dile getirirken, www.avazturk.com olarak, bu tarihi çıkışın Türkiye siyasetindeki gelecek dalgalanmaları nasıl etkileyeceğini büyük bir heyecanla takip etmeye devam edeceğiz.