CHP'ye Kayyum Kararı ve Ekonomi İçin Tarihi Tehlike Sinaylleri Yükseliyor!

CHP'ye Kayyum Kararı ve Ekonomi İçin Tarihi Tehlike Sinaylleri Yükseliyor!

Gazeteci Murat Muratoğlu ve kulis uzmanı Remzi Özdemir, "Murat Muratoğlu" YouTube kanalında Türkiye'nin siyasi ve ekonomik gidişatını değerlendirdi. CHP'ye yönelik kayyum davasının kabulü, tartışmalı enflasyon verisi ve beklenen faiz indirimlerinin...

Gazeteci Murat Muratoğlu'nun kendi adını taşıyan "Murat Muratoğlu" adlı YouTube kanalında yayınlanan son video, Türkiye'nin hem siyasi hem de ekonomik geleceği açısından kritik mesajlar içeriyordu. Kanalın konuğu, kulislerin nabzını tutan Remzi Özdemir'di. İkili, güncel gelişmeleri masaya yatırarak izleyicilere "büyük bir şokun" kapıda olduğu uyarısını yaptı. Bu şokun temelinde iki ana başlık yatıyor: CHP'ye yönelik atılacak adımlar ve açıklanan tartışmalı ekonomik verilerle şekillenen faiz politikası.

Programın başlangıcında, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan %1.5'lik aylık enflasyon rakamı gündeme geldi. Bu rakam, konuk Remzi Özdemir tarafından "muhteşem" olarak nitelense de, kimsenin inanmadığı, hatta çocuklara anlatsanız bile inanmayacağı kadar hayali ve inanılmaz bulunduğu vurgulandı. Özellikle gıda fiyatlarındaki düşüşün enflasyonu bu seviyeye çektiği iddiasının ne kadar mucizevi olduğu ironiyle ifade edildi. Bu durumun tek bir amacının olduğu belirtildi: Faiz indirimine yol açmak. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz.

Merkez Bankası'nın, daha önce enflasyon düşmeden faiz indirimi yapmanın teknik olarak mümkün olmadığını her fırsatta söylediği hatırlatıldı. İşte tam bu noktada TÜİK'in "joker" olarak devreye girdiği ve adeta bir "TÜİK mucizesi" yaşandığı ifade edildi. Açıklanan bu düşük rakamın, Merkez Bankası'nın faizleri düşürmesi için gerekli zemini hazırladığı öne sürüldü. Merkez Bankası içinde rasyonel ekonomi için direnen, "asi" ve "dik kafa" oyuncular olmasına rağmen, bu düşüşün "faizi düşüreceksin" emrinin bir sonucu olduğu iddia edildi. Duyumlar, Merkez Bankası'nın 250 baz puan ve biraz daha üzerinde bir faiz indirimine gideceğini gösteriyor. Piyasadan alınan işaretler, özellikle 2 ve 5 yıllık tahvillerdeki alışlar ve faiz düşüşleri, faiz indiriminin sinyallerini veriyordu. https://www.avazturk.com Ancak bu durumun ekonomi için değil, piyasalar için bir "iyi" gelişme olduğu şerhi düşüldü.

Gündemin diğer sıcak maddesi ise Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile ilgiliydi. Programa göre, CHP'ye kayyum atanma sürecinin en büyük hamlesi gelmiş, ilgili iddianame kabul edilmişti. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Bu adımın, CHP'ye kayyum atanmasının önünü açtığı belirtildi. Bu, siyasi yasaklar ve partiye kayyum atanması anlamına gelebilecek önemli bir gelişmeydi.

Peki, bu siyasi hamle neden şimdi geliyordu? Konuk Remzi Özdemir'e göre, bunun altında yatan temel neden Ekrem İmamoğlu'nun beklenenden çok daha önce sahaya çıkması ve bu kadar geniş bir kitleyi peşinden sürükleyebilmesiydi. AKP'nin başlangıçta bu kadarını beklemediği, hatta DEM Parti'nin de desteğiyle bu yıl seçim yapmayı planladığı ancak anket sonuçlarının durumu değiştirdiği belirtildi. Anketlerde Erdoğan ile İmamoğlu (ve Mansur Yavaş) arasındaki farkın belirginleşmesi üzerine "oyunu bozma" çabasına girişildiği ifade edildi. İmamoğlu'nun, AKP'nin ve hatta Türkiye'nin dengesini bozduğu yorumu yapıldı.

Önceden, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne kayyum atanmasının planlandığı ancak Saraçhane'deki gibi toplumsal hareketlerin ve mitinglerin bu planı engellediği aktarıldı. Bu nedenle planın değiştiği ve CHP'nin "yeniden dizayn edilme" sürecine girildiği belirtildi. Buradaki amacın, Erdoğan'ın arzu ettiği "yerli ve milli," "milliyetçi," Türkiye'nin çıkarları için AKP'ye destek verecek bir muhalefet yapısı oluşturmak olduğu ifade edildi. Hatta bu süreçte Kemal Kılıçdaroğlu'nun rolü üzerine de spekülasyon yapıldı, kendisinin bu "dizayn" sürecini kolaylaştıran bir aktör olup olamayacağı sorusu ortaya atıldı. Tarihi bir dönemden geçildiği vurgulandı. Bu şartlar altında, yakın gelecekte (4 yıl gibi kısa vadede) bir seçim beklenmediği de dile getirildi. https://www.avazturk.com

Tüm bu siyasi gelişmelerin ve ekonomik manevraların Türkiye için büyük bir şok yaratması beklendiği belirtildi. Özellikle "kur riski"nin tamamen iç dinamiklerden kaynaklandığı ifade edildi. Programda dikkat çeken bir diğer nokta, iktidara yakın olarak bilinen müteahhitler ve iş adamlarından parti için ciddi miktarda para talep edildiği iddiasıydı. Bu durumun onları rahatsız ettiği ve yurt dışına para çıkarma çabasına girdikleri belirtildi. Geçmişte AKP ile iş yapmış bazı müteahhitlerin tutuklanmasının veya gözaltına alınmasının arkasında da bu kişilerin İmamoğlu'na yakınlaşmasının yattığı, iş dünyasının gücün yanında yer aldığı yorumu yapıldı.

Yurt dışına kaçan paralardan en az 20-25 milyar dolarının "pala bıyıklı" olarak tabir edilen bu iş adamlarına ait olduğunun iddia edildiği belirtildi. Bu paraların zaman zaman Türkiye'ye getirildiği, ancak bunun "sermaye transferi" amacıyla, örneğin kendi şirketlerinin yurt dışında ihraç ettiği tahvilleri yüksek faizle kendilerinin satın alması gibi yollarla yapıldığı anlatıldı. Bu yöntemin hem parayı koruduğu hem de transfer sağladığı ifade edildi. Hatta Mehmet Şimşek'in de bu durumdan rahatsız olduğunun iddia edildiği, ancak Şimşek'in kendi vergi kaçınma iddiaları üzerinden eleştirildiği de programa yansıdı. Mehmet Şimşek'le ilgili AKP defterinin kapanmadığı ve Erdoğan öncesi danışmanlık yaptığı şirketlerin gündeme gelebileceği de öne sürüldü.

Peki, bu şartlar altında nasıl yatırım yapılmalı, para nasıl korunmalı? Yayın, bu soruya net yanıtlar verdi. Genel tema, içinde bulunduğumuz dönemin para kazanma değil, parayı koruma dönemi olduğu vurgusuydu. Piyasada büyük bir şok beklendiği için panik yapmamak ve bir-iki ay içinde "para kazanayım" hırsına kapılmamak gerektiği belirtildi. https://www.avazturk.com Yabancı sermayenin gelmesinin beklenmediği, faiz indirimiyle birlikte bu beklentinin daha da azaldığı ifade edildi.

Merkez Bankası faizleri ne kadar düşürürse düşürsün, ticari kredi faizlerinin halen %65 gibi çok yüksek seviyelerde olduğu ve düşse bile (örneğin %35'e) ekonomide ticaretin dönmesi için yeterli olmayacağı, ancak ekonominin %20 gibi büyümesiyle mümkün olabileceği belirtildi. Bu nedenle reel ekonominin sıkıntıda olduğu mesajı verildi.

Yatırım araçlarına gelince: Likidite ve mevduattan daha iyi getiri sağlaması açısından para piyasaları fonları tavsiye edildi. Bu fonların, Merkez Bankası'nın faiz indiriminden de küçük bir fayda sağlayacağı belirtildi. Mevduat düşünenler için 3 veya 6 aylık bağlamanın daha güvenli olabileceği önerildi.

Dolar kuru hakkında ise "kontrollü yükselişin" devam edeceği öngörüldü. Geçmişte enflasyonun altında bir yükselişe izin verilirken, artık enflasyona paralel bir yükseliş beklendiği ifade edildi. Yıl sonu enflasyon tahminleri (Merkez Bankası'nın %24'ü veya daha gerçekçi görülen %30-35 bandı) kadar bir artış olabileceği, ancak yakın vadede (3-6 ay) büyük bir patlama veya devalvasyon beklenmediği dile getirildi. Devletin düşük rezervlere rağmen kuru bir süre daha tutabileceği belirtildi. Önemli olanın enflasyonun bir tık üzerinde getiri sağlamak olduğu ve bunun para piyasaları fonlarıyla mümkün olabileceği yinelendi.

Borsa İstanbul'daki durum ise daha karışıktı. Bankacılık endeksinin %6 gibi yükselişte olduğu ancak genel endeks mühendisliği yapıldığı, yani endeks yüksek görünse de Arçelik, Petkim, Tüpraş, Ford Otosan gibi lokomotif hisselerin 300-1500 gün önceki fiyatlarında olduğu anlatıldı. Borsanın Varlık Fonu ve kamu bankaları aracılığıyla "gırtlağa kadar" mal dolu olduğu ve spekülatörlerin sattığı belirtildi. Borsa konusunda nötr bir duruş sergilendi ve bu ortamda borsaya girmenin kumar oynamak gibi olduğu, özellikle ay sonuna doğru bir düşüş beklendiği için riskli olduğu uyarısı yapıldı.

Altın ise en çok öne çıkan yatırım aracıydı. Altının yükselişinin esas nedeninin Amerika Merkez Bankası (Fed), Trump veya ticaret savaşları değil, Çin'in dolara karşı başlattığı rezerv para savaşları olduğu vurgulandı. Amerikan tahvillerinin "çöp" olma yolunda ilerlediği ve milletin bu durumu satın aldığı belirtildi. Altının her düşüşünün bir alım fırsatı olarak görülmesi gerektiği ancak bunun yatırım tavsiyesi olmadığı özellikle belirtildi. Takip edilmesi gerekenin gram fiyatı değil ons fiyatı olduğu ve kuyumculardaki çeyrek/cumhuriyet altını yerine sertifikalı gram altınların bir kenarda tutulmasının faydalı olduğu tavsiye edildi. Altının yolunun henüz çok başında olduğu, daha katedilecek uzun bir mesafesi olduğu iddia edildi. https://www.avazturk.com

Gayrimenkul piyasasına da değinildi. Türkiye'deki konut piyasasının sancılı bir döneme gireceği belirtildi. Bunun nedeninin doların aşırı düşük, Türk Lirası'nın ise Türkler açısından aşırı değerli olması ve yurt dışındaki (Londra, Yunanistan, Almanya gibi) konutların Türkiye'ye göre daha ucuz kalması olduğu açıklandı. Dünyaca ünlü emlak şirketlerinin ve hatta Nef gibi Türk firmalarının yurt dışında inşaat yapıp Türk yatırımcılara sattığı örnekleri verildi. Yabancı yatırımcının Türkiye'deki konuttan kaçtığı belirtildi. Bu aydan itibaren konut satışlarının düşmesinin beklendiği, özellikle sıfır konut piyasasının tamamen tıkanacağı öngörüldü. Elinde parası olan için bir fırsat olup olmadığı sorulduğunda ise, eğer oturmak için ve özellikle İstanbul gibi deprem bölgesinde sağlam, yeni bir ev alınıyorsa mantıklı olduğu, bunun paradan veya getiriden daha önemli olduğu belirtildi. Ancak yatırım amacıyla konut alımının riskli olduğu yinelendi.

Gayrimenkuldeki en kritik uyarı ise şuydu: Kesinlikle "topraktan," yani proje aşamasındaki inşaatlardan konut alınmaması gerektiği vurgulandı. Çünkü şirketlerin zor durumda olduğu, projeleri bitiremediği, hatta bazı büyük müteahhitlik firmalarının iflaslarının görülebileceği öne sürüldü. Alınacaksa da bitmiş veya %90'ı tamamlanmış evlerin tercih edilmesi gerektiği belirtildi.

Bitcoin'den de kısaca bahsedildi. Murat Muratoğlu, kişisel olarak Bitcoin'i önerdiğini ancak toplamak için 100.000 doların altına düşmesini beklediğini söyledi. Şirketlerin de bilançolarına Bitcoin eklemeye başladığı ve bunun gelecek için enteresan bir çözüm olabileceği dile getirildi.

Programın sonunda, içinde bulunduğumuz dönemin siyasi ve ekonomik çalkantılar nedeniyle zorlu olduğu tekrarlandı. CHP'ye kayyum atanması gibi gelişmelerin partiyi iktidarın kontrolüne sokma potansiyeli taşıyan tarihi bir döneme işaret ettiği belirtildi. İzleyicilere tekrar "paranızı çok iyi koruyun," "pamuklara sarın" uyarısı yapıldı. Bu dönemin para kazanma değil, parayı koruma dönemi olduğu net bir şekilde vurgulandı ve herkesin dikkatli olması gerektiği mesajıyla yayın sonlandırıldı. Murat Muratoğlu ve Remzi Özdemir, gelişmeler oldukça bu konuları takip etmeye devam edeceklerini belirterek, izleyicileri kanala abone olmaya davet etti. Ayrıca Remzi Özdemir'in Hollanda'da kiralık ev arayan bir öğrenci için yardım çağrısı da videoda yer buldu.