Cumhuriyet'e Kurulan 'Cadı Avı' Tuzağını Deşifre Etti!

Cumhuriyet'e Kurulan 'Cadı Avı' Tuzağını Deşifre Etti!

ürkiye'nin cesur kalemlerinden Demet Cengiz, son yazısıyla gündemi sarstı. Cumhuriyet rejimine yönelik o büyük tehlikeyi ve 'cadı avı' benzetmesiyle anlattığı korkunç sonu...

Türkiye'nin siyasi ve toplumsal fay hatlarının her zamankinden daha gergin olduğu bir dönemde, usta bir kalemden gelen sarsıcı bir analiz, tüm ezberleri bozacak bir uyarı niteliği taşıyor. Ülkenin kurucu değerleri ve Cumhuriyet rejiminin geleceği üzerine süren bitmek bilmez tartışmalar, çoğu zaman yapıcı bir eleştirinin ötesine geçerek adeta bir linç kampanyasına dönüşürken, ünlü bir yazar bu tehlikeli gidişata tarihten bir benzetmeyle ışık tuttu. Bu, sadece bir köşe yazısı değil, aynı zamanda ülkenin geleceğine dair kaygıları en çarpıcı şekilde dile getiren bir manifestodur.

Bu haberin ilerleyen satırlarında, o yazarın kim olduğunu ve ülkenin en temel değeri olan Cumhuriyet rejimini hedef alan bu modern "cadı avının" ne anlama geldiğini tüm çıplaklığıyla okuyacaksınız. Yazarın kullandığı o korkutucu benzetme, bugüne kadar yapılan tüm tartışmaları anlamsız kılacak ve tehlikenin ne kadar büyük olduğunu gözler önüne serecek. Okumaya devam ettikçe, bir toplumu içten içe çürüten o sinsi mekanizmanın nasıl çalıştığına ve geri döndürülemez bir sona nasıl yaklaşıldığına tanık olacaksınız.

Ekonomi ve siyaset üzerine yaptığı keskin analizlerle tanınan, gazeteci-yazar Demet Cengiz, Tele1'de kaleme aldığı "Cumhuriyet Rejimi ve Cadı Avı" başlıklı yazısıyla gündemin merkezine oturdu. Cengiz, yazısında Türkiye Cumhuriyeti'nin adeta bir "kum torbasına" dönüştürüldüğünü, farklı ideolojilerden ve kesimlerden herkesin gelip ona bir yumruk atarak rahatladığını belirtiyor. Ancak Cengiz'in asıl uyarısı, bu saldırıların vardığı tehlikeli boyutu anlattığı o bölümde saklı. Cengiz, Cumhuriyete yönelik bu sistematik ve yıkıcı saldırganlığı, tarihin en karanlık sayfalarından biri olan Orta Çağ'daki "cadı avlarına" benzetiyor.

Yazar, bu benzetmeyi rastgele seçmiyor; özellikle cadı olduğu iddia edilen kadınlara uygulanan "su testi" üzerinden bugüne dair korkutucu bir projeksiyon yapıyor. O dönemde, bir kadının cadı olup olmadığını anlamak için elleri ve ayakları bağlanarak suya atılırdı. Eğer kadın suda batarsa, masum olduğu kabul edilir ama çoktan boğularak ölmüş olurdu. Eğer suyun yüzeyinde kalırsa, cadı olduğuna hükmedilir ve bu kez de yakılarak idam edilirdi. Yani her iki durumda da sonuç ölümdü.

Demet Cengiz, işte tam da bu noktada şu tarihi uyarıyı yapıyor: Bugün Cumhuriyet rejimine yapılan da tam olarak budur! Rejime sürekli olarak "testler" yapılıyor, değeri ve meşruiyeti sorgulanıyor. Bu saldırılar karşısında ayakta kalmaya çalıştıkça hırpalanıyor, savunmaya geçtikçe "baskıcı" olarak yaftalanıyor. Cengiz, bu amansız "cadı avı" sürecinin sonunda, herkesin Cumhuriyet'in aslında bir "cadı" yani kötü bir rejim olmadığını anlayacağını, ancak o zamana kadar çok geç olabileceğini şu sarsıcı sözlerle ifade ediyor: "Geriye sadece ölmüş bir vücut kalacak." Bu benzetme, Cumhuriyete yönelik eleştiri adı altındaki yıkım faaliyetlerinin, ülkeyi nasıl geri dönülmez bir felakete sürüklediğini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.