Diyarbakır'da Tehlike Saçan Binalar Yıkılmak için Daha Neyi Bekliyor?

Diyarbakır'da Tehlike Saçan Binalar Yıkılmak için Daha Neyi Bekliyor?

Diyarbakır'ın Sur ve Bağlar ilçelerinde, deprem sonrası ağır hasar raporu almasına rağmen hala kullanımda olan binalar büyük risk taşıyor. İl Sağlık Müdürlüğü ve Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü'nün açıklamalarıyla, halkın güvenliği tehlike altında!

Diyarbakır'ın kalbi Sur İlçesi, tehlikeyle dolu bir gerçeği her gün yüzüne vuruyor. İskender Paşa Mahallesi'nde bulunan 25 yıllık bir Aile Sağlık Merkezi binası, geçtiğimiz yılın depremlerinde ağır hasar almasına rağmen, adeta zamanın unuttuğu bir direnişle hizmet vermeye devam ediyor. Ağır hasar raporuna rağmen, bina hala sağlık hizmeti sunarken, bu durum mahalle sakinlerini derinden tedirgin ediyor.

Bu binada, altı doktor, hemşireler ve yardımcı personel, her gün yüzlerce hastaya ayakta tedavi hizmeti sunuyor. Muayene ve reçete işlemleri, binanın tehlikeli koşullarına meydan okuyarak sürdürülüyor. Sağlık Müdürlüğü'nün yeni bir yer arayışı içinde olduğu bilinse de, uygun şartlara sahip bir alternatifin henüz bulunamamış olması, endişeleri daha da artırıyor.

Diyarbakır'ın Bağlar İlçesi'nde ise benzer bir durum Şeyh Şamil Mahallesi'nde yaşanıyor. Emek Caddesi'nde bulunan 7 katlı, 18 dairelik Habip Apartmanı da deprem sonrası ağır hasarlı olarak raporlandı. Kolon ve kirişlerin ciddi hasar gördüğü, çatlakların ve bodrumdaki taşıyıcı kolonların patladığı bu bina, ne tahliye edildi ne de yıkıldı.

Apartman sakinleri, aşırı yüksek kira bedelleri ve kış koşulları nedeniyle maddi imkanlarının kısıtlı olduğunu belirterek, tehlike altında yaşamaya mecbur kaldıklarını ifade ediyor. Kentteki kiraların 15-25 bin lira arasında değiştiğini vurgulayan sakinler, ağır hasarlı evlerinde kalmayı, sokakta ya da çadırda yaşamaya tercih ettiklerini dile getiriyor.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü yetkilileri, konuyla ilgili yaptığımız görüşmede, Habip Apartmanı ile ilgili tahliye işlemlerinin kaymakamlıkların yetki alanında olduğunu belirtti. Aile Sağlık Merkezi binası hakkında ise, Sağlık Müdürlüğü tarafından alınan performans raporuna göre ağır hasarlı olduğunu, ancak kendilerince bu binaya ait ağır hasar raporu bulunmadığını ifade etti.

Diyarbakır'daki bu tehlikeli binalar, sadece yapısal hasarlarını değil, aynı zamanda yönetim ve koordinasyon eksikliklerini de gözler önüne seriyor. Mahalle sakinlerinin ve depremzede bina sakinlerinin güvenliği, bu belirsizlik ortamında büyük bir risk altında. Yetkililerin acil müdahalesi ve sorumluluk alması, bu krizin üstesinden gelinmesi için şart görünüyor.

Diyarbakır, bu yapısal ve yönetimsel zorluklarla mücadele ederken, halkın sağlığı ve güvenliği en ön planda tutulmalı. Ağır hasarlı binaların bir an önce tahliye edilmesi ve güvenli yaşam alanlarının sağlanması gerekiyor. Bu durum, sadece Diyarbakır'ın değil, tüm Türkiye'nin gündeminde olmalı ve alınacak derslerle, gelecekte benzer trajedilerin önüne geçilmeli.