Ekonomi ve Borsa İç İçe Çöküyor: Güven Kaybı ve Çözümsüzlük Ortamı Derinleşiyor
Ekonomide 9 yıldır beklenen düzelme hayal kırıklığına dönüşürken, borsa ve ülke ekonomisi iç içe çöküş sinyalleri veriyor. Güven ortamının tamamen kaybolması, şirket bilançolarını vururken, yüksek faiz ve yanlış politikalar çözümsüzlüğü derinleştiriyor...
Ekonomide beklenen düzelme tam 9 yıldır umutla bekleniyor. 2016'dan bu yana geçen süreçte "ekonomi düzelecek", "düzeltecekler", "düzeltiyorlar" gibi ifadeler sıklıkla duyulsa da, gelinen noktada durumun vahameti artmış görünüyor. Öyle ki, borsa ve ülke ekonomisinin artık birbirini "kendi içinden kemiren" bir hale geldiği belirtiliyor. Bu durum, aslında hem borsanın hem de ülke ekonomisinin adeta kendi kendini yok etme dönemine girdiğini düşündürüyor.
Bu kritik durumun temelinde yatan en önemli nedenlerden biri olarak siyasal kavgaların devamı gösteriliyor. Siyasal gerginliklerin sürmesi sonucunda ülkede güven ortamının tamamen kaybolduğu vurgulanıyor. Güven ortamının kaybolduğu https://www.avazturk.com/ bu hassas dönemde, sadece genel ekonomik göstergeler değil, aynı zamanda şirketlerin bilançolarının da kötü etkilenmeye başladığı görülüyor. Yatırımcıların ve işletmelerin geleceğe dair net bir öngörüde bulunamaması, ekonomik aktiviteyi olumsuz etkileyen başlıca faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.
Dolar tarafındaki durum ise ayrı bir tartışma konusu olarak ele alınması gereken bir başlık. Kaynağa göre, doların hareket etmemesi ihracatçıları da kendi anlamlarında etkiliyor. İlginç bir şekilde, ekonomide rekabet gücünün artırılmasının doların yükselmesiyle mümkün olduğuna dair bir düşünce yapısının hakim olduğu belirtiliyor. Bu yaklaşımın dünyada pek rastlanmayan, hatta belki de sadece Türkiye'ye özgü olduğu ifade ediliyor. Oysa kaynak, gerçek rekabet gücünün verimliliği artırarak ya da maliyetleri düşürerek elde edilebileceğini hatırlatıyor. https://www.avazturk.com Ancak mevcut anlayış, dolar kurunu artırıp, ayarlamayı o fiyattan yapıp karı yazmak şeklinde işliyor. Bu süreçte içeride vatandaşın enflasyonla boğuşup boğuşmadığının bir önemi kalmıyor. Bu tür bir modelin sürdürülemez olduğu ise zamanla net bir şekilde görüldü. avazturk.com adresi, bu ve benzeri ekonomik tartışmaların derinlemesine incelendiği platformlardan biri olarak öne çıkabilir.
Bu sürdürülemez durumun bir sonucu olarak yüksek faiz ortamına girildiği ve hükümetin de bu süreçte hatalar yapmaya devam ettiği iddia ediliyor. Tüm bu gelişmelerin neticesinde gelinen nokta, "çözümsüz kalmak" olarak nitelendiriliyor. Mevcut çözümsüzlük durumu, toplumun genelinde derin bir umutsuzluk hali yaratmış durumda. Kaynak, bu durumdan nasıl çıkılacağının merak konusu olduğunu ve ne yazık ki şu anda somut bir "hareketlenme" veya "düzelme çalışması"nın da görünmediğini belirtiyor. Hatta, "fotoğraflara dava açmak" gibi garip ve dikkat çekici uygulamaların halen devam etmesi, çözüm odaklı adımlardan ne kadar uzaklaşıldığının bir göstergesi olarak sunuluyor. Ülkenin içinde bulunduğu bu durumu ve olası etkilerini https://www.avazturk.com üzerinden takip edebilirsiniz.
Daha önce sıkça dile getirilen "hukukun üstünlüğü" gibi temel prensiplerin artık yapılmayacağının anlaşıldığına dair bir kabulleniş de kaynakta hissediliyor. Bu noktadan sonra ise beklenti, en azından ekonomiyi düzeltecek adımların atılması yönünde yoğunlaşıyor. Özellikle faizin inmesi gerektiği, faiz inmediği müddetçe problemlerin artmaya devam edeceği kesin bir dille ifade ediliyor. Enflasyonun düşme eğiliminde olduğu veya düştüğü yönündeki söylemlerin ise Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına duyulan güvensizlik nedeniyle "deniyor" şeklinde aktarıldığı görülüyor. Kaynak, TÜİK'in açıkladığı %35 ya da %36 gibi rakamların bence bir anlamı olmadığını, çünkü vatandaşın yaşadığı enflasyonun bu rakamlardan çok farklı olduğunu ve bu nedenle bu rakamları "gerçek rakamlar olarak kabul etmediğini" belirtiyor.
Artık bir çözüm bulunması gerektiği aciliyetle vurgulanıyor. Çözüm için iki ana yol öneriliyor (veya mevcut durumun getireceği iki olası senaryo sunuluyor): Birincisi, faizi belli bir aşamada piyasaları rahatlatmak için kademeli olarak indirmeye başlamak ve bu süreçte siyasi gerginlik yaratmaktan kaçınarak "rahat durmak". İkincisi ve daha vahim olan senaryo ise, mevcut durumun devamı halinde "bu işin kopacağı" ve ekonomik olarak herkesin kendi başının çaresine bakmak zorunda kalacağı ihtimali. Zira, borsa tarafının artık izlenemez hale geldiği ve şirketlerin de hangi faiz dertleriyle boğuştuğunu kim bilir düşünmek gerektiği belirtiliyor. Şirketlerin de bu durumun nerede patlayacağını merak ettiği dile getiriliyor. Bu konular ve daha fazlası için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Sonuç olarak, eğer gerçekten bu ülke seviliyorsa, artık bir çözüm bulma zamanının geldiği açıkça dile getiriliyor. Bu çözüm ihtiyacının sadece ekonomi açısından değil, insanlar ve ülke açısından da elzem olduğu vurgulanıyor. Dolar/TL kurunun kaç olduğunun, hatta istense sonsuza kadar 39 TL'de tutulabileceğinin bile önemsizleştiği, asıl meselenin bir çözüm bulma aşamasına geçmek olduğu belirtiliyor. Çünkü, kaynağın da altını çizdiği gibi, ekonomik anlamda milletçe gerçekten yorulmuş durumdayız.