Ekonomideki gidişatı en olumlu şekliyle anlattı! Türkiye bir Venezuela yada Arjantin olmayacak!
Avrasya Yatırım kurucusu Evren Zelyut, seçim sonrası ekonomi senaryolarına ilişkin birtakım değerlendirmelerde bulundu. Ekonomide en olumlu bir tablo çizen Zelyut, Türkiye’nin bir Venezuela yada Arjantin olmayacağını, dolar kurunun ise öyle söylenenler...
Tele1, Sözcü, Karar ve Sosyal Meyda’da yaptığı ekonomi programlarından tanıdığımız Avrasya Yatırım’ın kurucusu Evren Zelyut, 28 Mayıs seçim sonrasında ki ekonomi senaryoları değerlendirdi. Dolar kurunun 35-40 seviyelerine çıkabileceğini iddia eden diğer ekonomistlerin aksine dolar kurunun bu şekilde yükselmeyeceğini belirtti.
Karamsar olan yatırımcılara, Türkiye’nin güçlü bir finans sistemi olduğunu ve Türkiye’nin asla bir Venezuela yada Arjantin ülkeleri gibi bir ekonomiye sahip olmayacağımızı belirtti. Her ne kadar cari açığımız tarihi rekor kırdıysa, her ne kadar dolar kurunun şu anda 20 lira bandında olsa da, birtakım korkunç senaryoların olmayacağına dair somut örnekler verdi.
Türkiye’nin jeostratejik önemine dikkat çeken Zelyut, Türkiye ekonomisinin iflas etmesine ne batı bloğunun nede doğu bloğunun asla izin vermeyeceğini örneklerle ve somut gerekçelerle anlattı. Önümüzdeki süreçte gıda, konut, kira fiyatlarının otomatikman artacağını öngören Zelyut, hiperenflasyon dönemini yaşasak ta finansal sistemin çarklarının döneceğine vurgu yaptı. Konuyu Tele1 ekranlarında açıklayan Avrasya Yatırım’dan Evren Zelyut şu açıklamalarda bulundu;
Bardağın Boş ve Dolu Tarafları
Şimdi burada seçimden sonra ekonominin ne olacağına dair çok tartıştık. 2 tane senaryo karşımıza çıktı. Tabii burada iktidar ve muhalefete göre farklı farklı uçlar hedef gösteriliyordu. Ne deniliyordu? İktidar yanlıları Türkiye'de yeni bir hikaye yazılacak, Türkiye uçacak-kaçacak, daha iyi olacak vesaire…. Bu tarzdan söylemler geliştirmişti. Bunun karşısındaki söyleme baktığımızda da; işte bir ödemeler dengesi krizi, kurun 35-40 TL olması, Türkiye'de ekonominin tamamen durup milyonlarca kişilik bir işsizlikle karşı karşıya kalmamız gibi söylemler vardı. Şimdi dönüp ekonomiyi nesnel bir şekilde ele almamız gerekiyor;
Şimdi bu 2 söylem var ama şimdi bardağın bir boş tarafı var bir dolu tarafı var. Ben hep şunu söylüyorum yazılarımda, katıldığım yayınlarda: Evet Türkiye’nin bir Arjantin, Venezuela olma tehlikesi var ama olur dediğiniz zaman da bir şekilde Türkiye'ye birazcık haksızlık yapmış oluyorsunuz. Konuyu açığa kavuşturalım; Türkiye'de bundan sonra yaşayacağımız ağır bir enflasyon gerçeği var ve bundan kaçınılmaz. Bununla, çok büyük bir ödemeler dengesi kriziyle milyonlarca kişinin işsiz kalması ve bütün Türk sanayisinin stop edeceği gerçeğini karıştırmamak lazım. Yani yüksek enflasyon başka, ağır ekonomik koşullar başka ve dolar kurunun 35-40 TL olması ve bir ödemeler dengesi krizi başka bir olay. Ve ben, işin bu tarafa yöneleceğini düşünmüyorum. Neden dediğiniz zaman da bakın;
Neden Ağır Bir Enflasyon Yaşayacağız?
Bir kere ağır bir enflasyon neden yaşayacağımıza dair gerekçeler var. Muazzam bir bütçe açığı var. Merkez Bankası’nın bu seçim sürecinde 4 ayda 382 milyar lira açık verdiğini biliyoruz. Bu açık 700-800 milyara vuracak. Haliyle bu açığın kapatılması için halkın üstüne gelecek zamları ve vergileri gösteriyor. Bu da enflasyonu yükseltecek bir gerekçe.
Erdoğan'ın göçmenlere yönelik tavrını çok net biliyoruz. Göçmenler Türkiye'de kalmaya devam edecek ve sayıları daha da artacak. Ve bu olduğu zaman arz talep kanununa göre gıda, konut, kira fiyatları otomatik olarak yukarı gidecek.
Bir diğer neden kur. Şu an Dolar/TL ile yatıyoruz, Dolar/TL ile kalkıyoruz. Kurun yirminin üzerinde kalması bile; bizim kur geçişkenliği dediğimiz yani ekonomi modelinin bozukluğuna bağlı olarak dışa bağlı bir üretim sisteminde, bizim şirketlerimizin maliyetlerini yukarıya çıkartacak.
Faizler Artacak
Ve son olarak da klasik, hepimizin bildiği üretim sorunlarımız var. Birtakım sıkın yıllarımız var. Bu kur problemini çözmek için de kur korumalı mevduat icat edildi ama bir Frankenstein'a döndük. Kendi ellerimizle yarattığımız 121 milyar dolarlık muazzam bir açık verdik. Şimdi aman bu piyasaya dolar talebi olup akmasın diye faizler yukarıya doğru gidecek ama faiz yukarıya gittiği zaman da bizim reel sektör birazcık daha boğulacak.
Şimdi bu duruma baktığım zaman; enflasyondan Türkiye için kaçış yok! Yani şu ana kadar yaşadığımız enflasyonun üstüne çıkacak bir baskı var ama öbür tarafta gelin bir de şunu analiz edelim; yani Türkiye'de ekonomi durur mu? Venezuela, Arjantin olur muyuz dediğimiz de bunun da olmayacağına dair birtakım göstergeler var. Nedir bu göstergeler dediğimizde; Biz bakın, ekonomiyi düşünürken daima rakamlara; işte hazinenin borcuna bakıyorum. 4 trilyon 588 milyarlık muazzam bir borç var ve 588 milyarlık kısmını 2023’te yapmışlar. Bu Cumhurbaşkanı Erdoğan geldiğinde 1 trilyondu, şimdi 4.5 trilyona çıkmış. Demek ki faiz ödeyeceğiz. Üzerimizdeki yükü artacak ama amma velakin Türkiye Arjantin ve Venezuela'dan nasıl ayrışır?
Türkiye'nin İflas Etmesine İzin Vermezler
Arjantin dediğiniz yer Güney Amerika'da. Venezuela dediğiniz yer Orta Amerika'da. Türkiye dediğiniz yerde bir jeostratejik önemi var. Bakın bugün kuzeyimizde doğu ve batı blokları resmen harp meydanında birbirine girmiş durumda. Dolayısıyla Türkiye'nin hani böyle doların 40-45 TL olacağı, muazzam bir ödemeler dengesine girmesine ne batı ne de doğu bloklarının izin vermeyeceğini değerlendiriyorum. Çünkü böyle bir durumda Türk ekonomisi dizlerinin üstüne çöküp başka bir bloktan yardım isteyecek duruma gelmesini hiçbir blok istemez diye düşünüyorum.
İkinci nokta; şu bizim gerçekten zorda olan ama Arjantin'den de Venezuela'dan da daha güçlü bir reel sektörümüz var. Finansal yapımızın da güçlü olduğu noktalar var. Ama bunların yaşadığı tek handikap ne yazık ki siyasi otoritenin baskısı altında yönlerini kaybetmiş olmaları, zorda kalmış olmaları ama bizim belli bir reel sektörümüz var.
Erdoğan Ekonomiye Takla Attırabilir
Şimdi düşünün; siz birisine borç verseniz, o borç verdiğiniz kişinin iflas etmesini ister misiniz? Elbette istemezsiniz zira iflas ederse borcunuzu alamazsınız. 235 milyar dolar bizim net dış borcumuz var. Haliyle Avrupa’sıdır, Amerika'dır, batılı kreditörleri Türkiye'deki sanayinin şartlarının durarak, bu borç ve faiz akışının kesilmesini istemezler. Bakın canlı bir örnek vereyim; 2018’de Brunson krizini yaşadığımızda, Alman hükümeti kendi içinde bizden daha bir talep gitmeden toplandı ve Türkiye'ye yardımı konuşmaya başladı. O yüzden Türkiye'de bu jeostratejik önem, dış borç, bir şekilde küresel piyasalarla çok yakın ilişkilerinin olması gibi nedenlerle bir ödemeler dengesi zor. Ha bu dediklerim mesela sizleri tatmin etmediyse şunu söyleyeyim; Erdoğan yine takla arttırabilir ekonomiye. Neden? Varlık fonunda hâlâ şirketler var. Türk Hava Yolları’dır, Türk Petrol Ofisi’dir, bir sürü şirket var, kıymet var ve sizin hâlâ limanlarımız var.
Hala TCMB'nda Altın Rezervleri Var
Ve şunu söyleyeyim evet doğrudur rezervler suyunu çekti, merkez bankası Eksi 80 milyar dolar ama 18 Mayıs itibariyle merkez bankamız da hâlâ 21,6 milyon troy ONS altın var. Bu da sizi 6 ay daha idare ettirir mi? Ettirebilir… Ben şunu biliyorum ama yani taşıma suyla değirmenin dönmeyeceği ya da bugün mesela serbest piyasayı izliyorum; yüklü bir giriş oluyor, dolar kuru 21 buçuktan 20’ye falan geriliyor. Ki, çok bariz körfezden ya da Rusya'dan nakit girişleri oluyor.
İlaveten şunu ekleyelim; Türkiye bir turizm ülkesi. Bu sezon gayet iyi geçecek. Geçen yıldan çok daha iyi olacak. Uçuş sayılarından baktığımızda bile her ay geçen yılın aynı ayına göre %30 artarak gidiyor ama bakın; bu şu demek değil; işte enflasyon düşecek, kur gerileyecek, rahat nefes alacağız, hayır! Bu bir çöküşün olmayacağını gösteriyor. Bu bardağın dolu tarafı ama boş tarafında da muazzam bir bütçe açığı var, borçta muazzam bir artış var ve borç artıyor lakin bütçe açığını kapatamıyor. ‘’ dedi.