Emeklilere Nefes Aldıracak Kritik Çalışma!

Emeklilere Nefes Aldıracak Kritik Çalışma!

Emekli maaşlarındaki prim adaletsizliğini giderecek köklü değişiklikler ve iki ayrı formül gündemde! Hükümetin kapalı kapılar ardında yürüttüğü, eski ve yeni emeklileri doğrudan etkileyecek bu kritik çalışmanın tüm detayları, uzman yorumları ve 2025 yılın

Emekli maaşlarındaki adaletsizlik konusu, son dönemlerin en sıcak gündem maddelerinden biri haline geldi ve bu konuda sürpriz bir çalışma yürütüldüğü kulislerde konuşulmaya başlandı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Vedat Işık’ın primlerdeki eşitsizliğe dair söylemleri, bu "çalışma" iddialarını daha da güçlendirdi. Peki, aylardır konuşulan bu formüller neyi içeriyor, prim adaletsizliği nasıl giderilecek ve bu düzenlemeler kimleri kapsayacak? AK Parti içerisindeki yoğun görüşmelerden sızan bilgiler, emeklilerin geleceği adına çok önemli ipuçları veriyor ve biz de bu detayları sizler için araştırdıkça oldukça "enteresan" durumlarla karşılaşıyoruz. Bu haber, emeklilik sisteminin geleceğine dair tüm bilinmezleri aralamaya devam ediyor.

AK Parti'de konuşulanlara göre, emeklilik sisteminin tamamen revize edilmesi ve prim adaletsizliğini gerçekten giderecek yeni bir hesaplama sisteminin uygulanması hedefleniyor. Ancak burada dikkat çeken bir ayrım var: Bu köklü düzenleme, sadece yeni emekli olacaklar için yeni bir yasayla planlanıyor. Eski emekliler için ise ikinci bir formül devreye giriyor: Küçük bir seyyanen zam veya bir refah payı ile mevcut "kök maaş" uygulaması sisteminin devam etmesi öngörülüyor. Uzmanımız Özgür Bey, bu ayrıma sıcak bakmayarak, dünya liderliği kavramı üzerinden bir eleştiri getiriyor ve gerçek bir liderin halkının geçim sıkıntısı çekmesine izin vermemesi gerektiğini vurguluyor. Asgari ücretle çalışan sayısındaki fazlalık ve en yüksek prim ödeyenlerle en düşük ödeyenler arasındaki emekli maaşı farkının yetersizliği gibi konuların da Orta Vadeli Program’da yer aldığı ancak somut adımların belirsizliğini koruduğu belirtiliyor.

Türkiye'deki kayıt dışı ekonomi ve eksik prim bildirimleri de emeklilik sisteminin önündeki en büyük engellerden biri olarak gösteriliyor. Özgür Bey, hükümet yetkililerinin asgari ücretle bildirilen çok sayıda çalışanın aslında daha yüksek maaş aldığını bilmelerine rağmen buna göz yummasının "kayıt dışılığı" kabul etmek anlamına geldiğini belirtiyor. Emekli aylıklarında yapılacak düzenlemelerin, geçmişteki EYT yasası gibi aceleye getirilmeden, işçi ve işveren sendikaları ile sivil toplum kuruluşları gibi tüm paydaşlarla istişare edilerek yapılması gerektiği vurgulanıyor. Ancak Şebnem Arda Boğa’nın da işaret ettiği gibi, AK Parti'nin bu tür paydaşlarla hakkaniyetli bir çalışma yürüteceği konusunda şüpheler bulunuyor. Gerçek maaşların bildirilmesi ve primlerin tam yatırılması, sistemin adil işlemesi için bir ön şart olarak öne çıkıyor. Bu kapsamda, doğru ve şeffaf bir sistem için tüm emeklilerin merak ettiği detaylara erişmek için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Özgür Bey'in çarpıcı uyarısı ise tüm emeklilerin beklentilerini derinden sarsacak cinsten: 2025 yılı, emekliler açısından son dönemlerin en kötü yılı olacak!. Sadece emekliler değil, esnaf ve işverenler de büyük ekonomik sıkıntılarla yüzleşecek. Beklentilerin düşük tutulması gerektiğini belirten Özgür Bey, hükümetin mevcut politikasının Türkiye'nin açıkladığı enflasyon oranında artış vermek ve asgari ücrete zam yapmamak yönünde olduğunu ifade ediyor. Seçime yakın dönemlerde yapılacak alelacele artışların (5.000 TL, 8.000 TL gibi) geçici çözümlerden öteye geçmeyeceği ve birkaç yıl içinde etkisini yitireceği vurgulanıyor. Sistemde köklü bir değişikliğe gidilmesi gerektiği, prim gün sayısı ve yatırılan primlerin emekli aylıklarına çok daha etkili bir şekilde yansıması gerektiği belirtiliyor. "En düşük emekli aylığı" kavramının ortadan kaldırılması gerektiği de önemli bir detay olarak öne çıkıyor; çünkü bu kavram var oldukça, sorunların çözülemeyeceği ifade ediliyor.

Özgür Bey, hükümetin "ülkenin yarısı asgari ücretle bildiriliyor ama aslında asgari ücretli değiller" şeklindeki açıklamalarının bile kayıt dışılığı kabul etmek anlamına geldiğini sert bir dille eleştiriyor. Türkiye'nin Almanya, İsviçre, Amerika gibi ülkelerin kendi ekonomilerine ve üretimlerine göre planlama yapması gerektiği, "yerli ve milli" anlayışının aslında bu olması gerektiği belirtiliyor. "Çok zengin bir ülkeyiz" söylemlerinin vatandaşa yansımaması durumunda, bu söylemlerin hükümetin kendisini iyi göstermek için yaptığı abartılı açıklamalar olduğu iddia ediliyor. Hükümete yakın çevrelerin kendi düzenlerinin bozulmaması adına Cumhurbaşkanı'nı "dünya lideri" söylemleriyle gaza getirdiği ve gerçek durumu yansıtmadığı da dikkat çeken iddialar arasında yer alıyor. Emeklilik sistemindeki sorunların, Cumhurbaşkanı'nın halkla temasının olmaması ve danışmanlarının yanlış yönlendirmesiyle de ilgili olabileceği gibi çarpıcı bir ihtimal de dile getiriliyor.

Peki, tüm bu tartışmaların odağında, emeklilerin uzun süredir beklediği seyyanen zam veya intibak ne zaman gelecek? Özgür Bey'in analizine göre, hükümetin kısa vadede köklü bir yasal düzenleme yapma eğiliminde olmadığı, hatta şu an için somut bir çalışma yürütmediği belirtiliyor. Türkiye'de bu tür çalışmaların genellikle seçim öncesinde, oy odaklı ve aceleyle yapıldığı ve sorunların halının altına süpürüldüğü ifade ediliyor. Ancak burada büyük bir umut ışığı da beliriyor: Eğer muhalefet, sendikalar ve toplum bu konuları yüksek sesle ve sürekli olarak konuşmaya devam ederse, belki bir yerlere varılabilir. Aksi takdirde, hükümet kulaklarını tıkayarak sadece seçim öncesi küçük bir seyyanen artış verip konuyu kapatmayı tercih edebilir. Unutulmamalıdır ki, gerçek ve kalıcı çözüm, sistemsel bir değişiklikten geçiyor ve tüm detayları ile emeklilerin geleceğine dair en güncel haberler için https://www.avazturk.com adresini takipte kalın!