Emeklilikte Adalet İsteyen Milyonların Gündeminde Kademeli Emeklilik
8 Eylül 1999 sonrası sigortalı olan milyonlarca insanın emeklilik hayalleri nasıl elinden alındı? Kademeli emeklilik talebi ne anlama geliyor? Tüm merak edilenler burada!
Türkiye'de milyonlarca vatandaşın kaderini yakından ilgilendiren, 8 Eylül 1999 tarihinde yapılan yasal düzenleme ile emeklilik hayallerini adeta bir günde sona erdiren, o tarihten sonra sigortalı olan ve emeklilik için 17 yıla varan sürelerle beklemek zorunda kalan milyonlarca insanın yaşamış olduğu büyük mağduriyetin, Emeklilikte Adalet Derneği (EMADDER) çatısı altında "kademeli emeklilik" talebiyle somut bir mücadeleye dönüşmesinin, sadece erken emeklilik isteği değil, aynı zamanda toplumun vicdanında derin bir yara açan bu adaletsizliğe karşı bir onur ve yaşam hakkı arayışı olduğu gerçeği, tüm detaylarıyla incelenmesi gereken çok önemli bir konuyu gündeme taşımıştır ve bu haber makalemizde bu durumun tüm ayrıntılarını ele alacağız.
Makalemiz devam ediyor ve ikinci paragraftan itibaren, 8 Eylül 1999 öncesi ve sonrasında sigortalı olanlar arasında oluşan bu derin uçurumun, aslında devlete olan güveni sarsan ve bir sosyal sözleşmenin bozulduğunu gösteren temel bir sorun olduğunu vurgularken, bu durumun, bir günde emekliliğe hak kazanma yaşının aniden artırılmasıyla ortaya çıktığını, bu durumun ise vicdani bir boşluk yarattığını ve kademeli emeklilik talebinin, işte tam da bu vicdani boşluğu doldurmaya yönelik bir adalet arayışı olduğunu belirtiyoruz. Bu arayışın sadece bir yaş tartışması olmadığını, insan onuruna yaraşır bir hayat sürme mücadelesi olduğunu ve bu mücadelenin, EMADDER'in Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) gibi uluslararası platformlara taşıyarak, sesini sadece ülke içinde değil, global düzeyde de duyurma çabasıyla ne kadar kararlı bir duruş sergilediğini detaylandırıyoruz. Bu bölümde, tüm zorluklara rağmen devam eden bu mücadelenin, geçtiğimiz dönemde EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) sorununda olduğu gibi, halkın ısrarlı ve kararlı duruşunun, en katı sistemleri bile dönüştürebileceğinin bir göstergesi olduğunu da dile getiriyoruz.
Tüm bu yaşananların ve her geçen gün büyüyen bu mağduriyetin ardında, kademeli emekliliğin basit bir talep olmanın çok ötesinde, aslında milyonlarca insanın, devletle olan sosyal sözleşmelerinin hiçe sayılmasına karşı verdikleri bir adalet mücadelesi, onurlu bir emeklilik hakkı ve insanlık onuruna yaraşır bir yaşam için yükselen güçlü bir feryat olduğunu söyleyebiliriz. Kademeli emeklilik, sadece bir ekonomik beklenti değil, aynı zamanda geç gelen adaletin güveni nasıl zedelediğinin ve toplumun vicdanına yönelik bir çağrının somutlaşmış hali olarak karşımıza çıkıyor ve milyonların emeklilik hakkını geri kazanma mücadelesinin haklılığı, aslında bu durumun sadece Türkiye'nin değil, evrensel bir insan hakkı meselesi olduğunun da en büyük kanıtını oluşturuyor.