Emeklinin Çığlığı Türkiye'yi Sarsıyor: Pazarlıkla Değil, Umutla Yaşamak İstiyoruz!
Türkiye'deki emekliler, en düşük emekli maaşının 16 bin 881 liraya yükseltilmesine rağmen artan enflasyon ve pazar fiyatları karşısında çaresiz kalıyor. Pazarda süt satan bir emeklinin "100 liraya verdiğim halde vatandaş pahalı diyor" serzenişi, ekonomik
Değerli okuyucularımız, Türkiye'nin gündemi, son günlerde ülke ekonomisini derinden etkileyen ve milyonlarca vatandaşımızın hayatını doğrudan ilgilendiren önemli bir meseleyle çalkalanıyor: Emeklilerin yaşam mücadelesi. Son yapılan zamların ardından en düşük emekli maaşının 16 bin 881 liraya yükseldi ama, sahadan gelen bilgiler ve emeklilerin çaresiz feryatları, tablonun hiç de beklendiği gibi olmadığını ortaya koyuyor. Bu haber makalemiz, maaş zamlarının kağıt üzerindeki rakamlarla, çarşı pazardaki acı gerçekler arasındaki uçurumu gözler önüne sererken, konunun tüm detaylarıyla ele alınmasına devam edilecektir. ANKA kaynaklı haberine göre, emeklilerin tepkileri giderek yükseliyor ve bu durum toplumun her kesiminde büyük yankı uyandırıyor. www.avazturk.com olarak, bu konunun sadece bir maaş meselesi değil, aynı zamanda onurlu bir yaşam mücadelesi olduğunun altını çizmek isteriz.
En düşük emekli maaşının 16 bin 881 liraya çıkarılması, kağıt üzerinde bir iyileşme gibi görünse de, Osmaniye'nin Kadirli ilçesinden yükselen sesler, bu zammın yetersizliğini açıkça ortaya koyuyor. Bölge sakinlerinden biri, maaş zammının "yetmez az bile" olduğunu belirterek, "Asgari ücreti geçmesi lazımdı bir sefer" ifadelerini kullanıyor. Başka bir vatandaş ise mevcut şartlarda yapılan zammın "enflasyonun karşılığı değil" olduğunu vurguluyor. Özellikle pazarın ve piyasanın enflasyonunun çok yüksek olduğunun altı çizilirken, "Çalışanla çalışmayan arasında çok fark var. Biz de 35 yıl çalışmış insanlarız. En azından bir denge sağlanmasında fayda var diye düşünüyorum" diyerek emeklilerin hissettiği adaletsizliğe dikkat çekiyor.
Maaşlara zam geldiği an, marketlerdeki fiyatların adeta "hemen fırlatılması", emeklilerin yaşadığı şoku katlıyor. Bir emekli, "Güç yetmiyor hiçbir şeye. Yetmiyor, paranın bir değeri yok şu anda. Alamıyoruz istediğimizi, bu ay almazsam diğer ay atlamalı arıyorum kademe kademe, atlayarak alıyorum. Çünkü gücümüz yetmiyor hepsini bir aldığınızda cepte para kalmıyor. Parayı yiyip gidiyor cep" diyerek, market raflarındaki ürünlere erişimlerinin ne denli zorlaştığını acı bir şekilde dile getiriyor. "Emekli olarak yetiremiyoruz kendimize, hele de kiracıysan tövbe" sözleri ise, özellikle kira yükü altında ezilen emeklilerin çaresizliğini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Pazarda sütçülük yaparak emekli maaşına ek gelir elde etmeye çalışan bir vatandaşın durumu ise, yaşanan dramın en somut örneklerinden biri. 16 bin 800 lira maaş aldığını belirten bu vatandaş, "100 liradan süt verdiğim halde vatandaş 'bu süt pahalı' diyor 'biraz daha uygun olmaz mı' diyor" diyerek yaşadığı ikilemi aktarıyor. Müşterilerin sürekli pazarlık yapma eğilimi karşısında, sütçü emekli, kendi girdi maliyetlerindeki fahiş artışa dikkat çekiyor: "Bizim aldığımız saman olsun yem olsun her ay veya iki aya bir olacak şekilde zam geliyor. 2 liraya aldığımız samanı bu sene 5 liraya aldık, tonu 5 bin lira. Bir torba besi yemi 700 lira oldu". Bu durum, "Biz bu işi ya bırakacağız ya da zam yapacağız ama yapamıyoruz. Vatandaş sürekli karşı çıkıyor" çıkmazını beraberinde getiriyor. Ek iş yaparak hayatta kalmaya çalışan emeklilerin "artık son şeye kadar zorlanıyoruz" feryadı, ekonomik baskının geldiği noktayı gözler önüne seriyor. An itibarıyla piyasalardaki verilere bakıldığında, doların 39,86 TL, Euronun 46,98 TL, gram altının 4.274,48 TL ve Bitcoin'in 107.742 TL seviyelerinde seyretmesi de, enflasyonun ve döviz kurundaki yükselişin hane halkı bütçeleri üzerindeki ağır yükünü doğrular nitelikte.
Tüm bu tabloya rağmen, bazı farklı görüşler de ortaya çıkıyor. Bir başka emekli, maaşına 3 bin 500 lira zam geldiği ve 20 bin küsur lira aldığını belirterek şükrettiğini dile getirse de, aynı zamanda "Yetersiz yeterli olur mu? Emekli her şeyi alamaz, almamaları lazım zaten fazla yemesin, dokunur" şeklindeki imalı ve çarpıcı sözleriyle, emeklilere yönelik beklentilerin ne denli düşük seviyelere çekildiğini de ironik bir şekilde ifade ediyor. Ancak genel kanı, bu zammın hayat pahalılığı karşısında bir hiç olduğu yönünde.
Evet, sevgili okuyucularımız, makalemizin en can alıcı noktasına geliyoruz. Emekliler, sadece mevcut maaşlarıyla değil, aynı zamanda ek iş yaparak ayakta kalmaya çalışırken bile karşılaştıkları "imkansız" bir denklemle boğuşuyorlar. Yem parası, süt parası, kirası, pazarlık yapan müşteri... Her biri, emeklinin omuzlarındaki yükü bir kat daha artırıyor. Artık bu sadece bir "geçim derdi" olmaktan çıkmış, adeta "hayatta kalma mücadelesine" dönüşmüştür. Emekliler, maaş zammı ile bir nebze olsun rahat nefes almayı umarken, aslında her yeni zamda piyasaların adeta bir avcı gibi üzerlerine gelmesiyle daha da yoksullaşıyorlar. Bu durum, Türkiye'nin sosyal ve ekonomik dokusunda derin yaralar açmaya devam ederken, bizler www.avazturk.com olarak, yetkililerin bu çığlığa kulak vermesi ve milyonlarca emeklinin insanca yaşama hakkı için kalıcı çözümler üretmesi gerektiğinin altını bir kez daha çiziyoruz. Aksi takdirde, bu sessiz çığlıklar, tüm toplumun vicdanını derinden sızlatmaya devam edecektir.