Erdoğan'a Tanınan 'Süper Yetki' Ekonomiyi Sarsacak! İşte Altın, Döviz ve Borsa İçin Beklenen Büyük Değişim!

Erdoğan'a Tanınan 'Süper Yetki' Ekonomiyi Sarsacak! İşte Altın, Döviz ve Borsa İçin Beklenen Büyük Değişim!

Son dakika gelişmesiyle kamuoyuna duyurulan 21 maddelik torba yasa, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a döviz bürolarından kuyumculara, ÖTV oranlarından vergilere kadar birçok alanda mevcut tarifeleri iki katına çıkarma yetkisi veriyor. Bu devasa yetki, Türkiye...

Ekonomik programlarıyla bilinen Turhan Bozkurt, 19 Haziran 2025 Perşembe günü yaptığı acil açıklamada, "Erdoğan’a son süper yetki, hepsini iki katına çıkaracak" diyerek, Türkiye ekonomisinin geleceğini kökten etkileyecek yeni bir dönemin başladığını duyurdu. Merkez Bankası'nda "30 Haziran alarm zilleri" çalarken, Bozkurt, Amerikan Merkez Bankası Fed'in faiz kararını dün açıklamasına rağmen, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) politika faizini yüzde 46'da sabit tutma kararıyla ilgili çarpıcı iddialarda bulundu. Turhan Bozkurt, "Sarayın talimatına rağmen bugün itibarıyla Türkiye'nin para politikasının, Türkiye'nin aslında eee Merkez Bankası'na atacağı adımların Ankara'da değil Londra'da belirlendiği bir kere daha ortaya çıktı" ifadeleriyle, faizlerin yüksek tutulmasının ardındaki küresel baskıya dikkat çekti. Politika faizinin yüzde 46'da sabit tutulmasının, yüzde 35'in altındaki resmi enflasyon rakamlarına rağmen gerçekçi olmadığını belirten Bozkurt, bu durumun "Carry Trade" için gelen sıcak paranın ülkeden kaçmasını engellemek üzere bir "kapitülasyon" olduğunu vurguladı.

Turhan Bozkurt, TCMB'nin faiz koridorunun alt bandını yüzde 44.5'te, üst bandını ise yüzde 49'da tutarak, yerli ve yabancı yatırımcılara 30-40 gün daha yüksek faiz taahhüdünde bulunduğunu belirtti. Merkez Bankası'nın aslında TÜİK'in açıkladığı enflasyonun gerçek enflasyon olmadığını gayet iyi bildiğini söyleyen Bozkurt, Koç Üniversitesi'nin yıl sonu enflasyon tahmininin yüzde 67 olduğunu hatırlattı. "Gerçekte eğer bu kadar eminseniz enflasyondan ve faiz indiğinde enflasyonun tekrar hortlamayacağından eminseniz niye yüzde 46'da tuttunuz?" diyerek, faiz politikasının arkasındaki asıl nedenin 450 milyar doları aşan dış borç ve özel sektörün bir yıl içinde ödeyeceği 185 milyar dolarlık borç olduğunu iddia etti. Mehmet Şimşek'in İngiltere vatandaşı olması nedeniyle "Duyun-u Umumiye Komiseri" gibi bir rol üstlendiğini ileri süren Bozkurt, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bile Şubat ayındaki AK Parti kongresinde "bu sene faizlerin daha da ineceğini göreceksiniz" demesine rağmen ikna edildiğini, saraydaki kavganın bu yönde olduğunu aktardı.

Ülkede devam eden iflasların ve konkordato ilanlarının geçen yıla göre yüzde 100 arttığını belirten Turhan Bozkurt, bankalardaki batık kredi tutarının 420 milyar TL'yi geçtiğini, yüzdürülenlerle birlikte toplam kredi riskinin 1.5 trilyon liraya yaklaştığını vurguladı. Dolar/TL kurunun bankalararası piyasada 39.57-39.65 üzerine çıkmasına izin verilmediğini, bu durumun yüzde 2 civarındaki aylık enflasyona kıyasla döviz kurunun artışına sınırlama getirdiğini ifade etti. Yerli kişilerin ve şirketlerin döviz mevduatının 195 milyar doları geçtiğini, sadece geçen hafta 4.5 milyar dolarlık artış yaşandığını belirten Bozkurt, bunun Türkiye'deki dolarizasyon eğiliminin devam ettiğinin bir göstergesi olduğunu söyledi. Bu durum, sadece finans çevrelerinde değil, aynı zamanda halkın günlük yaşamında da derin izler bırakırken, gelişmeleri yakından takip eden uzmanlar, Türkiye'nin ekonomik kaderinin artık yalnızca Ankara'da değil, uluslararası finans çevrelerinde de şekillendiğini öne sürüyor; nitekim bu tür kritik analizler, https://www.avazturk.com gibi bağımsız haber platformlarında da kendine geniş yer buluyor ve milyonlarca vatandaş bu bilgileri endişeyle takip ediyor.

Turhan Bozkurt'un en çarpıcı açıklamalarından biri, TBMM'ye sunulan 21 maddelik torba kanun teklifiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a verilecek "süper yetkiler" oldu. Bu kanun teklifinin "Türk Parasının Kıymetini Korunması Hakkındaki Kanun"da önemli değişiklikler getirdiğini belirten Bozkurt, özellikle yetkili müesseseler olarak bilinen döviz büroları ve kuyumcuların ödeyeceği ruhsat ve şube açma ücretlerinde astronomik artışlar öngörüldüğünü dile getirdi. Örneğin, daha önce 2.5 milyon ila 6 milyon lira arasında değişen bu ücretlerin, birinci faaliyet bölgesinde (İstanbul ve ilçeleri) bir şube açma yetkisine sahip kurumlar için 25.9 milyon liraya, en düşük ücretin bile 5.7 milyon liraya çıktığını aktardı. Daha da önemlisi, Bozkurt, "Bu kanuna ekli ücret tarifelerindeki tutarların iki katına kadar artırılması, yarısına kadar indirilmesi yetkisi Cumhurbaşkanına verilmektedir geçmiş olsun" diyerek, Erdoğan'ın bu tarifeleri istediği zaman ikiye katlayabilme yetkisine sahip olacağının altını çizdi. Bu yetkinin, kasalar boşaldığında veya paraya ihtiyaç duyulduğunda hemen devreye girebileceği endişesini dile getirdi.

Bu yeni düzenlemelerin sadece döviz bürolarını ve kuyumcuları değil, rafinerileri ve Borsa İstanbul'da işlem yapan kıymetli madenler piyasası üyelerini de kapsadığını belirten Turhan Bozkurt, buralardan da 28.7 milyon ila 40.3 milyon lirayı bulan yüksek ücretler alınacağını aktardı. Bozkurt, bu tür uygulamaların piyasada altın ve dövizdeki alım-satım makaslarını artıracağını ve vatandaşın cebinden çıkacak parayı yükselteceğini savundu. Ayrıca, halen devam eden "beyaz dolar krizi"nin (bankaların bazı dolar serilerini sahte kabul etmesi ve yüzde 3'e varan komisyon kesmesi) bu tür yetki suiistimallerinin bir sonucu olduğunu iddia etti. Bozkurt, Erdoğan'a daha önce verilen stopajı yüzde 40'a kadar çıkarma yetkisinin yanı sıra, yeni torba kanunla ÖTV'yi (Özel Tüketim Vergisi) de iki katına çıkarma yetkisi verildiğini, bunun özellikle araç fiyatları üzerinde yıkıcı bir etki yaratacağını belirtti. Benzin ve motorin fiyatlarının 50 lirayı aşmasıyla birlikte, yakıt zamlarının iğneden ipliğe her şeye zam getireceğini ve bir "enflasyon ve vergi tsunamisi"nin yaklaştığını ifade etti.

Ekonomi cephesindeki bu karanlık tabloya ek olarak, Turhan Bozkurt, halkın alım gücünün düştüğünü, emekliye ve asgari ücretliye ara zam yapılmadığını, vergi affı beklentisinin de olmadığını belirtti. Turhan Bozkurt, asgari ücretlinin 0 kilometre bir araba almasının neredeyse imkansız hale geldiğini, bakanlar ve milletvekillerinin yüksek maaşlarına zam gelirken, dar gelirlinin sefalet içinde yaşamaya devam ettiğini vurguladı. Mecliste zeytinliklerin talan edilmesini öngören bir başka torba kanun teklifinin görüşmeleri sırasında CHP'li milletvekillerinin ve baro temsilcilerinin itilip kakıldığını gösteren görüntüleri de hatırlattı. Bozkurt, Türkiye Hava Kuvvetleri'nin tarihteki en zayıf dönemini yaşadığını, F-35 projesinden çıkarılmanın büyük bir kayıp olduğunu ve savunma sanayii destekleme fonuna alkol, sigara, şans oyunları ve MTV gibi kalemlerden milyarlarca lira aktarılmasına rağmen halkın fakirleştiğini söyledi.

Borsa İstanbul'a yönelik karamsar bir tablo çizen Turhan Bozkurt, 2025 yılının borsa için de "kayıp yıl" olacağını öngördü. Bozkurt, "Satın çıkın tatile, hiç olmazsa daha az başınız ağrır, zarardan kar etmiş olursunuz" tavsiyesinde bulunarak, borsaya para girmediğini ve küçük yatırımcının bilançolarla birlikte büyük zararlarla karşılaşacağını ifade etti. Ancak altın ve gümüş için umut veren Turhan Bozkurt, küresel jeopolitik risklerin (özellikle İsrail-İran çatışması) ve resesyon endişelerinin bu değerli madenleri güvenli liman olarak konumlandırmaya devam ettiğini belirtti. Merkez bankalarının altın stokladığını ve Türkiye'nin altın stoğunun değerinin 85 milyar dolara ulaştığını belirten Bozkurt, yıl sonu için altının onsunda 3700-3900 dolar aralığını, 24 ayar gram altının ise 4400 TL seviyelerini görebileceğini tahmin etti. Gümüşün de altını takip ederek önemli bir yükseliş potansiyeli taşıdığını vurguladı.

Tüm bu gelişmelerin ışığında, Turhan Bozkurt, "Emniyetli kendinize ait güvenli limanlarda tutmaya çalışın" diyerek vatandaşları uyardı. Bozkurt, 30 Haziran'da Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurultayında yaşanacak olası bir kaos durumunun da ekonomik belirsizliği artıracağını belirtti. Türkiye'nin güneyindeki ve doğusundaki krizleri iç siyaseti dizayn etmek için kullanma eğiliminin ülkeye fayda sağlamayacağını, aksine başını daha da ağrıtabileceğini ifade eden Bozkurt, halkın bu gidişata "dur" demesi gerektiğini vurguladı. Ve işte şimdi, tüm bu verilerin ışığında ortaya çıkan gerçek, dudak uçuklatıcı! Erdoğan'a verilen bu "süper yetkiler," sadece döviz bürolarının, kuyumcuların veya şirketlerin ödeyeceği ücretleri iki katına çıkarma potansiyeli taşımakla kalmıyor; aslında bu, devletin kasası boşaldığında, her an vatandaşın cebine el uzatabilecek, ÖTV'den stopaja, kambiyo vergisinden diğer tüm gelir kalemlerine kadar her şeyi fahiş oranlarda artırabilecek sınırsız bir gücün kapısını aralıyor! Bu karar, "İki katına çıkaracak!" başlığının arkasındaki asıl dehşet verici gerçeği gözler önüne seriyor: Yaklaşan ekonomik tsunamide, fatura doğrudan halka kesilecek ve bu "süper yetki"nin nihai hedefi, her bir bireyin finansal geleceğini kökten şekillendirmek olacak!