Ersan Şen'den "Etkin Pişmanlık"ın Sırları: Suç Ortakları Konuşursa Kurtulur mu?
Ünlü Hukukçu Ersan Şen, Türkiye'deki "Etkin Pişmanlık" düzenlemesinin işleyişini, kapsamını ve sınırlarını anlattı. Terörden uyuşturucuya, rüşvetten zimmete kadar hangi suçlarda uygulanıyor? Amerika'daki sistemle farkı ne? İşte çok konuşulacak detaylar ve
Hukuk dünyasının gündeminden düşmeyen, vatandaşlar tarafından da merakla takip edilen "Etkin Pişmanlık" kavramı, suçla mücadelede kullanılan önemli araçlardan biri olarak öne çıkıyor. Özellikle organize suçlar, terör örgütleri ve ekonomik suçlarda karşımıza çıkan bu hukuki düzenleme, suç işleyen kişinin pişmanlık duyarak yargı mercileriyle işbirliği yapması esasına dayanıyor. Ancak Türkiye'deki "Etkin Pişmanlık" sisteminin işleyişi, kapsamı ve sınırları, Hukukçu Ersan Şen'in yaptığı detaylı açıklamalarla bir kez daha tartışmaya açıldı. Şen, sistemin potansiyelini ve mevcut eksikliklerini çarpıcı örneklerle ortaya koydu.
Etkin Pişmanlık Nedir, Nasıl Çalışır?
Ersan Şen'e göre, "Etkin Pişmanlık" temel olarak kişinin karıştığı suçu kabul etmesi ve işbirliği yapması anlamına geliyor. Bu işbirliği, suçu kimin azmettirdiğini, kimlerle birlikte işlendiğini veya suçun detaylarını anlatmak şeklinde olabiliyor. Ancak burada kritik bir nokta var: Kişinin beyanlarının tek başına yeterli olmadığını belirten Şen, bu anlatımların "elverişli" olması ve mutlaka teknik delillerle desteklenmesi gerektiğinin altını çiziyor. Örneğin, kişinin olay anında anlattığı yerde olup olmadığı baz sinyalleri veya telefon kayıtlarıyla teyit edilmeli. Beyanların, yorum katılmadan, doğrudan görülen veya bilinen vakıalara dayanması şart. Birisinden duyulanlar değil, bizzat şahit olunanlar anlatılmalı. Bu beyanlar daha sonra somut delillerle doğrulandığında anlam kazanıyor.
Hangi Suçları Kapsıyor? Kapsamı Genişletilmeli mi?
Türkiye'de "Etkin Pişmanlık" en bilindik haliyle suç ve terör örgütlerinin yöneticileri ve üyeleri bakımından düzenlenmiş durumda. Ancak kapsam bununla sınırlı değil. Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçlarında, zimmet ve irtikap gibi yolsuzluk suçlarında da "Etkin Pişmanlık" hükümleri uygulanabiliyor.
Ersan Şen, özellikle FETÖ soruşturmaları döneminde "Etkin Pişmanlık"ın sıkça gündeme geldiğini belirtiyor. Şen, bu sistemin daha da geliştirilmesi gerektiğini savunuyor ancak yasa koyucuların bu konuda "korktuklarını" dile getiriyor. Mevcut durumda, kişinin örgüt üyeliğinden veya yöneticiliğinden etkin pişmanlık sayesinde kurtulması mümkün olabiliyorken, örgüt adına işlediği "faaliyet suçları"ndan (örneğin cinayet, yaralama gibi) tam bir cezasızlık hali söz konusu olmuyor. Bu suçlar için takdir indirim nedenleri uygulanarak cezada bir miktar azaltma yapılabilse de, sorumluluk devam ediyor.
"Faaliyet Suçları"nda Durum Farklı
Etkin pişmanlık düzenlemesinin en çok tartışılan yönlerinden biri de burası: Kişi bir örgüte üye olduğunu itiraf edip pişmanlık duyabilir ve bundan dolayı ceza almaktan kurtulabilir. Ancak eğer o örgüt adına gidip bir cinayet işlediyse veya başka bir suça karıştıysa, bu "faaliyet suçları"ndan dolayı sorumluluğu devam ediyor. Şen, sistemin bu yapısını eleştirerek, gerçek anlamda suçu ortaya çıkarabilmek için "alt tabakayı cezasızlıkla kurtarıp" "üst tabakaya ulaşma" modelinin Türkiye'de eksik olduğunu ima ediyor.
Amerika Modeli ve Türkiye'deki Endişeler
Amerika Birleşik Devletleri'nde "Etkin Pişmanlık"ın çok daha sıklıkla ve hemen her suçta başvurulan güçlü bir yöntem olduğunu belirten Ersan Şen, Amerikan sisteminde uzlaşmanın daha yaygın olduğunu ve ana karakterlere, azmettiricilere ulaşmak için alt seviyedeki kişilere önemli tavizler verilebildiğini anlatıyor. Hatta ünlü uyuşturucu kaçakçısı Frank Lucas örneğini veren Şen, Lucas'ın rüşvet verdiği devlet görevlilerini ve yapıyı anlatarak 15 yıl gibi az bir cezayla kurtulabildiğini, hatta bunun 5 yılını yatarak çıktığını ifade ediyor. Amerika'da "yalan makinesi" gibi yöntemlerin de kullanılabildiğini (bizde yasak metot olduğunu belirtiyor) ve eyaletlere göre farklılıklar olduğunu ekliyor.
Türkiye'de ise bu denli geniş bir cezasızlık hali verilmesinden çekinildiğini dile getiren Şen, bunun "Omerta" (sessizlik yasası) bozulduğunda Türkiye'nin "yangın yerine dönebileceği" endişesinden kaynaklandığını düşünüyor. Zira kimin ne konuşacağı belli olmaz ve insanlar konuştuklarında sıranın kendilerine geleceğinden korkabilir. Oysa Şen'e göre, eğer devlete "Senin amacın ben değilim, ana karakter" mesajı verilip tam bir cezasızlık sağlansa, işin içindeki kişiler "bülbül gibi öterek" tüm detayları anlatabilir ve ana faillere ulaşılabilir.
Pişmanlığın Pratik Faydaları ve Sınırları
Mevcut düzenlemede, etkin pişmanlıktan faydalananlar için cezada indirim, cezanın alt sınırından uzaklaşma gibi durumlar söz konusu olabiliyor. Ayrıca, soruşturma aşamasında işbirliği yapan tutuklu kişilerin tutukluluk hallerinin sonlandırılıp adli kontrole çevrilmesi veya mal varlığı üzerindeki tedbirlerin kaldırılması gibi pratik faydalar da sağlanabiliyor. Bu anlamda, savcılıkların önünün açık olduğunu belirten Şen, işbirliğine girenlerin bu konularda avantaj elde edebileceğini ifade ediyor.
Ancak kişinin beyanlarının doğruluğu hayati önem taşıyor. Şen, bazen kişilerin yalan söylemeye başladığını veya kullanışlı birer araca dönüştüğünü, kolluk tarafından yönlendirilebildiğini bu nedenle anlatılanların titizlikle test edilmesi ve doğrulanması gerektiğini vurguluyor. Kişinin kendi suçundan kurtulma çabasıyla yanlış veya eksik bilgiler verebileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Sonuç olarak, "Etkin Pişmanlık" Türkiye'de var olan ve çeşitli suçlarda uygulanan bir düzenleme olsa da, özellikle organize ve ciddi suçlardaki "faaliyet suçları" bakımından sınırları belirgin. Hukukçu Ersan Şen'in değerlendirmeleri, sistemin güçlü yönlerini, zayıflıklarını ve özellikle Amerika modeliyle karşılaştırıldığında geliştirilmeye muhtaç alanlarını gözler önüne seriyor. Suçla mücadelede daha etkili sonuçlar almak adına bu düzenlemenin kapsamı ve işleyişi üzerindeki hukuki ve toplumsal tartışmaların devam edeceği aşikar.