Eski Türkiye Neden Özleniyor, Yeni Türkiye Kime Yaradı?
Türkiye'nin ekonomik uçurumunu ve toplumsal vicdan yaralarını gözler önüne seren bu özel haberde, bir yanda taneyle alınan kirazlar ve çöpten yemek arayanlar, diğer yanda Meclis'te 226 liraya ziyafet çekenler ve akıl almaz bahşişlerle dolu lüks yaşamlar..
Sevgili okuyucularımız, bugün size Türkiye'nin içinden yükselen, vicdanları sızlatan ve "Eski Türkiye" özlemini derinden hissettiren bir tabloyu tüm çıplaklığıyla sunacağım. Bu yazı, sadece bir haber değil, aynı zamanda ülkenin kanayan yarasına tutulan bir ayna. Her bir cümlenin ardından "Acaba biz nerede yanlış yaptık?" sorusunu soracağınız, sarsıcı gerçeklerin peşine düşeceğimiz bu makalemiz, ülkenin iki farklı yüzünü gözler önüne sererek sizi şaşırtmaya devam edecek. Türkiye'nin dört bir yanından gelen ve www.avazturk.com ekibimizin derlediği bu çarpıcı detaylar, pek çok kişinin gözlerini faltaşı gibi açacak.
"Yeni Türkiye" denilen düzende, ne yazık ki ekonomik sıkıntıların derinleştiği ve halkın alım gücünün düştüğü gözle görülür bir gerçek haline geldi. Eskiden pazardan tabak tabak alınan kirazlar, şimdilerde "Abi, on kiraz koy yeter" diyen bir neslin gerçeği oldu. Kocaman karpuzlar kamyonlarla mahalleye gelir, komşular arasında bölüşülürken, şimdi dilimle satılıyor ve bu dahi pek çok vatandaş için lüks sayılıyor. Daha da acısı, "Eski Türkiye’de askıda ekmek diye bir kavram yoktu," çünkü "herkesin evinde bir şekilde ekmek olurdu," hatta "utanılmadan, yargılanmadan komşudan istenirdi". Oysa bugün, "bakkal önlerinde askıdan ekmek alabilmek için bekleyen insanlar var" ve bu durum, "açlık artık sessizce konuşuyor bu ülkede" derken, gururun yerini çaresizliğe bıraktığını net bir şekilde gösteriyor. Hatta öyle ki, "Eski Türkiye’de çöplerde sadece kedi, köpek olurdu" denilirken, artık "kadınlar, erkekler, çocuklar, yaşlılar… Herkes çöpten yiyecek ya da pazar artıklarını arıyor. Sadece karnını doyurmak için," bu da insanlık onurunun bu denli zedelendiği başka bir dönem olup olmadığını sorgulatıyor.
Peki, bu tabloya rağmen hala "Eski Türkiye kötüydü" diyenlere ne demeli? Metin Yılmaz'ın dediği gibi, "Peki şimdi ne değişti? Kime göre iyi? Neye göre “millet uçuyor”?". Ay sonunu getiremeyen, faturaları bir sonraki aya devreden, markete girip eli boş çıkan bu halk mı uçuyor gerçekten?. Bu sarsıcı tezatlar karşısında, "Yeni Türkiye’de zengin daha zengin oldu. Ama fakir? Daha da fakirleşti" gerçeği acı bir şekilde yüzümüze çarpıyor. Bu yüzden, "Eski Türkiye’yi özlüyoruz," çünkü orada "bolluk değil belki ama bereket vardı. Para değil ama vicdan güçlüydü". Halkın Sözü: Eski Türkiye’yi özlüyoruz.
Öte yandan, bu ülkenin vicdanını derinden sızlatan bir diğer mesele ise, temsilcilerimizin yaşadığı bolluk. Meclis Lokantası’nda bir öğün yemek sadece 226 lira!. Yanlış okumadınız sevgili okurlarım, bu fiyata "neredeyse açık büfe kalitesinde" bir yemekten bahsediliyor. Kutu ayran 6 TL, cacık 12 TL, dana sac kavurma 66 TL, ton balıklı salata 70 TL, karışık meyve 30 TL, tatlı 18 TL, kuver 12 TL... Toplam 226 lira. Bugün pazara çıkan bir emekli hangi sebzeyi, hangi meyveyi taneyle mi, dilimle mi alacağına karar vermeye çalışırken, elektrik, doğal gaz, su faturalarını nasıl ödeyeceğinin hesabını yaparken, "milletvekili Meclis’te bir öğünde ton balıklı salatasını, saç kavurmasını, tatlısını afiyetle yiyebiliyor". Üstelik bunu yaparken "cebinden çıkan para bir kafe hesabından bile daha az". Bu durum, "Meclis’e enflasyon uğramamış belli ki" yorumunu beraberinde getiriyor. Halk açlıkla mücadele ederken, "hayat pahalı mı, faturalar kabarık mı, geçim derdi mi? Hiçbiri o sofrada yok". Halkın Sözü: Bu ucuzluktan biz de istiyoruz.
Bu akıl almaz tezatlar zinciri sadece bu kadarla sınırlı değil. Sosyal medyada büyük yankı uyandıran Bodrum’daki fahiş hesap olayı da bunun bir başka kanıtı. Ünlü bir restorana giden turistlerin 1.038.452.80 liralık hesap ödediği bu olayda, 111 bin liralık garson bahşişi ise adeta akıllara durgunluk verdi. Halkın Sözü: Bahşiş 5 asgari ücret yahu. Ancak asıl vicdanları dağlayan ve yüreğimizi yakan, Metin Yılmaz'ın da belirttiği gibi, ülkenin gerçek kahramanlarının durumu. Ormanın ortasında, ateşin dibine kıvrılıp sızmış, ne battaniyesi ne de yastığı olan yangın işçileri…. "Canı pahasına çalışıyorlar, terle değil resmen canla ödüyorlar ekmek parasını". Peki, devletten ne alıyorlar? GÜNDE 53 LİRA!. "Şaka değil ha… Bugün sahilde otur, bir bardak çay 50 lira zaten". Adam alevle savaşıyor, devlet "al sana üç kuruş" diyor. Bu durum, "Bu rakam, sadece utanç değil… Bu ülkenin vicdanının da cayır cayır yandığının belgesidir" ifadesiyle özetleniyor. Bu tabloyu görenin içi sızlamıyorsa, "yüreği de kül olmuştur zaten". Halkın Sözü: Utanç verici.
Tüm bu yaşananlar, "Yeni Türkiye" söylemlerinin ardındaki acı gerçekleri gözler önüne seriyor. Bir yanda Meclis Lokantası’nda enflasyonun uğramadığı sofralarda keyif sürenler, diğer yanda canı pahasına çalışan ve bir bardak çay parasına hayatını riske atan kahramanlar. Halkın Sözü: Utanç verici. Bu düzende, aç kalan yine millet, doyasıya yiyen yine vekil. Bu makale, sadece ekonomik uçurumun değil, aynı zamanda toplumsal vicdanın ne denli aşındığının da bir göstergesi. Geleceğin habercileri olarak, www.avazturk.com olarak bu çarpıcı gerçeği sizlere sunmaktan çekinmeyeceğiz.