Et Farkı Türkiye'nin Gerçek Yüzünü Acımasızca Gösterdi!

Et Farkı Türkiye'nin Gerçek Yüzünü Acımasızca Gösterdi!

Yıllardır dillendirilen "Avrupa bizi kıskanıyor" söylemi, CHP'li Ağbaba'nın et üzerinden yaptığı çarpıcı karşılaştırmayla yerle bir oldu. Fransa ile Türkiye arasındaki asgari ücretin alım gücünde tam 125 kilogramlık et farkı ortaya çıktı. Milyonlarca...

Yıllardır iktidar kanadından yükselen ve adeta bir motto haline gelen "Avrupa bizi kıskanıyor" söylemi, son yapılan çarpıcı bir araştırmayla yerle bir oldu. Ekonomik veriler ve vatandaşın alım gücü arasındaki uçurumun en acımasız göstergelerinden biri olan et tüketimi üzerinden yapılan bir karşılaştırma, milyonlarca emekçinin sofrasına etin neden hasret kaldığını gözler önüne serdi. Artık bu söylemin sadece bir masaldan ibaret olduğu, rakamların diliyle çok daha net bir şekilde anlaşıldı.

Bu sarsıcı gerçeği gün yüzüne çıkaran isim, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Malatya Milletvekili Veli Ağbaba oldu. Ağbaba, milyonlarca emekçinin temel besin maddelerinden biri olan ete erişim sıkıntısını vurgulamak amacıyla, Fransa ve Türkiye'deki asgari ücretlerin alım gücünü et fiyatları üzerinden hesapladı. Ortaya çıkan veriler, Türk halkının "ete nasıl Fransız kaldığını" acı bir şekilde ortaya koydu. Bu çalışma, sadece bir istatistik olmanın ötesinde, toplumsal bir dramın da fotoğrafını çekiyor.

Hesaplamalara göre, asgari ücretin 1500 Euro olduğu Fransa'da çalışan bir işçi, aylık kazancıyla tam 147 kilogram et satın alabiliyor. Oysa, Türkiye'de 24 Haziran 2025 tarihi itibarıyla aylık 22 bin lira asgari ücret alan bir Türk işçisi, aynı miktarda parayla yalnızca 22 kilogram ete ulaşabiliyor. Bu inanılmaz 125 kilogramlık et farkı, iki ülke arasındaki yaşam standardı ve alım gücü eşitsizliğinin dehşet verici bir kanıtı olarak tarihe geçiyor. Ülke ekonomisine dair daha fazla detaylı haber ve analiz için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz. Bu derin uçurum, milyonlarca emekçinin sadece barınma değil, aynı zamanda temel beslenme ihtiyaçlarını karşılama mücadelesinin de ne denli zorlu olduğunu açıkça gösteriyor.

CHP Milletvekili Veli Ağbaba, bu büyük uçuruma dikkat çekerek, mevcut ekonomik koşullar altında asgari ücrete ara zam yapılmamasının, aslında "milyonlarca emekçiye ‘ölün’ demekle eş değer" olduğunu sert ifadelerle belirtti. Ağbaba'nın bu sözleri, yalnızca bir siyasi eleştiri olmaktan öte, ekonomik sıkıntılarla boğuşan milyonlarca çalışanın feryadını dile getiriyor. Zira, enflasyonun yüksek seyri ve hayat pahalılığı karşısında eriyen gelirler, asgari ücretle geçinen aileleri adeta bir darboğaza sürüklüyor ve sofralarından en temel besin maddelerini bile eksik etmeye zorluyor.

İşte tam da bu noktada, Avrupa'nın bizi "kıskanma" söyleminin ne denli boş ve gerçeklerden uzak olduğu tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriliyor: Türkiye'de milyonlarca işçi, aylık kazancının sadece küçük bir kısmıyla et alabilirken, Fransa'daki meslektaşları neredeyse tüm yıl boyunca et yiyebilecek kadar alım gücüne sahip. Bu 125 kilogramlık et farkı, sadece bir sayı değil; her gün milyonlarca ailenin sofrasına konamayan, çocukların beslenemeyen protein ihtiyacı, hayal edilen ancak ulaşılamayan bir refah düzeyi ve maalesef ki kronikleşen bir yoksunluğun acı bir simgesi! Bu tablo, sadece bir karşılaştırma değil, aynı zamanda ülkedeki ekonomik politikalara ve emekçilerin yaşam mücadelesine dair devasa bir çığlık olarak yankılanıyor: Milyonlarca insan, "kıskanılan" bir yaşamdan çok uzakta, temel gıda maddelerine bile hasret kalarak hayatta kalma mücadelesi veriyor! Bu dramatik durum, acil ve köklü çözümler bekleyen devasa bir sosyal yara olarak karşımızda duruyor!