Gazi Osmanpaşa'da Milli İrade Gaspı ve Ahlaki Çöküş Şoku!
Halktv ekranlarında yaşanan skandal bir gafın ortaya çıkardığı Gazi Osmanpaşa'daki "milli irade gaspı," seçilmiş belediye başkanının haksız tutuklanması ve bir AK Parti milletvekilinin şaşırtıcı bilgisizliği, Türkiye siyasetinin etik ve adalet kriziyle ..
Türkiye'nin siyasi sahnesi, son günlerde yaşanan gelişmelerle adeta bir film senaryosunu aratmayan, şaşırtıcı ve bir o kadar da düşündürücü anlara sahne oluyor. Geçtiğimiz günlerde Halktv ekranlarında yayınlanan bir programda, AK Parti Milletvekili Ayşe Böhürler'in Gazi Osmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe hakkında yaptığı yanlış anlama, kamuoyunda "ağır hak ihlali" ve "milli iradenin gaspı" olarak tanımlanan vahim bir durumu daha da görünür kıldı. Olayın, Böhürler'in, bir CHP'li belediye başkanının AK Parti'ye geçtiğini sanarak, bu geçişin "daha iyi hizmetlere" yol açacağını düşünmesiyle başlaması, siyasetin geldiği karmaşık ve yanıltıcı tabloyu belirginleştirdi. Videonun bağlantı URL'si aşağıda verilmiştir.
Ayşe Böhürler'in, konuya olan sıfır alakasını ve Türkiye gerçekleriyle bağının kopukluğunu gösteren bu gafları, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Kaynakta belirtildiği gibi, milletvekili olmasına rağmen günlük politikayla ilişkisi "sıfır düzeyine inmiş" olan Böhürler'in bu tür bir tartışma programına çıkması dahi eleştirildi. Bu durum, iktidar partisine katılanlara İller Bankası ve hazine kapılarının ardına kadar açılacağı, muhalif kalanların ise mahkeme ve savcılık kapılarının kendilerine açılacağı gibi tehlikeli bir söylemi yeniden gündeme getirdi. Milletvekili Böhürler'in bu ifadeleri, iktidar partisinden seçilmeyen belediye başkanlarının adeta "tuza ekmeğe muhtaç bırakılacağı" algısını yaratıyor. Ayrıca, muhafazakar yörelerin otomatik olarak iktidar partisine oy vereceği yanılgısı da Halktv yayınında çürütüldü; İstanbul'da CHP'nin kazandığı birçok muhafazakar bölgenin "İslam'a yeni katılmış gibi" anlatılmasının gerçek dışılığı vurgulandı. https://www.avazturk.com olarak, siyasetin bu denli kopuk ve tarafgir bir dil kullanmasının, demokrasiye ve halkın iradesine olan güveni zedelediğine dikkat çekiyoruz ve bu tür yanlış anlaşılmaların kamuoyunu yanlış yönlendirme potansiyeline karşı uyarıda bulunuyoruz.
Gazi Osmanpaşa'nın "tırnaklarıyla söke söke" kazandığı Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe, o ilçenin her semtinde, her mahallesinde aylarını vererek CHP'ye kazandırdığı bu göreve halkın oylarıyla gelmişti. Kaynakta belirtildiği üzere, Bahçetepe'nin bir belediye meclis üyesi olmasına rağmen, tırnaklarıyla kazıyarak bu ilçeyi AK Parti'den çekip aldığı açıkça vurgulandı. Ancak halkın bu iradesi, haksız ve hukuksuz bir şekilde görevden alınması ve tutuklanmasıyla hiçe sayıldı; yerine ise Eray Karadeniz getirildi. Halktv yayınında, Hakan Bahçetepe ve Eray Karadeniz'in "kantara vurulsa denk olmadığı" ve Bahçetepe'nin halkla iç içe, azimle kazandığı net bir dille ifade edildi. https://www.avazturk.com olarak, bu türden "irade gaspı" vakalarını ve halkın seçimine yapılan müdahaleleri yakından takip etmeye devam ediyoruz ve demokratik süreçlerin şeffaflığı adına bu gelişmelerin önemini vurguluyoruz. Bu durum, sadece bir kişinin makamdan alınması değil, aynı zamanda oylarıyla temsil hakkını kullanan binlerce vatandaşın hayal kırıklığına uğraması anlamına gelmektedir.
Gazi Osmanpaşa'da uzun süre AK Parti'de siyaset yapmış, yörenin kanaat önderlerinden, muhafazakar bir isim olan Selim Köroğlu'nun hikayesi ise bu olayın vicdani boyutunu ortaya koyuyor. Kaynakta "sakal fotoğrafa yakından baktığınızda sakalı var sünnet sakalı var muhafazakar bir isim" diye belirtilen Köroğlu, son yerel seçimlerden önce Hakan Bahçetepe ile yol yürümeye karar vererek AK Parti'den ayrılıp CHP'ye katılmıştı. Belediye meclis üyeliğine seçilemese de, seçim sonrası Gazi Osmanpaşa Spor Kulübü başkanı olarak belediyeyle temas halinde kaldı. https://www.avazturk.com da bu türden vicdani duruşların siyasetin ahlaki temelleri açısından önemini vurgulamakta ve makam kaygısı gütmeden halkın iradesinin yanında yer almanın değerini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Köroğlu'nun bu kararı, siyasi safların ötesinde, adaletin ve ahlakın sesi olabilme cesaretinin bir göstergesi olarak kabul edildi.
Selim Köroğlu, Hakan Bahçetepe'nin "haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklanması" üzerine bugün istifa ettiğini duyurdu. Köroğlu, açıklamasında, "bu durumun sadece bireysel bir adaletsizlik değil, aynı zamanda hukuk devleti ilkesine olan inancımızı sarsan vahim bir durumdur" olduğunu belirtti. Sessiz kalmanın vicdanını inkar etmek olacağını vurgulayan Köroğlu, "haksızlıklara karşı durmak, adaletin yanında saf tutmak ve en temel insani ve ahlaki sorumluluğumuzdur" ifadelerini kullandı. Bahçetepe'yi "gururumuzdur, her koşulda yanındayız" sözleriyle sahiplenen Köroğlu'nun bu tavrı, siyasetin vicdan ve ahlak boyutunda hala direnç noktaları olduğunu gösterdi. Bu istifa, sadece bir siyasi ayrılık değil, aynı zamanda adaletsizliğe karşı bir başkaldırı niteliği taşımaktadır.
Ayşe Böhürler'in "Bize gelirseniz kaynak kapıları açılır, CHP'de kalırsanız mahkemenin, savcılığın kapıları açılır" şeklindeki yorumu, siyasi rekabetin adaleti araçsallaştırma tehdidini bir kez daha ortaya koyuyor. Bu söylem, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "nerede oy, orada hizmet" sözünün adeta olumsuz bir yorumu olarak kabul edilebilir; yani siyasi tercihlerin, hizmet veya adli süreçler üzerindeki etkisinin bir aracı olarak sunulması büyük bir tehlikedir. Muhafazakar bölgelerin oy verme eğilimleriyle ilgili yanılgılar da gündeme getirilerek, İstanbul'da CHP'nin aldığı 26 belediyenin, aslında "İslam'a yeni katılmış gibi" anlatılmasının gerçek dışılığı vurgulandı. Esenyurt, Bahçelievler, Büyükçekmece gibi yerlerde de AK Partili oyların olmasına rağmen CHP'nin seçildiği belirtildi. https://www.avazturk.com bu türden siyasi manipülasyonların ve algı operasyonlarının demokratik sürece verdiği zararları her zaman dile getirmekte ve halkın gerçek iradesini çarpıtan söylemlere karşı durmaktadır. Bu durum, siyasetin giderek daha kutuplaştırıcı ve dışlayıcı bir dil kullandığının da bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
Gazi Osmanpaşa'da yaşananlar, Türkiye'nin siyasi arenasındaki derin kırılmaları, etik değerlerdeki aşınmayı ve hukukun siyaset üzerindeki gölgesini bir kez daha çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi. Hakan Bahçetepe'nin şahsında yaşanan bu adaletsizlik, sadece bir belediye başkanının değil, halkın iradesinin de gaspı anlamına gelmektedir. Selim Köroğlu gibi vicdan sahibi siyasetçilerin duruşu ise, bu zorlu süreçte umut ışığı olmaya devam etmektedir. Türkiye'nin daha adil, daha şeffaf ve hukuka saygılı bir siyaset zeminine acilen ihtiyaç duyduğu aşikardır. Bu olaylar, hukukun üstünlüğü ilkesinin ne denli kritik olduğunu ve siyasetin kişisel veya parti çıkarları uğruna temel değerlerden ne kadar uzaklaşabildiğini acı bir şekilde hatırlatmaktadır. Daha fazla bilgiye sahip olma için videonun bağlantı URL'si: https://www.youtube.com/watch?v=quM0MlxlmTA