Hatay'da Gündem Sarsıcı Açıklamalar: Deprem Yıldönümü ve Politik Çalkantılar

Hatay'da Gündem Sarsıcı Açıklamalar: Deprem Yıldönümü ve Politik Çalkantılar

Hatay'daki deprem yıldönümünde, milletvekili Çalışkan'ın açıklamaları ile hükümet politikaları alt üst oldu. Ayrıca, Filistin'deki trajedi ve Türkiye'nin iç politikadaki krizler de bu haberde ele alınıyor. Hatay ve Türkiye'deki son durum hakkında...

Türkiye’nin güneyindeki tarihi ve kültürel zenginlikleriyle bilinen Hatay, 6 Şubat depreminin acı yıldönümünde, milletvekili Necmettin Çalışkan’ın çarpıcı açıklamalarıyla sarsıldı. Depremin izlerinin hâlâ taze olduğu bu günlerde, Çalışkan'ın iktidarın yaklaşımını eleştiren sözleri, yerel ve ulusal gündemi değiştirdi.

İktidarın Deprem Acısına Yaklaşımı Tartışılıyor

Çalışkan, iktidarın depremin yaralarını sarmak yerine seçim kampanyası aracı olarak kullandığını iddia ediyor. Yapılan törenlerde konser ve senfoni orkestrası gibi etkinliklerin düzenlenmesini eleştiren Çalışkan, bu günün matem günü olarak görülmesi gerektiğini vurguluyor.

Hatay'da Siyasi Kutuplaşma Endişeleri

Çalışkan, Meclis kararlarının Hatay'da kutuplaşmayı artırdığını belirtiyor. Özellikle kararsız seçmenler üzerinde oluşturulan etkinin, siyasi gerginliği daha da artırdığına dikkat çekiyor.

Filistin Trajedisi ve Türkiye'nin İç Politika Krizleri

Hatay Milletvekili, Türkiye'nin iç politikasında yaşanan krizlerin, hükümet tarafından halkın dikkatini başka yönlere çekmek için kullanıldığını öne sürüyor. Filistin'de yaşanan insanlık dramına değinerek, Türkiye'nin bu konudaki tutumunu sert bir dille eleştiriyor.

Deprem Sonrası İnşaat Projeleri ve TOKİ Eleştirisi

Deprem sonrasında yapılan konut projeleri ve TOKİ'nin durumu da Çalışkan’ın eleştirileri arasında. Söz verilen konutların yeterince yapılmadığını ve TOKİ'nin artık eskisi gibi olmadığını savunuyor.

Deprem Bölgesinde Yaşam Koşulları

Depremden bu yana geçen süre zarfında, Hatay'da yaşam koşullarının zorlaştığına dikkat çekiyor. Faiz artışları, kredi sıkıntıları ve barınma problemlerinin, vatandaşların hayatını olumsuz etkilediğini belirtiyor.

Çalışkan'ın bu açıklamaları, Hatay ve Türkiye'nin siyasi ve sosyal gerçekliğini derinden etkiliyor. Deprem yıldönümünde, vatandaşların yaraları sarılmayı beklerken, politik gündemin bu şekilde değişmesi, halkın tepkisini çekiyor. Bu durum, ülkenin siyasi dengesinde önemli değişikliklere yol açabilecek nitelikte.

Çalışkan’ın sözleri, sadece Hatay’ın değil, tüm Türkiye’nin gündemini meşgul ediyor. Bu durum, hem yerel hem de ulusal düzeyde önemli yankılar uyandırıyor ve gelecekteki politik süreçler üzerinde belirleyici bir etki yaratma potansiyeli taşıyor. Konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı;

''6 Şubat depreminin üzerinden bir yıla yakın bir süre geçti, bugün depremin yıl dönümündeyiz. Aslında depremin merkez üssü olarak, en ağır kayıpları vermiş bir il olarak Hatay’a gönül isterdi ki bu yıl dönümünde büyük müjdeler verilsin. Hatay millî iradesinin gasbıyla değil teslim edilecek konutlarla, yakınını kaybetmiş vatandaşlara yapılacak yardımlarla gündeme gelsin.

Ne var ki bugün, malum olduğu üzere seçilmiş bir milletvekilinin azliyle bir şekilde gündeme geldi. burada şunu belirtmek isterim ki iktidar mensubu arkadaşlar 6 Şubat depremindeki yaranın acısını anlamış değiller. Bunu da âdeta törene çevirecek bir etkinlik, bir seçim kampanyası aracı olarak düşünüyorlar. Örnek olsun diye ifade edeyim: İllerimizde yapılan 6 Şubat depremiyle ilgili tören listesinde konser, senfoni orkestrası gibi etkinlikler var.

Bu tören, sevinç değil olsa olsa matem günü olarak görülmeli ama arkadaşların hiçbir şekilde gündeminde olmadığı gayet açık. burada yine şunu ifade etmek isterim ki: Dünkü okunan, alınan kararın Meclisle ilgili boyutu muhakkak ki var, hukuki yanı muhakkak ki var ama bir Hatay Milletvekili olarak Hatay yerelinden söz etmem gerekirse bu karar, Hatay’da kutuplaşmanın artmasına neden olmuştur. Özellikle de muhalif seçmenin, kafası gel git olan, karışık olan seçmenin bulunduğu ortama konsolide edilmesi sağlanmıştır, bu noktadaki durumu da Genel Kurula arz etmek isterim.

Bu kararın, Hatay depreminin yıldönümünden ziyade bir vekilin azliyle gündeme gelmesinin zamanlaması da son derece ilginç. Bildiğiniz gibi 115 günden beri Filistin'de büyük bir katliam, soykırım uygulanıyor. Yüz on beş günden beri her gün ortalama 200 kişi ölüyor, pazar yeri bombalaması, hastane gibi anormal artışlar hariç, bu sayıda hiçbir düşüş olmadı. Hükûmet ise halkın tepkisinin yoğunlaştığı bir dönemde Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında kriz çıkararak, yapay, suni gündem oluşturarak halkın tepkisini başka yönlere çekmesini sağlamıştı.

Şimdi bir taraftan Güney Afrika Cumhuriyeti, Uluslararası Adalet Divanına İsrail'in soykırımıyla ilgili suç duyurusunda bulundu. Burada, TÜİK ise geçen hafta yaptığı açıklamada “Bizim İsrail'e gönderdiğimiz silahlar av silahı, gönderdiğimiz silah değil silahın parçaları.” gibi akla ziyan bir açıklama yaptı. Bir istismar konusu olarak bir taraftan Filistin Gazze hamaseti güdenlerin, bir taraftan da katillere verdiği destek resmî kurum tarafından da tescillendi. Böyle bir ortamda, tabii ki gündem değiştireceklerdi, böyle krizlerde çözüm önerisi olarak da gündem değiştirdikleri gayet açık.

Şunu ifade etmek isterim ki: Arkadaşlar, Gazze umurunuzda değil hâlen gemiler gitmeye devam ediyor, hâlen silah parçaları göndermeye devam ediyorsunuz. Sadece eleştiri, eleştiri bile yapmaktan acizsiniz. Şimdi deprem dönemindeki hadiseleri hepimiz biliyoruz.

Geçen yıl 1 milyon konut yapılacağı söylendi, milyonlarca başvuru alındı, heyhat! Seçim yaklaştığı için, seçime iki ay gibi bir süre kaldığı için alelacele belli araziler çevrildi, kepçeler, dozerler, vinçler getirildi, iş yapıyormuş görüntüsüyle algı yapılıyor, durum kurtarılmaya çalışılıyor. Arkadaşlar, depremzedenin ahı tutar, Gazzeli bebeklerin ahı tutar; bu, asla istismar konusu yapılmamalıdır. Tabii, TOKİ’den bahsediliyor.

Evet, geçmişte TOKİ’nin iyi hizmetleri vardı ama bugün “TOKİ’zedeler” “TOKİ mağdurları” diye bir kitle ortaya çıktı; artık TOKİ eski TOKİ değil AK PARTİ’nin eski AK PARTİ olmadığı gibi. Eski dönemde söz verdiniz, krediler, faizler düşüktü, insanlar size güvenip TOKİ’ye ismini yazdırdı, ev çıkmadı, perişan vaziyette bekliyor. Deprem bölgesindeki esnaf, faizler yükseldi, kredi alamıyor, kredi alsa aldığı krediyi ödeyemiyor. Deprem bölgesinde sosyal hayat facia, sağlık hizmetleri yok, eğitim durmuş durumda, maalesef ki barınma problemi hâlen en büyük sorun gibi duruyor. Şu anda sadece Hatay’da 70 bin konteynerde 214 bin kişi yaşıyor. Konteyner, ilelebet hayat sürdürülecek bir yer değildir.'' dedi.