İmamoğlu Ailesine Yönelik Korkunç İddiaların Perde Arkası Ortaya Çıktı!
Halktv ekranlarında yankılanan son dakika gelişmesi! Ekrem İmamoğlu'nun babasının mülkünde başlatılan arama operasyonu, akıl almaz bir skandala dönüştü. Kuyudan ne çıkacaktı? Adalet ve vicdan, aranan kuyunun dibinde mi?
Türkiye siyaset sahnesi, vicdanları sızlatan ve kamuoyunu derinden sarsan yeni bir skandalın eşiğinde. Son günlerde kulislerde fısıltı olarak dolaşan, ancak Halktv ekranlarında tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilen bu gelişme, adaletin ve hukukun sınırlarının bir kez daha zorlandığına işaret ediyor. Beklenmedik bir hedef seçilerek başlatılan bu operasyon, siyasi gerilimi doruğa çıkarırken, pek çok soruyu da beraberinde getiriyor. Bu olay, sadece bir adli vaka olmanın ötesinde, ülkedeki siyasi hesaplaşmaların hangi boyutlara ulaştığını acı bir şekilde gösteriyor.
Halktv ekranlarındaki yorumcunun aktardığına göre, büyük bir rezalet yaşanıyor: Balıkesir'in Edremit ilçesinde, Hasan İmamoğlu'nun, yani İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun babasının evinin bulunduğu yerin hemen yanında, bahçe olarak düşünülen bir alanda 'kör kuyu' olarak tabir edilen gizemli bir yer bulunmuş. Dünden beri süren bu arama operasyonunda, kuyudan para ya da başka bir şey bulunacağı iddia edilmiş. Kaynaktaki yorumcu, Hasan Amca'yı aradığını ve üzülmemesini söylediğini belirtirken, Hasan İmamoğlu'nun bu duruma 'Ne üzüleceğim oğlum? Ben burayı belediyeye terk edeli kaç yıl oldu, ben orada kuyu olduğunu dahi bilmiyorum. Arasınlar dursunlar bakalım' sözleriyle tepkisini dile getirdiğini aktardı. Dedektörler ve dozerlerle yapılan aramalar sonucunda elde edilen tek şey ise 'sıfır' olmuş.
Siyasi gelişmeler, özel hayatların dokunulmazlığı ve yargı bağımsızlığı gibi konularda daha fazla derinlemesine analiz ve güncel haberler için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz. Kaynakta yer alan bilgilere göre, bu akıl almaz arama faaliyetleri, yorumcu tarafından 'iyice akıllarını oynattılar' şeklinde sert bir ifadeyle eleştiriliyor ve vicdanların o kuyuya düştüğü, morallerin o kuyunun dibinde olduğu belirtiliyor. Yorumcu, hiçbir şey bulunamayacağını bilmelerine rağmen, 'illa bir şey bulacağız' diyerek belediyenin arsası üzerindeki bu kuyuyu aradıklarını, Ekrem İmamoğlu'nun babasının evinin kuyusundan bir şey bulunur mu umuduyla kediyle farenin oynadığı gibi birilerinin bunlarla oynadığını ve kandırdığını öne sürüyor. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin, daha önce Ergenekon ve Balyoz davalarında ülkenin 'namuslu komutanlarına, namuslu siyasetçilerine' (Mehmet Aberal, Mustafa Balbay, İlker Başboğ gibi isimler zikrediliyor) nasıl iftira attığını ve rezil olduğunu hatırlatan yorumcu, bugün de aynı durumda, aynı panik içinde olduklarını ifade ediyor. Tıpkı o gün FETÖ'cülerin yaptığı gibi, bugün de bu ‘arkadaşların’ aynılarını yaptıkları iddia ediliyor.
Halktv ekranlarındaki bu çarpıcı yorumların devamında, bu zulmün sadece fiziken değil, ruhen de yıpratıcı olduğu ancak ahlaken üstün olunduğu için bir şey olmayacağı vurgulanıyor. Yorumcu, bu cenderenin içinden çıkılacağını, hatta CHP'nin mecliste 230 milletvekili kazanması beklenen yerden tek başına 300'ü kazanarak çıkabileceğini öngörüyor. Bu zulmün millet tarafından takdir görmeyeceği, aksine ceza göreceği, geçmişte 13 bin oy farkının nasıl 800 bin, hatta 1 milyon 100 bine çıktığı örneğiyle açıklanıyor. Yorumcu, kendisinin komşularının ve arkadaşlarının yüzüne bakabildiğini, ancak bu zulmü yapanların yarın kendi çocuklarının yüzüne dahi bakamayacaklarını iddia ediyor. 12 Mart, 27 Mayıs ve 12 Eylül yargılamalarını yapan hakimlerin çocuklarının ve torunlarının bu durumdan övünüp övünemeyeceği sorusuyla geçmişe dönük çarpıcı bir gönderme yapılıyor. 'Zulm ile abat olunmaz' diyerek sözlerini sürdüren yorumcu, bu mahkemelerde atama yapılsa da, hakim ayarlanmaya çalışılsa da, yalancı şahitlerle doldurulmaya çalışılsa da bu işin başarılamayacağını kesin bir dille ifade ediyor. Ve ekliyor: Tut ki doldurmaya kalktılar, bu millet onları cezalandıracak, en sonunda da Allahu Teala cezalandıracak.
İşte tam da bu noktada, Halktv ekranlarındaki yorumcunun sözleri, bu operasyonun sadece anlık bir arama eylemi olmadığını, çok daha derin bir ahlaki ve hukuki çöküşün yansıması olduğunu gözler önüne seriyor. Bulunması umulan şeylerin aksine, aslında o 'kör kuyuya' düşenlerin, arayanların vicdanları ve moralleri olduğu vurgulanıyor. Yorumcu, bunların 'asla bir şey bulamayacaklarını' bildiklerini ancak yine de çabaladıklarını belirtiyor. Bu hukuksuz ve temelsiz girişimlerin, tarihin tekerrürden ibaret olduğunu ve zulümle iktidar olunamayacağını bir kez daha kanıtlayacağını söylüyor. Sonuç olarak, Ekrem İmamoğlu'nun babasının mülkünde yapılan bu 'sıfır sonuçlu' arama, siyasi arenada sadece bir fiyasko olarak kalmayacak; aynı zamanda bu çabaların mimarları için tarihte utanç verici bir iz bırakacak, hesaplaşmanın sadece sandıkta değil, ilahi adaletin karşısında da yaşanacağı mesajını veriyor. Bu durum, iktidarın paniğini ve içinde bulunduğu çaresizliği gözler önüne sererken, aynı zamanda masumiyetin ve adaletin eninde sonunda tecelli edeceğine dair güçlü bir umut ışığı yakıyor! Zira yapılan bu 'rezaletlerin' mutlaka bir cezası olacağı, yapılanların hesabının mutlaka verileceği vurgulanıyor. Bu, Türkiye'nin siyasi tarihinde, ahlaki bir dönüm noktası olabilir mi, zaman gösterecek!