İmamoğlu Davası Tarihe Geçen Anlara Sahne Oldu!

İmamoğlu Davası Tarihe Geçen Anlara Sahne Oldu!

Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı dava, siyasi yasak tehlikesi ve mahkeme salonundaki gerilimle Türkiye gündemini sarsarken, Özgür Özel'in "Beyaz Toros" çıkışı ve yargıya yönelik sert uyarıları, adaletin geleceğine dair kaygıları doruk noktasına taşıyor!

Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı kritik dava, siyaset ve hukuk dünyasında büyük yankı uyandırmaya devam ederken, mahkeme salonunda yaşananlar ve muhalefetten gelen sarsıcı açıklamalar adaletin geleceğine dair önemli soruları gündeme getirdi. Bu dosya, sadece bir belediye başkanının hukuki mücadelesini değil, aynı zamanda Türkiye'deki yargı süreçlerinin şeffaflığı ve kamuoyundaki algısını da derinden etkileyecek gibi görünüyor ve bu makale, tüm bu detayları gözler önüne sererek derinlemesine bir analiz sunmaya devam edecek.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ve ailesiyle ilgili kullandığı ifadeler nedeniyle yargılandığı dava, siyasi yasak tehlikesiyle gündeme geldi. İmamoğlu, "kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret, tehdit ve terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı. Duruşma sonucunda, Ekrem İmamoğlu hakkında 1 yıl 8 ay hapis cezası verildi ve kamuoyunda siyasi yasak olarak bilinen Türk Ceza Kanunu 53. maddesi uyarınca belirli haklardan yoksun bırakma uygulamasına da karar verildiği belirtildi. Verilen ceza miktarlarına bakıldığında, "kamu görevlisine karşı alenen hakarete" 1 yıl 5 ay 15 gün, "tehdit" suçuna ise 2 ay 15 gün hapis cezası verildiği, ancak "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme" suçlamasından beraat ettiği kaydedildi. Dava süreci henüz Yargıtay yolu açık olduğu için "onanma" aşamasında, bu da İmamoğlu'nun henüz "hüküm giymiş" sayılmadığı anlamına geliyor. Bahar Feyzan, yargılanması devam eden ancak cezaevinde bulunmayan kişilerin "tutuklu", yargılanıp hüküm giymiş kişilerin ise "hükümlü" olduğunu, aralarındaki farkın avukat ve aile görüşlerinde de kendini gösterdiğini ifade etti. İmamoğlu'nun yargılamasının "tutuksuz" devam ettiği belirtilirken, halen üzerinde devam eden çok sayıda davanın bulunduğu da vurgulandı.

Duruşma salonundaki tansiyon, Ekrem İmamoğlu ile savcı arasında yaşanan çarpıcı diyaloglarla zirveye ulaştı. İnternette yayılan bir ses kaydında, İmamoğlu'nun savunma yaparken savcıya bakması üzerine savcının "Niye bana bakıyorsun, bana bakarak yapıyorsun?" dediği, İmamoğlu'nun ise "Ben size de bakabilirim, beni bölmeyin" şeklinde yanıt verdiği aktarıldı. Daha sonra Bahar Feyzan'ın yayında ilk kez dinlediği başka bir ses kaydında ise İmamoğlu'nun savcıya defalarca "Savcı Bey'e bakmak yasak mı?" ve hakime dönerek "Sayın hakime bakmak yasak mı?" diye sorması, ortamdaki gerilimi gözler önüne serdi. İmamoğlu'nun bu soruları "özgüvenli bir tonda" ve "cesur" bir çıkışla yönelttiği ifade edildi. Mahkemede Ekrem İmamoğlu'nun ses kaydında duyulan sözleri ise dikkat çekiciydi: "Bir kişi için tehdidim o da ben değil ben tehdit etmem millet tehdit eder sandıkta dört kez yendim beş kez 5'inci kez yeneceğim için tehdit etim onun için bugün buradayım ben burada başka bir sebebi yok". Bu gelişmelerin ortasında, CHP'li Özgür Özel'in yaptığı açıklamalar ise adeta gündeme bomba gibi düştü. Özel'in konuşmaları, Bahar Feyzan tarafından "ağzım açık kaldı", "çok sert konuştu" ifadeleriyle aktarıldı. Özgür Özel, bir savcının masasına "Beyaz Toros" koymasına tepki göstererek "Kime ne gösteriyorsun?" dedi. Gazeteci Ersin Eroğlu'nun bu konudaki bir tweeti, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da geçmişte "Beyaz Toroslar, yakılan köyler, bir gecede göçe zorlanan aileler yanlış uygulamalardan biriydi" sözlerini hatırlatarak, konunun derinliğini gözler önüne serdi. Özgür Özel'in tepki gösterdiği savcının, İBB'ye yönelik soruşturmayı yürüten savcı olduğu da belirtildi. Okuyucuların güncel gelişmeleri takip etmek için https://www.avazturk.com adresini ziyaret etmeleri önerilir.

Özgür Özel, yargının belirli uygulamalarına yönelik sert eleştirilerini sürdürerek, "Ne diye yetiştirdiler sizi? Bir masum yanlışlıkla içeride duracağına 99 suçlu dışarıda gezsin tutukluluk tedbirini buna göre verin diye öğrettiler. Ne yapıyorsun sen? Ne diye herkesin anasının babasının emeğiyle kurulmuş 60 yıllık şirketlere pat diye çöküyorsun? Kul hakkı yiyemiyor musun? Nasıl vereceksin hesabını?" sözleriyle yargı mensuplarına hitap etti. Ayrıca, kendisinin 87 Soma davasını takip ettiğini ve paranın peşinde olmadığını, sadece adalet talebinin yerde kalmaması için mücadele ettiğini vurguladı. Özel, bazı savcıların hayali bir "kasanın" peşinde "köstebek gibi kazıp durduğunu", "çalmadık, çaldırmadık" diyerek iddiaları reddettiğini belirtti. Konuşmasının tonunu yükselterek, "Akıllarınızı başınıza toplayacaksınız, kabusunuz olur, rüyanıza girerim arkadaş bak böyleyim" sözleriyle adeta bir tehditvari uyarıda bulundu. Özel, ayrıca "bir gün çıkarım isim isim tane tane anlatırım bakalım sen çocuklarının yüzüne bakabilecek misin" diyerek ileride yapabileceği açıklamaların sinyalini verdi.

Yargılama süreçlerinde yaşanan zorluklar ve bazı belediye başkanlarının durumu da Özel'in eleştirilerinin odağındaydı. Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık'ın kanser hastası olmasına rağmen, kelepçeli olarak İzmir'den Adli Tıp'a getirilmesi ve sonrasında Metris Cezaevi'ne götürülmesi "eziyet" ve "masumiyet karinesi ihlali" olarak yorumlandı. Özel, "Adamı adli tıpa getirmek için arkadaşlar İzmir'den getiriyorlar uçağa bindiriyorlar elleri kelepçeli olarak sanki sanırsınız adam böyle azılı katil" diyerek duruma tepki gösterdi. Benzer şekilde, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar'ın, ailesi ve davasının Adana'da olmasına rağmen Silivri'de tutulması da eleştirildi. Özel'in aktardığına göre, Karalar'ın Adana'da yargılanma talebine karşılık, bir yargı mensubunun "Rüşvete sokarım yine seni salmam" şeklinde bir ifade kullandığı iddia edildi. Bu durum, Bahar Feyzan tarafından "İstanbul çevresinde kurulan düzenin belli ki Adana'da tesis edilemeyeceği gibi bir şey var" şeklinde yorumlandı, hukuki süreçlerdeki bu tür farklılıkların kabul edilmez olduğu ima edildi.

Tüm bu yaşananlar, yargı koridorlarındaki gerilimin ve adalet arayışının sadece Ekrem İmamoğlu davasıyla sınırlı kalmadığını gösteriyor. Özgür Özel'in sert çıkışları ve "kabusunuz olur, rüyanıza girerim" gibi iddialı sözleri, yargıya yönelik örtülü bir uyarı niteliği taşıyor ve içeriden edindiği bilgileri açıklayabileceğinin sinyalini veriyor. Mahkemelerde ses kaydı ve görüntü alınmasının yasak olmasına rağmen, İmamoğlu'nun duruşmadaki ses kaydının ortaya çıkması da sürecin ne kadar şeffaf olması gerektiği konusundaki tartışmaları alevlendirdi. Bahar Feyzan'ın da vurguladığı gibi, Ekrem İmamoğlu'nun "Savcı Bey'e bakmak yasak mı?" sorusu, bu şeffaflık arayışının bir yansımasıydı. TRT'den canlı yayınlanması önerilen yargı süreçleri, Bahar Feyzan'a göre her duruşmada "birilerinin kaderinin değişeceğine" emin olunabilecek tarihi anlara sahne olabilir. Yargının bu kadar siyasallaştığı ve kamuoyunun dikkat kesildiği bir dönemde, adaletin tecellisi için atılacak adımlar, sadece yargılanan kişilerin değil, ülkenin geleceğini de derinden etkileyecek. Tüm bu olaylar ve yargı süreçlerindeki olası dönüşümler için gözler, önümüzdeki günlerde yaşanacak kritik gelişmelere çevrilmiş durumda. Detaylı ve tarafsız haberler için okuyucularımız https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirler.